Milletvekili Erol;” Ortak Akıl İle İçinde Bulunduğumuz Krizin Üstesinden Gelebiliriz”
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol;”Ülkemizde milletin temsilcileri olarak bizler ve demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru siyasi partiler her şeye rağmen Ortak Akıl ile içinde bulunduğumuz krizin üstesinden gelebiliriz”dedi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol;”Ülkemizde milletin temsilcileri olarak bizler ve demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru siyasi partiler her şeye rağmen Ortak Akıl ile içinde bulunduğumuz krizin üstesinden gelebiliriz”dedi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, ekonomik gündem ve yapılması gerekenlerle ilgili açıklamada bulundu.
Ülkenin bir süredir iç ve dış kaynaklı derin bir siyasal, yönetimsel ve iktisadi kriz içinde olduğunu belirten Milletvekili Erol;” Ülkemizin bugün içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamı uzunca bir süreden beri iktidarın uyguladığı yanlış yönetim politikalarının sonucudur. ABD ile yaşanan diplomatik kriz doların yükselmesindeki görünen nedendir. Para birimimiz dünyaki pek çok para birimi karşısında her geçen an değer kaybetmektedir.Türk Lirası son haftada dünyada en fazla değer kaybeden para birimidir. Katılımcılık ve çoğulculuk gibi ileri demokrasinin temel ilkelerine tamamen zıt, 150 yıllık parlamenter demokrasi tecrübelerimiz ile uyuşmayan yönetim anlayışı olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nin ülkemizi siyasi ve ekonomik belirsizliğe götürdüğü açıktır.Her geçen gün nitelik ve nicelik olarak derinleşen ekonomik kriz bugün ülkemizdeki tüm siyasi partilere ötelenemeyecek derecede sorumluluk yüklemektedir”diye konuştu.
“Üstesinden gelebiliriz”
Açıklamasını sürdüren Erol;” Uzunca bir süreden beri karar alma süreçlerinde kollektif aklın, evrensel standartların, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf idare anlayışının ortadan kalktığı, kamu yönetiminde liyakatın istisnai hale geldiği ülkemizde milletin temsilcileri olarak bizler ve demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru siyasi partiler her şeye rağmen ‘Ortak Akıl ile içinde bulunduğumuz krizin üstesinden gelebiliriz. Uluslararası kamuoyuna, piyasa aktörlerine, yerli ve yabancı yatırımcıya güven ortamını tesis edecek, krizin faturasını gelecekleri ile ödeme kaygısında olan milyonlarca emekçinin kaygılarını ortadan kaldıracak köklü ve reform niteliğinde atılımlara ihtiyaç olduğu açıktır. Ülkemizin acil, orta ve kısa vadeli ihtiyacı olan yapısal değişiklikler, siyasal reformlar, sosyal reformlar, ekonomik reformlar başlıkları altında öncelenmelidir.Öncelikle, TBMM Başkanı tüm partilerin genel başkanları ile görüşerek Meclisi ekonomik kriz ile ilgili olağanüstü toplantıya çağırmalı, Meclisteki tüm partiler ortak bir Acil Eylem Planı oluşturmalıdır”ifadelerini kullandı.
