5. Uluslararası Deprem Gerçeği Ve Kentleşme Çalıştay Sona Erdi
Birçok bilimsel bilginin paylaşıldığı 5. Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı yoğun ilgi gördü.
Birçok bilimsel bilginin paylaşıldığı 5. Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı yoğun ilgi gördü.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin deprem ve kentleşme üzerine yurt dışı ve Türkiyeden uzman ve akademisyenin katıldığı, Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı tamamlandı. Farklı konularda bilimsel çalışmaların paylaşıldığı Çalıştay, Stratejik Afet Eylem Planları, Afetlerin Ruh Sağlığı Boyutları ve Stratejik Afet Eylem Planlarının Kocaeli Uygulamaları temalarında 3 oturumda gerçekleşti.
Afetlerin Ruh Sağlığı Boyutları konulu oturumda sunum yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tamer Aker “Afetlerden etkilenmelerin risk etmenlerine baktığımızda kadın olmak, psikiyatrik ve fiziksel hastalık öyküsü, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü önceki travmatik yaşantılar, yalnızlık gibi birçok etken bulunuyor. Örneğin 17 Ağustos depremin TÜPRAŞ çalışanları yangınla uğraştı, hastane çalışanları hastalarla ilgilendi ve itfaiye çalışanları yangınlarla mücadele etti. Araştırma yaptığımız bu gruplar depremin yanı sıra, sıkı görevler yaptı, Yani depremi daha yoğun şekilde yaşadılar. Bundan şunu anlıyoruz, deprem sonrasında insanların ruh sağlıklarında ve dikkatlerinde azalmalar oluyor” dedi.
Afetlerin aniden olduğunu ve afetlere karşı hazırlı olmanın kolay olmadığını belirten Anglia Ruskin Üniversitesinden Prof. Dr. Susan Klein, “Örneğin Pakistan Muzafferabadtaki afette Türk Kızılayının kampları gerçekten çok takdir edilmelidir. Orada afetzedelere çok büyük yardımlarda bulunuldu. Burada yaşanan afette lojistik, metodolojik, kültürel ve etik sorun ortaya çıktı. Dünyanın birçok bölgesinde depremlerden sonra yapılan araştırmalarda insanlarda stres, depresyon ve kaygı gibi birçok etken ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
Robert Gordon Üniversitesinden Prof. Dr. David A. Alexander ise, “Gerçekten Türkiyenin bu kadar gelişmiş olduğunu bilmiyordum. Depreme yönelik bu kadar ilerlemiş çalışmalarınızın olduğunu duyuyordum ama bu kadar ilerlediğini gerçekten bilmiyordum. Dünyada afetler ve felaketler sürekli olarak oluyor, önemli olan unutmamak ve bunlardan ders çıkarıp, önlem almaktır. Türkiyedeki kurum ve insanlar artık afetlere karşı ne yapmaları gerektiğini büyük oranda biliyor. Bazı afetler gerçekten çok yıkıcı olabiliyor. Kızılay hakikaten Pakistandaki afette inanılmaz bir çalışma gerçekleştirdi. Kızılay kampında çocuklar okula gidiyor insanlar günlük işlerine devam ediyordu. İnsanlara her öğün sıcak yemekler verildi” ifadelerini kullandı.
Gebze Teknik Üniversitesinden çalıştaya katılan Yrd. Doç. Dr. Abdullah Can Zülfikar da, “Kocaelinde deprem önleme sistemiyle birçok olumsuzluğu ortadan kaldırabiliyoruz. Bu sistemle 12 saniye öncesinde otomatik kapama sitemiyle insan hayatını ve ekonomik birçok gideri en az indirebiliriz. Deprem ve afetlerde ön bilgilendirme sistemleri çok önemlidir. 17 ağustos depreminde ön bilgilendirme sistemi olsaydı TÜPRAŞtaki yangın çıkmadan önlenebilirdi. Şuan ülkemizde 100 yataklı hastanelerde yapısal izleme sistemleri kuruluyor. Yapısal izleme sistemleri gaz sistemleri, sanayi kuruluşları ve diğer birimlere entegre edildiğinde can ve mal kayıpları en aza indirgene biliyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiyedeki Tsunami tehlikesine dikkat çeken Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergin Ulutaş şöyle konuştu: “Deniz tabanında başlayan Tsunamiler ilk başladıklarında neredeyse ortalama bir yolcu uçağı hızında başlıyor. Bu hareketlenme kıyıya geldikçe yavaşlıyor. Artık deniz tabanındaki hareketlenmeler takip edilerek, tsunamilerden erkeden haber alabiliyoruz. Türkiyede tsunami olma ihtimali en yüksek olan yer Bodrumdur. Tsunamiler büyük afetlere neden olabilir. Japonyada yaşanan en son tsunamide, denizdeki gemi ve teknelerin yerleşim yerlerindeki binaların üstüne çıkmıştı.”
Son olarak söz alan Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin afetlere binin üstünde aracı ve yüzlerce personeliyle hazır olduğunu belirten AFKOM Şube Müdürü Ömer İslamoğlu ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “1999 depreminde neden başarısız olduk. Öncelikle şunu belirtmek isterim afet yönetimi çok dağınıktı. Yani tek elde bir yönetim yoktu. O dönemde itfaiye birimleri yetersizdi. İletişim ve alt yapı eksikliğimiz bulunuyordu. Depremlere hızlı bir şekilde yürütülmesi için afete yönelik çalışmalar tek elden yapılmalıdır. İtfaiye birimleri büyükşehir belediyesine devredilmesiyle afetlere karşı daha hazırlıklı ve donanımlı olunuyor.”
