Uzmanlar Sinsi Hastalık Anevrizmaya Karşı Uyardı
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Tetik, sinsi hastalıklar arasında yer alan ve genelde belirti göstermeyen anevrizma hastalığının her yaşta oluşabildiğini, hastaların çoğunun hastaneye ulaşamadan hayatını kaybettiğini söyledi.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Tetik, sinsi hastalıklar arasında yer alan ve genelde belirti göstermeyen anevrizma hastalığının her yaşta oluşabildiğini, hastaların çoğunun hastaneye ulaşamadan hayatını kaybettiğini söyledi.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Tetik, sinsi hastalıklar arasında yer alan ve belirti vermeyen anevrizma hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Tetik yaptığı açıklamada, herhangi bir atar damarın komşu damara oranla çapının yüzde 50 veya bir buçuk kat artması durumunda oluşan anevrizmanın, ölümle sonuçlanabildiğini söyledi.
Vatandaşların anevrizma konusunda bilinçli olmadıklarının altını çizen Prof. Dr. Tetik, Anevrizma bire bir belirti vermiyor. Yüzde 75i çok sinsi bir hastalık ve hastaların yüzde 75inde hiçbir şikayet sıkıntı yok. Örneğin, boyundaki, göğüs içerisindeki, kalbin vücuda açılan penceresinde oluşan anevrizmalarda hastaların hiç birisi anevrizma belirti vermediği için doğrudan kalp damar cerrahisine gelmiyor. Kalpten çıkan ana damar anevrizmasından başlarsak bu hiç belirti vermiyor. Damar genişleyerek, komşu dokulara, akciğere giden atardamara bir bası yapıyor veya boyunda oluşan arkus anevrizmalarıyla beraber boyuna yayıldığı zaman oradaki yapılara, sinirlere bası yapıyor ve buda kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Fakat hastalar yine ya kulak burun boğaza ya da göğüs hastalıklarına gidiyor” diye konuştu.
Sigara içenlerin ve hipertansiyonu bulunan insanların riskli gruplar içerisinde yer aldığını belirten Prof. Dr. Tetik, şöyle devam etti:
Damar yapısını oluşturan, damarın kuvvetini ve esnekliğini sağlayan elementlerin zamanla kaybolması sonucu anevrizma gelişiyor. Örneğin elastin lifleri gibi elementlerin zamanla kaybolması, bozulmasına bağlı olarak anevrizma gelişiyor. Normal şartlarda 50-60lı yaşlardan sonra damar duvarında bu elementlerin bozulmasına bağlı olarak yaş arttıkça bu anevrizmaların insidansı artıyor. 20li 30lu yaşlardaki insanlarda bile anevrizmalarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar genetik geçişli hastalardır. Örneğin Marfan sendromu, Ehlers-Danlos Sendromu bunların tanısı önem arz ediyor. Çok nadir hastalar hastaneye kavuşturulup ameliyat ediliyor. Bunlarında tabi ameliyat riski de çok yüksektir. Onun için farkındalık ve erken teşhis çok önemli.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Tetik, sinsi hastalıklar arasında yer alan ve belirti vermeyen anevrizma hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Tetik yaptığı açıklamada, herhangi bir atar damarın komşu damara oranla çapının yüzde 50 veya bir buçuk kat artması durumunda oluşan anevrizmanın, ölümle sonuçlanabildiğini söyledi.
Vatandaşların anevrizma konusunda bilinçli olmadıklarının altını çizen Prof. Dr. Tetik, Anevrizma bire bir belirti vermiyor. Yüzde 75i çok sinsi bir hastalık ve hastaların yüzde 75inde hiçbir şikayet sıkıntı yok. Örneğin, boyundaki, göğüs içerisindeki, kalbin vücuda açılan penceresinde oluşan anevrizmalarda hastaların hiç birisi anevrizma belirti vermediği için doğrudan kalp damar cerrahisine gelmiyor. Kalpten çıkan ana damar anevrizmasından başlarsak bu hiç belirti vermiyor. Damar genişleyerek, komşu dokulara, akciğere giden atardamara bir bası yapıyor veya boyunda oluşan arkus anevrizmalarıyla beraber boyuna yayıldığı zaman oradaki yapılara, sinirlere bası yapıyor ve buda kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Fakat hastalar yine ya kulak burun boğaza ya da göğüs hastalıklarına gidiyor” diye konuştu.
Sigara içenlerin ve hipertansiyonu bulunan insanların riskli gruplar içerisinde yer aldığını belirten Prof. Dr. Tetik, şöyle devam etti:
Damar yapısını oluşturan, damarın kuvvetini ve esnekliğini sağlayan elementlerin zamanla kaybolması sonucu anevrizma gelişiyor. Örneğin elastin lifleri gibi elementlerin zamanla kaybolması, bozulmasına bağlı olarak anevrizma gelişiyor. Normal şartlarda 50-60lı yaşlardan sonra damar duvarında bu elementlerin bozulmasına bağlı olarak yaş arttıkça bu anevrizmaların insidansı artıyor. 20li 30lu yaşlardaki insanlarda bile anevrizmalarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar genetik geçişli hastalardır. Örneğin Marfan sendromu, Ehlers-Danlos Sendromu bunların tanısı önem arz ediyor. Çok nadir hastalar hastaneye kavuşturulup ameliyat ediliyor. Bunlarında tabi ameliyat riski de çok yüksektir. Onun için farkındalık ve erken teşhis çok önemli.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!