Erol, bazı önerilerde bulundu
Bazı önerilerde de bulunan Erol,” Anayasanın toplumsal taleplere, toplumun ortak paydalarına ve evrensel ilkelere göre değil; kişilere, günlük olaylara ve partizanca görüşlere göre yazılmış olması bir yandan anayasal istikrarsızlığı daha da artırırken, mevcut anayasa diğer yandan ülkenin en temel meselelerinin çözümsüz ve yeni toplumsal gerçekliklerin gerisinde kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ‘bir toplum sözleşmesi olan anayasa, yaratılacak toplumsal uzlaşma iklimi temelinde; çoğulcu, katılımcı, evrensel demokratik değerleri önceleyen ve ‘eşit yurttaşlık hakkını gözeten ilkeler çerçevesinde hazırlanmalıdır.12 Eylül darbe hukukunun ürünü olan Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu AB standartlarına getirilmelidir. Başta HSKnin yapısı olmak üzere tarafsız ve bağımsız yargı ile düzenlemelerin tamamı hukukun üstünlüğü ilkesi ve evrensel demokratik standartlar temel alınarak yapılmalıdır.Mevcut bakanlıklar faaliyet alanlarına göre yeniden yapılandırılmalı, görev tanımlarına göre yeni bakanlıklar kurulmalıdır.Örneğin. Hazine,Maliye ve Ekonomi bakanlıkları yeniden ayrılmalıdır.Kamu bürokrasisinin oluşumu ve bürokrasideki atama usülleri ile ilgili düzenleme yapılmalıdır. Kamuda parti devleti anlayışı değil. liyakatin ve devlette devamlılık anlayışı esas alınmalıdır. Devlet Planlama Teşkilatı yeniden aktif hale getirilmeli, burada kısa, orta ve uzun vadeli yatırım planlamaları yapılmalıdır.Tarım ve Hayvancılık ile ilgili üretimin canlandırılması için büyük kentlerden köylere dönüş için planlama yapılmalı ve özel teşvik sistemi hazırlanmalıdır. KÖY-KENT Projesi hızla hayata geçirilmelidir. Kırsaldaki üreticilerin yaşanan ekonomik kriz döneminde karşılaştıkları zararları en aza indirmek için üretim kooperatiflerinin kurulması teşvik edilmelidir. Özelleştirme İdaresince özelleştirilen tüm maden ocakları kamulaştırılmalıdır.Yeşil alan, spor alanı, kamusal alan ve bunun gibi statüde olup satılan kamu arazilerinin satışından sonra imar değişiklikleri ile elde edilen orantısız ranta yönelik vergilendirme yapılmalıdır. Kamu İhale Kanunu kapsamındaki işlerin devamı etmesi için ilgili firmalara 5 yıllık hazine bonosu verilerek, mevcut işlerin devamı sağlanmalıdır. Yap, işlet , devret modeli ile yapılan özel sektör ve kamu ortaklıkları bulunan işletmelerin sözleşmeleri yeniden düzenlenmelidir. Ortadoğu politikaları gözden geçirilip, bölgede barış süreçlerine katkı verilmeli, Türkiyedeki Suriyeliler tedrici olarak ülkelerine gönderilmeli ve ortadoğu coğrafyasında yeni ticari pazar alanları oluşturulmalıdır. Büyümenin ithalata bağımlı halden kurtarılması, üretimin yerli girdilerle sağlanması ve yüksek cari açıkla mücadele için özel teşvik sistemi ile kısmi ithal ikame politikası uygulanarak yerli üretim ve tüketim teşvik edilmelidir. Çiftçi, sanayici ve esnafın kredi borçlarının faizleri silinerek ana para tahsili yapılmalıdır. Güneydoğu Anadoluda Suriye sınırımızdaki mayınlı araziler temizlenerek organik tarım yapılması için bölge halkına tahsis edilmelidir”diyerek sözlerini tamamladı.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, ekonomik gündem ve yapılması gerekenlerle ilgili açıklamada bulundu.
Ülkenin bir süredir iç ve dış kaynaklı derin bir siyasal, yönetimsel ve iktisadi kriz içinde olduğunu belirten Milletvekili Erol;” Ülkemizin bugün içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamı uzunca bir süreden beri iktidarın uyguladığı yanlış yönetim politikalarının sonucudur. ABD ile yaşanan diplomatik kriz doların yükselmesindeki görünen nedendir. Para birimimiz dünyaki pek çok para birimi karşısında her geçen an değer kaybetmektedir.Türk Lirası son haftada dünyada en fazla değer kaybeden para birimidir. Katılımcılık ve çoğulculuk gibi ileri demokrasinin temel ilkelerine tamamen zıt, 150 yıllık parlamenter demokrasi tecrübelerimiz ile uyuşmayan yönetim anlayışı olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nin ülkemizi siyasi ve ekonomik belirsizliğe götürdüğü açıktır.Her geçen gün nitelik ve nicelik olarak derinleşen ekonomik kriz bugün ülkemizdeki tüm siyasi partilere ötelenemeyecek derecede sorumluluk yüklemektedir”diye konuştu.
“Üstesinden gelebiliriz”
Açıklamasını sürdüren Erol;” Uzunca bir süreden beri karar alma süreçlerinde kollektif aklın, evrensel standartların, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf idare anlayışının ortadan kalktığı, kamu yönetiminde liyakatın istisnai hale geldiği ülkemizde milletin temsilcileri olarak bizler ve demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru siyasi partiler her şeye rağmen ‘Ortak Akıl ile içinde bulunduğumuz krizin üstesinden gelebiliriz. Uluslararası kamuoyuna, piyasa aktörlerine, yerli ve yabancı yatırımcıya güven ortamını tesis edecek, krizin faturasını gelecekleri ile ödeme kaygısında olan milyonlarca emekçinin kaygılarını ortadan kaldıracak köklü ve reform niteliğinde atılımlara ihtiyaç olduğu açıktır. Ülkemizin acil, orta ve kısa vadeli ihtiyacı olan yapısal değişiklikler, siyasal reformlar, sosyal reformlar, ekonomik reformlar başlıkları altında öncelenmelidir.Öncelikle, TBMM Başkanı tüm partilerin genel başkanları ile görüşerek Meclisi ekonomik kriz ile ilgili olağanüstü toplantıya çağırmalı, Meclisteki tüm partiler ortak bir Acil Eylem Planı oluşturmalıdır”ifadelerini kullandı.