Yabancı ve yerli uzmanların afetlerle ilgili sunumlarını yaptıkları çalıştayda birçok araştırma paylaşıldı. Çalıştay hatıra fotoğrafıyla sona erdi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin deprem ve kentleşme üzerine yurt dışı ve Türkiyeden uzman ve akademisyenin katıldığı, Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı tamamlandı. Farklı konularda bilimsel çalışmaların paylaşıldığı Çalıştay, Stratejik Afet Eylem Planları, Afetlerin Ruh Sağlığı Boyutları ve Stratejik Afet Eylem Planlarının Kocaeli Uygulamaları temalarında 3 oturumda gerçekleşti.
Afetlerin Ruh Sağlığı Boyutları konulu oturumda sunum yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tamer Aker “Afetlerden etkilenmelerin risk etmenlerine baktığımızda kadın olmak, psikiyatrik ve fiziksel hastalık öyküsü, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü önceki travmatik yaşantılar, yalnızlık gibi birçok etken bulunuyor. Örneğin 17 Ağustos depremin TÜPRAŞ çalışanları yangınla uğraştı, hastane çalışanları hastalarla ilgilendi ve itfaiye çalışanları yangınlarla mücadele etti. Araştırma yaptığımız bu gruplar depremin yanı sıra, sıkı görevler yaptı, Yani depremi daha yoğun şekilde yaşadılar. Bundan şunu anlıyoruz, deprem sonrasında insanların ruh sağlıklarında ve dikkatlerinde azalmalar oluyor” dedi.
Afetlerin aniden olduğunu ve afetlere karşı hazırlı olmanın kolay olmadığını belirten Anglia Ruskin Üniversitesinden Prof. Dr. Susan Klein, “Örneğin Pakistan Muzafferabadtaki afette Türk Kızılayının kampları gerçekten çok takdir edilmelidir. Orada afetzedelere çok büyük yardımlarda bulunuldu. Burada yaşanan afette lojistik, metodolojik, kültürel ve etik sorun ortaya çıktı. Dünyanın birçok bölgesinde depremlerden sonra yapılan araştırmalarda insanlarda stres, depresyon ve kaygı gibi birçok etken ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
Robert Gordon Üniversitesinden Prof. Dr. David A. Alexander ise, “Gerçekten Türkiyenin bu kadar gelişmiş olduğunu bilmiyordum. Depreme yönelik bu kadar ilerlemiş çalışmalarınızın olduğunu duyuyordum ama bu kadar ilerlediğini gerçekten bilmiyordum. Dünyada afetler ve felaketler sürekli olarak oluyor, önemli olan unutmamak ve bunlardan ders çıkarıp, önlem almaktır. Türkiyedeki kurum ve insanlar artık afetlere karşı ne yapmaları gerektiğini büyük oranda biliyor. Bazı afetler gerçekten çok yıkıcı olabiliyor. Kızılay hakikaten Pakistandaki afette inanılmaz bir çalışma gerçekleştirdi. Kızılay kampında çocuklar okula gidiyor insanlar günlük işlerine devam ediyordu. İnsanlara her öğün sıcak yemekler verildi” ifadelerini kullandı.
Gebze Teknik Üniversitesinden çalıştaya katılan Yrd. Doç. Dr. Abdullah Can Zülfikar da, “Kocaelinde deprem önleme sistemiyle birçok olumsuzluğu ortadan kaldırabiliyoruz. Bu sistemle 12 saniye öncesinde otomatik kapama sitemiyle insan hayatını ve ekonomik birçok gideri en az indirebiliriz. Deprem ve afetlerde ön bilgilendirme sistemleri çok önemlidir. 17 ağustos depreminde ön bilgilendirme sistemi olsaydı TÜPRAŞtaki yangın çıkmadan önlenebilirdi. Şuan ülkemizde 100 yataklı hastanelerde yapısal izleme sistemleri kuruluyor. Yapısal izleme sistemleri gaz sistemleri, sanayi kuruluşları ve diğer birimlere entegre edildiğinde can ve mal kayıpları en aza indirgene biliyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiyedeki Tsunami tehlikesine dikkat çeken Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergin Ulutaş şöyle konuştu: “Deniz tabanında başlayan Tsunamiler ilk başladıklarında neredeyse ortalama bir yolcu uçağı hızında başlıyor. Bu hareketlenme kıyıya geldikçe yavaşlıyor. Artık deniz tabanındaki hareketlenmeler takip edilerek, tsunamilerden erkeden haber alabiliyoruz. Türkiyede tsunami olma ihtimali en yüksek olan yer Bodrumdur. Tsunamiler büyük afetlere neden olabilir. Japonyada yaşanan en son tsunamide, denizdeki gemi ve teknelerin yerleşim yerlerindeki binaların üstüne çıkmıştı.”
Son olarak söz alan Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin afetlere binin üstünde aracı ve yüzlerce personeliyle hazır olduğunu belirten AFKOM Şube Müdürü Ömer İslamoğlu ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “1999 depreminde neden başarısız olduk. Öncelikle şunu belirtmek isterim afet yönetimi çok dağınıktı. Yani tek elde bir yönetim yoktu. O dönemde itfaiye birimleri yetersizdi. İletişim ve alt yapı eksikliğimiz bulunuyordu. Depremlere hızlı bir şekilde yürütülmesi için afete yönelik çalışmalar tek elden yapılmalıdır. İtfaiye birimleri büyükşehir belediyesine devredilmesiyle afetlere karşı daha hazırlıklı ve donanımlı olunuyor.”
Yabancı ve yerli uzmanların afetlerle ilgili sunumlarını yaptıkları çalıştayda birçok araştırma paylaşıldı. Çalıştay hatıra fotoğrafıyla sona erdi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!