Birçok Hastalıkta Rol Alan Enzimin Aktivitesini Biyosensör Ölçecek
Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesinden bilim insanları, aktivitesinin değişmesinin hipertansiyondan diyabete, solunum sisteminden kansere kadar birçok hastalığa neden olan nitrik oksit sentaz enziminin aktivesinin ölçülebilmesi için bir biyosensör geliştirdi. Ulusal ve uluslararası anlamda bir ilke imza atan bilim insanlarını tebrik eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, buluşun ticarileşmesi için girişimcilere çağrı yaptı.
Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesinden bilim insanları, aktivitesinin değişmesinin hipertansiyondan diyabete, solunum sisteminden kansere kadar birçok hastalığa neden olan nitrik oksit sentaz enziminin aktivesinin ölçülebilmesi için bir biyosensör geliştirdi. Ulusal ve uluslararası anlamda bir ilke imza atan bilim insanlarını tebrik eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, buluşun ticarileşmesi için girişimcilere çağrı yaptı.
EÜ Eczacılık Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Günay Yetik Anacak ve Prof. Dr. Pınar Kara Kadayıfçılar, beyin, solunum sistemi, kalp damar sistemi, mide barsak sistemi dahil pek çok sistemde ve organda düzgün çalışmadığı zaman hastalıklara yol açan nitrik oksit sentaz enziminin aktivesinin ölçülebilmesi için çalışma başlattı. Uluslararası TÜBİTAK projesi ile yapılan ve buluş sahibinin Ege Üniversitesi olduğu çalışmada, EÜ Eczacılık Fakültesinden Prof. Dr. Mehmet Şengün Özsöz, Biyomühendis Uzman Zeynep Yılmaz ve Atina Üniversitesinden Prof. Dr. Andreas Papapetropoulos da görev aldı. Bilim insanları, Nitrik Oksit sentaz aktivesinin kullanıcı dostu ucuz ve kolay bir yöntemle ölçülebilmesini sağlayan bir yöntem buldu. Böylece bu hastalıkların hem teşhisinde hem de tedavisinde kullanılacak ilaçların geliştirilmesi çok daha kolay olacak. Ulusal ve uluslararası anlamda bir ilke imza atan bilim insanlarını tebrik eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, bilim insanlarından çalışmalarla ilgili bilgi aldı.
Rektör Budak, ticarileşmesi için çağrı yaptı
EÜ Eczacılık Fakültesinden bilim insanlarının yeni bir buluşa imza attığını dile getiren EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Vücutta nitrik oksit seviyesinin artması ve azalması, kalp, solunum, sindirim sistemi gibi birçok hastalığa sebep oluyor. Başarılı ekibimiz, bu aktiviteyi belirleyen bir biyosensör geliştirildi. Bu sensör sayesinde nitrik oksidin azaldığı ya da arttığı durumlarda söz konusu hastalıklara yönelik ilaç geliştirme ve doğru tedavi yöntemleri belirlenebilecek. Bu anlamda ulusal patent alınmış durumda, patentin ticarileşmesi için de yatırımcılara ihtiyaç var. Toplumumuza sağlık anlamında ciddi bir hizmet sunmuş olacağız. Bütün araştırma ekibimi tebrik ediyorum” dedi.
Nitrik oksit üretiliyor
Buluşlarının iki amacı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Günay Yetik Anacak, “Hem enzimin aktivitesini hem de bir sitrüllin amino asidinin düzeyini ölçüyor. Bu enzim neden önemli; tepeden tırnağa kadar bütün organlarınızda bu enzimin aktivitesi sayesinde doğal olarak nitrik oksit üretiliyor. Hipertansiyonda, diyabette, solunum sistemi hastalıklarında, kanserde, seksüel fonksiyon bozukluklarında, mide bağırsak hastalıklarında, bunama ve Alzheimer gibi hastalıkların hepsinde nitrik oksit sentaz enziminin farklı tiplerinin aktivitesinin düşüklüğü ya da fazlalığı sorun, eğer biz enzimin aktivitesinin azalıp azalmadığını bulabilirsek ona göre tedaviyi yönlendirebiliriz. İlaç geliştirme aşamalarında da bu çok önemli. Günümüzde bu enzimin aktivitesini ölçen yöntem radyoaktivite gerektiriyor. Bu nedenle bu enzimin aktivitesini değiştirecek ilaçların geliştirilmesi kolay olmuyor. Ancak bu yöntemle ilaç keşfi ve ilaç taramaları çok daha kolay olabilecek” diye konuştu.