Erol, bazı önerilerde bulundu
Bazı önerilerde de bulunan Erol,” Anayasanın toplumsal taleplere, toplumun ortak paydalarına ve evrensel ilkelere göre değil; kişilere, günlük olaylara ve partizanca görüşlere göre yazılmış olması bir yandan anayasal istikrarsızlığı daha da artırırken, mevcut anayasa diğer yandan ülkenin en temel meselelerinin çözümsüz ve yeni toplumsal gerçekliklerin gerisinde kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ‘bir toplum sözleşmesi olan anayasa, yaratılacak toplumsal uzlaşma iklimi temelinde; çoğulcu, katılımcı, evrensel demokratik değerleri önceleyen ve ‘eşit yurttaşlık hakkını gözeten ilkeler çerçevesinde hazırlanmalıdır.12 Eylül darbe hukukunun ürünü olan Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu AB standartlarına getirilmelidir. Başta HSKnin yapısı olmak üzere tarafsız ve bağımsız yargı ile düzenlemelerin tamamı hukukun üstünlüğü ilkesi ve evrensel demokratik standartlar temel alınarak yapılmalıdır.Mevcut bakanlıklar faaliyet alanlarına göre yeniden yapılandırılmalı, görev tanımlarına göre yeni bakanlıklar kurulmalıdır.Örneğin. Hazine,Maliye ve Ekonomi bakanlıkları yeniden ayrılmalıdır.Kamu bürokrasisinin oluşumu ve bürokrasideki atama usülleri ile ilgili düzenleme yapılmalıdır. Kamuda parti devleti anlayışı değil. liyakatin ve devlette devamlılık anlayışı esas alınmalıdır. Devlet Planlama Teşkilatı yeniden aktif hale getirilmeli, burada kısa, orta ve uzun vadeli yatırım planlamaları yapılmalıdır.Tarım ve Hayvancılık ile ilgili üretimin canlandırılması için büyük kentlerden köylere dönüş için planlama yapılmalı ve özel teşvik sistemi hazırlanmalıdır. KÖY-KENT Projesi hızla hayata geçirilmelidir. Kırsaldaki üreticilerin yaşanan ekonomik kriz döneminde karşılaştıkları zararları en aza indirmek için üretim kooperatiflerinin kurulması teşvik edilmelidir. Özelleştirme İdaresince özelleştirilen tüm maden ocakları kamulaştırılmalıdır.Yeşil alan, spor alanı, kamusal alan ve bunun gibi statüde olup satılan kamu arazilerinin satışından sonra imar değişiklikleri ile elde edilen orantısız ranta yönelik vergilendirme yapılmalıdır. Kamu İhale Kanunu kapsamındaki işlerin devamı etmesi için ilgili firmalara 5 yıllık hazine bonosu verilerek, mevcut işlerin devamı sağlanmalıdır. Yap, işlet , devret modeli ile yapılan özel sektör ve kamu ortaklıkları bulunan işletmelerin sözleşmeleri yeniden düzenlenmelidir. Ortadoğu politikaları gözden geçirilip, bölgede barış süreçlerine katkı verilmeli, Türkiyedeki Suriyeliler tedrici olarak ülkelerine gönderilmeli ve ortadoğu coğrafyasında yeni ticari pazar alanları oluşturulmalıdır. Büyümenin ithalata bağımlı halden kurtarılması, üretimin yerli girdilerle sağlanması ve yüksek cari açıkla mücadele için özel teşvik sistemi ile kısmi ithal ikame politikası uygulanarak yerli üretim ve tüketim teşvik edilmelidir. Çiftçi, sanayici ve esnafın kredi borçlarının faizleri silinerek ana para tahsili yapılmalıdır. Güneydoğu Anadoluda Suriye sınırımızdaki mayınlı araziler temizlenerek organik tarım yapılması için bölge halkına tahsis edilmelidir”diyerek sözlerini tamamladı.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!