- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 13 Ağustos 2020, Perşembe 20:56
Kabul etmemiz gerekir ki, içerde ve dışarıda zor durumdayız. Bundan kurtulmak için milletçe sımsıkı sarılmalı, güç birliği yapmalı, kemik gibi durmalıyız.
Yok cumhur ittifakıymış, yok millet ittifakıymış gibi ayrılıp, kıyasıya bir siyasi savaşı sürdürmenin sırası değil şimdi. Gerçekten zor durumdayız. Televizyonlarda yönetim pembe masallar anlatıyor, uçuyoruz, ekonomiyi toparlıyoruz, işsizlik geriliyor filan diyor ve tahkiki mümkün olmayan rakamlar açıklıyor ama, ne yazık ki gerçekten uzak ifadeler bunlar. Keşke uçsa Türkiye, keşke toparlasak ekonomimizi, keşke azalsa işsizlik, keşke yedi düvelde zorlamasak ordumuzu, kim istemez böyle bir tabloyu? Ama herkesin gözü var, aklı var, gayet net şekilde görüyor olup biteni.
İhracat iyiymiş, buzdolabı ve çamaşır makinası imalat ve ihracatında rekora gidiyormuşuz. İyi güzel de, bunlar karın doyurmuyor ki.. Bunlar göz boyamak için güçlü malzeme sayılabilir. Ama ihracat rakamını verirken, ithalatın hala daha fazla olduğunu da söylemeliyiz. Döviz kurları zirveye tırmanıyor, Türk lirası yerlerde sürünüyor, enflasyon artıyor, riskler çoğalıyor, pahalılık aldı başını gidiyor. Böyle bir tabloda milleti iyiye gittiğimize inandırmaya çalışıyoruz. İnanan var mı acaba? İktidarın nimetleriyle beslenenler, siyasal islamcılar, liyakat ve ehliyetsiz kadrolar hariç, milletin büyük bir kısmı bırakın inanmayı, müthiş öfkeleniyor ve içerliyor bu pembe tablolara.
Artık tribünlere oynamaya, olmamışı olmuş gibi göstermeye, dini politikaya alet etme alışkanlığına son vermeliyiz. Mevcut tabloyu masanın üstüne sererek, bundan lafla değil ne şekilde ve hangi formülle kurtulacağımızı gerçekçi bir şekilde ve samimiyetle tespit etmeye, sonuçta gereğini yapmaya mecburuz. İşin şakası yok. Askerimiz Suriye’de, Irak’ta Libya’da döğüşüyor. PKK ile ciddi biçimde mücadele ediyor, karargahlarını ve cephaneliklerini bombalıyor. Donanmamız Güney’de şımarık Yunanlılarla kapışmak üzere. Müttefikimiz Amerika tam düşmanımız gibi davranıyor, Kürtlerle iş birliği yapıyor, burnumuzun dibinde onlarla müşterek yeni üsler kuruyor.
Avrupa Birliği açıkça Yunanistan’ı destekliyor. Amerika Kıbrıs açıklarındaki sondaj aramalarımızı engellemek için en büyük gemisini yola çıkarıyor. 18 adamızı gözümüzün içine baka baka topraklarına katan komşumuza sesimizi bile çıkaramıyoruz. Rusya Suriye ile kol kola, Lazkiye’de deniz üssünü kurdu bile. Ne oluyor, neler oluyor, Türk milleti olarak bilemiyoruz. Millete ve Parlamento’ya bilgi verilmiyor. Yönetimin akıl almaz bir sorumsuzluğu ile karşıkarşıyayız. Bu sorumsuzluk ve Başkanlık sistemi Türkiye’yi felakete götürecek. Bundan derhal vazgeçmeli, hemen Parlamenter sisteme dönmeliyiz.
Doğrudur, Korona salgını ekonomimize büyük zarar vermiştir. Ama bu zarardan pembe nutuklarla kurtulamayız. Yönetimin çarşı pazardan, fiyatlardaki astronomik artışlardan ve mutfaklardaki yangınlardan haberi yok. Üst yönetim elektrik ve doğalgaz faturası görmüyor, lojmanlarda oturdukları için hiç kira ödemiyor, eline fileyi alıp hiç semt pazarına gitmiyor ki. Hepsinin bir eli yağda, bir eli balda. Öyle olunca halkın sıkıntısını, ızdırabını ve çilesini yaşamıyorlar, yüreklerinde hissetmiyorlar. Millet kirasını ödeyemiyor, vergilerini veremiyor, banka ve kredi kartı borçlarına yetişemiyor. Bir yandan geçim sıkıntısı, diğer yanda işsizlik ve umutsuzluk belini büküyor milletin. Yönetim hala durumdaki vehametin farkında değil.
Aramızda milyonlarca yabancı, serseri mayın gibi dolaşıyorlar. Suriye’liler yetmiyormuş gibi, şimdi de kalkmışlar isteyen tüm Türkmenlere vatandaşlık vereceklermiş. Kimden alıyorsunuz bu gücü, önünüze gelene nasıl dağıtıyorsunuz vatandaşlığı? Türk vatandaşı olmak bu kadar ucuz mu? 250 bin doları getireni de vatandaş yapıyorsunuz. Bunu aylar önce bütün dünyaya da ilan ettiniz. Olacak iş değil, Arapları sevindiriyorsunuz ama, Türklüğü ile iftihar edenleri, “ne mutlu Türk’üm diyene” şeklinde korkusuzca haykıranları çileden çıkarıyorsunuz. Biz Arap filan değiliz, Türklüğü ile gurur duyan insanlarız ve Araplardan, milleti araplaştırmak gayretlerinden ciddi olarak rahatsız oluyoruz. Yönetimin bunu görmesi ve ona göre davranması lazım.