“Ucuz, hızlı ve radyoaktiviteden uzak tanı”
Söz konusu biyosensörle çipler geliştirebileceklerini kaydeden Prof. Dr. Pınar Kara Kadayıfçılar, “Biyosensörü geliştirirken ilk hedefimiz teşhisti. Ucuz, hızlı ve radyoaktiviteden uzak bir tanı yöntemi bulmuş olduk. Bu Türkiyede ve uluslararası anlamda ilk kez yapılan bir şey. Bu biyosensörle piyasaya sürülebilir hızlı ve çok ucuz çipler geliştirebiliriz. Bu da ilk etapta tanıdan sonra çok kolay ve efektif tedaviye yol açabilir. Tedaviye yönelik ilaçlar geliştirebiliriz. Bu yüzden hem ekonomik olarak ülkemize getirisi olacaktır” dedi.
EÜ Eczacılık Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Günay Yetik Anacak ve Prof. Dr. Pınar Kara Kadayıfçılar, beyin, solunum sistemi, kalp damar sistemi, mide barsak sistemi dahil pek çok sistemde ve organda düzgün çalışmadığı zaman hastalıklara yol açan nitrik oksit sentaz enziminin aktivesinin ölçülebilmesi için çalışma başlattı. Uluslararası TÜBİTAK projesi ile yapılan ve buluş sahibinin Ege Üniversitesi olduğu çalışmada, EÜ Eczacılık Fakültesinden Prof. Dr. Mehmet Şengün Özsöz, Biyomühendis Uzman Zeynep Yılmaz ve Atina Üniversitesinden Prof. Dr. Andreas Papapetropoulos da görev aldı. Bilim insanları, Nitrik Oksit sentaz aktivesinin kullanıcı dostu ucuz ve kolay bir yöntemle ölçülebilmesini sağlayan bir yöntem buldu. Böylece bu hastalıkların hem teşhisinde hem de tedavisinde kullanılacak ilaçların geliştirilmesi çok daha kolay olacak. Ulusal ve uluslararası anlamda bir ilke imza atan bilim insanlarını tebrik eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, bilim insanlarından çalışmalarla ilgili bilgi aldı.
Rektör Budak, ticarileşmesi için çağrı yaptı
EÜ Eczacılık Fakültesinden bilim insanlarının yeni bir buluşa imza attığını dile getiren EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Vücutta nitrik oksit seviyesinin artması ve azalması, kalp, solunum, sindirim sistemi gibi birçok hastalığa sebep oluyor. Başarılı ekibimiz, bu aktiviteyi belirleyen bir biyosensör geliştirildi. Bu sensör sayesinde nitrik oksidin azaldığı ya da arttığı durumlarda söz konusu hastalıklara yönelik ilaç geliştirme ve doğru tedavi yöntemleri belirlenebilecek. Bu anlamda ulusal patent alınmış durumda, patentin ticarileşmesi için de yatırımcılara ihtiyaç var. Toplumumuza sağlık anlamında ciddi bir hizmet sunmuş olacağız. Bütün araştırma ekibimi tebrik ediyorum” dedi.
Nitrik oksit üretiliyor
Buluşlarının iki amacı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Günay Yetik Anacak, “Hem enzimin aktivitesini hem de bir sitrüllin amino asidinin düzeyini ölçüyor. Bu enzim neden önemli; tepeden tırnağa kadar bütün organlarınızda bu enzimin aktivitesi sayesinde doğal olarak nitrik oksit üretiliyor. Hipertansiyonda, diyabette, solunum sistemi hastalıklarında, kanserde, seksüel fonksiyon bozukluklarında, mide bağırsak hastalıklarında, bunama ve Alzheimer gibi hastalıkların hepsinde nitrik oksit sentaz enziminin farklı tiplerinin aktivitesinin düşüklüğü ya da fazlalığı sorun, eğer biz enzimin aktivitesinin azalıp azalmadığını bulabilirsek ona göre tedaviyi yönlendirebiliriz. İlaç geliştirme aşamalarında da bu çok önemli. Günümüzde bu enzimin aktivitesini ölçen yöntem radyoaktivite gerektiriyor. Bu nedenle bu enzimin aktivitesini değiştirecek ilaçların geliştirilmesi kolay olmuyor. Ancak bu yöntemle ilaç keşfi ve ilaç taramaları çok daha kolay olabilecek” diye konuştu.
“Ucuz, hızlı ve radyoaktiviteden uzak tanı”
Söz konusu biyosensörle çipler geliştirebileceklerini kaydeden Prof. Dr. Pınar Kara Kadayıfçılar, “Biyosensörü geliştirirken ilk hedefimiz teşhisti. Ucuz, hızlı ve radyoaktiviteden uzak bir tanı yöntemi bulmuş olduk. Bu Türkiyede ve uluslararası anlamda ilk kez yapılan bir şey. Bu biyosensörle piyasaya sürülebilir hızlı ve çok ucuz çipler geliştirebiliriz. Bu da ilk etapta tanıdan sonra çok kolay ve efektif tedaviye yol açabilir. Tedaviye yönelik ilaçlar geliştirebiliriz. Bu yüzden hem ekonomik olarak ülkemize getirisi olacaktır” dedi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!