İyice dağıldık, disiplinimiz çöktü adeta. Anayasamızı her vesileyle deliyoruz. Yasaları işimize geldiği gibi uyguluyoruz. Dikkat edin, çok şey yasalarımıza uygun değil. Kanun kuvvetinde kararnamelerle, torba yasalarla aklımıza estiği gibi yönetiyoruz ülkeyi. Allahlık muhalefetimiz, yıllardır olanlara seyirci. Öyle olmasaydı, AKP böylesine sorumsuzca ve kolay yönetebilir miydi Tükiye’yi?
Her neyse artık bunları konuşmanın, tartışmanın faydası yok. Şimdi üzerinde durmamız gereken şey, siyasi bir ateşkes ilan ederek, yaptığımız tüm yanlışları elbirliğiyle düzeltmek olmalıdır. Eğer böyle bir düzeltmeyi yapmazsak ve memleketi aklımıza estiği gibi yönetmeye devam edersek, geleceğimizi belirsiz ve daha da karanlık hale getiririz. Bunu unutmayalım.
Biliyorum, olmayacak duaya amin diyorum. Biliyorum iktidarla muhalefetin kavgayı kesip, Türkiye’nin çıkarları etrafında buluşmayacağını. Elbette biliyorum “Bay Kemal” aşağılamalarıyla, yönetim karşıtlarını hain damgalamalarıyla, pembe masallarla vakit geçireceğimizi. Hele ana muhalefet partimizin iç kavgalarla uğraşmaktan, ülke yönetimini düzeltmeye vakit bulamayacağını bilmemem mümkün mü? Nasıl iktidarın pembe masalları varsa ana muhalefetin de “iktidara geliyoruz” gibi pembe programları var.
Bütün bunları bilmeme rağmen, Türkiye’deki tüm siyasi kadroların bir araya gelmelerini, ellerindeki son fırsatları milli menfaatler istikametinde kullanmalarını iyi niyetle ve samimiyetle diliyorum. Çünkü görüyorum ki, mevcut sistem ve sorumsuz uygulamalarla Türkiye, 2023 seçimlerine kadar sağlıklı bir şekilde gelemez. İktidar iktidarı kaptırmamak için elinden geleni yapar. Artık ne yapacağını da ben söylemeyeyim, bari biraz zahmete girip onu da siz bulun. Eğer içerde ve dışarda işlerimiz biraz daha karışırsa, 2023’e varsak bile, olağanüstü halle yönetileceğimiz için, seçimler mutlaka ertelenir. Herkes hesabını buna göre yapsın.
Onun için diyorum ki, yol yakınken aklımızı başımıza toplayalım. Birbirimize kenetlenerek, iç ve dış düşmanların üstüne birlikte yürüyerek, tüm zorlukların üstesinden gelip Türkiye’yi birlikte düze çıkaralım. Bunun için vakit giderek daralıyor bilesiniz.
https://www.bursaarena.com.tr/pembe-masallar-ve-pembe-projeler-makale,4867.html
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
19.09.2020 Gökova Kontrolü..
-
04.09.2020 Sağlık Alarm Veriyor!..
-
25.08.2020 Geçmiş Olsun Bodrum..
-
23.08.2020 Gaza Gelmeyelim..
-
22.08.2020 Su - Yolsuzluk - Adalet..
-
19.08.2020 Doğayı Bitiriyoruz..
-
05.08.2020 Korona- Okullar- Ekonomi ve Tatil..
-
29.07.2020 65 Yaş - Diyanet Ve CHP..
-
24.07.2020 Fenerbahçe Nereye?..
-
22.07.2020 Yeter Artık Bodrum'a Dokunmayın..
-
20.07.2020 Kıbrıs Türk'tür Türk Kalacak
-
16.07.2020 Günlük Yaşam Şikayetleri..
-
14.07.2020 Ayasofya- İktidar Ve Muhalefet..
-
09.07.2020 Plajlar- İskele Ve Koyların Geleceği..
-
08.07.2020 Bodrum'un Son Fotoğrafı..
-
04.07.2020 Acil İşler Dururken..
-
26.06.2020 Kitap Dünyasında Gezinti..
-
24.06.2020 Bodrum Müzesi'nin hazin hali..
-
19.06.2020 Maske Ve Açıklık Rejimi..
-
08.06.2020 Sadun Boro'suz 5 Yıl..
-
05.06.2020 Çevre Nutukla Korunmuyor..
-
13.05.2020 Akılcı Önlem İhtiyacı..
-
09.05.2020 Çevre ve İç Turizm Dinamiği..
-
27.04.2020 Lider yanlışta ısrar etmez..
-
21.04.2020 Haluk Levent'e dokunmayın bari..
-
19.04.2020 Turgut Özal'ı Anıyor Ve Arıyoruz..
-
17.04.2020 Tasarruf yapmak varken..
-
10.04.2020 Ortak Akıl İhtiyacı..
-
05.04.2020 Bodrum'u merak etmeyin..
-
03.04.2020 İnat Virüsüne Bulanmak..
-
28.03.2020 Koronadan tehlikeli virüsler
-
25.03.2020 İç Siyasette Ateşkes Gereği..
-
13.03.2020 İç ve dış virüslere dikkat!
-
25.12.2019 Yanlışları düzeltmek mümkün..
-
10.12.2019 Bir çakarlı aracınız eksikti
-
30.11.2019 Bodrum'dan çıkan Dans Milli Takımı
-
27.11.2019 Vergi mi Tasarruf mu?
-
22.11.2019 Suyu arayan Bodrum..
-
20.11.2019 Hesapsız kitapsız projeler..
-
15.11.2019 Dikkat keçiler yemesin!..
-
08.11.2019 Ufukta tasarruf yok..