Uzm. Dr. Hüseyin Katlandur: “Gizli Kalp Riski Bulunanların Tespit Ve Tedavisi Önemli
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Katlandur, gizli kalp hastalığının bir anda ortaya çıktığını, hastalığın tespit ve tedavisinin önemli olduğunu söyledi.
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Katlandur, gizli kalp hastalığının bir anda ortaya çıktığını, hastalığın tespit ve tedavisinin önemli olduğunu söyledi.
Konya Hospital Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Katlandur, gizli kalp hastalığının bir anda ortaya çıkabileceğini belirterek, “Gizli kalp hastalığı, hastalık sürecinde belirti ve bulgu vermeyerek bir anda ortaya çıkan kalp hastalığı olarak tanımlanır. Şikayet her zaman oluşmayabilir. Yapılan araştırmalarda kalp krizi geçiren hastaların 3te 1inde kriz öncesinde herhangi bir şikayetlerinin olmadığı saptanmıştır. Bu nedenle bu hastalığa maruz kalabilecek riskli kişilerin erken tespit edilmesi önemlidir. Öncelikle belirtmeliyim ki hastalık gelişimi için belirtilen riskler her zaman hastalığa yol açmayabileceği gibi hiçbir risk faktörü olmayan kimselerde de ani kalp krizi oluşabilir. Risk altında olan kişiler ailesinde (anne, baba, kardeş gibi 1. derece) kalp hastalığı olan, şeker hastalığı, hiperlipidemi (yüksek kolesterol) ve hipertansiyon nedeniyle tedavi alan, sigara kullanan kimselerdir” şeklinde konuştu.
“Göğüs ağrısı şikayeti olan kişi kalp hastası olarak değerlendirilemez”
Göğüs ağrısı şikayetlerinin kalp hastalığı olarak değerlendirilmediğini kaydeden Dr. Katlandur, göğüs ağrısı olan hastaların 5te 1inde kalp hastalığının saptandığını ifade etti. Katlandur şöyle konuştu:
“Burada en önemli faktör hastada yukarıda belirttiğim risklerin ne kadar zamandır tek olarak ya da beraber bulunduğudur. Mesela kişinin 1 yıldır şeker hastası olması onu kalp hastası yapmaz ama bir kimse hem sigara içiyor hem de şeker hastalığı varsa o zaman kardiyak risk oldukça artacaktır. Bu hastalara tavsiyemiz 40 yaş ve üzerinde en az yıllık kontrole gelmeleri olur. Göğüs ağrısı şikayeti olan kişi kalp hastası olarak değerlendirilemez. Yapılan araştırmalarda göğüs ağrısı olan kişilerin ancak 5te 1inde kalp hastalığı olduğu saptanmıştır. Tipik göğüs ağrısı burada en önemli kavram olarak karşımıza çıkar. Basitçe tarif etmek gerekirse bu ağrı göğsün tam ortasından başlayıp kollara, boyuna ve sırta yayılım gösteren bir ağrıdır. Genelde yürüme, merdiven çıkmakla meydana gelir ve istirahat etmekle geçer.”
“Öncelikle sahip olduğumuz risklerin tespiti ve tedavisi önemli”
Hastaların farklı şikayetler ile geldiklerini belirten Dr. Hüseyin Katlandur, sahip olunan risklerin tespitinin ve tedavisinin önemli olduğunu vurguladı. Katlandur, “Kalbin konumu gereği maalesef her zaman klasik göğüs ağrısı olmaz. Bazı hastalar şiddetli karın ağrısı, bazıları kolda uyuşma, bazıları alt çene ve dişlerde uyuşma gibi şikayetlerle yanlışlıkla dahiliye, nöroloji, diş hastalıkları gibi bölümlere giderler. Özellikle acil servislerde mide ülseri düşünülüp sonradan kalp krizi geçirdiği anlaşılan çok sayıda hasta vardır. Bir de şeker hastalarında zamanla ağrı duyusunda kaybolma olduğu için bu hastalar hiçbir ağrı duymaksızın da bazen kalp krizi geçirmiş olabilirler. Tüm bu hastaların kalp hastalığı ancak çekilen EKG ve yapılan ayrıntılı muayene ile anlaşılabilir. Öncelikle sahip olduğumuz risklerin tespiti ve tedavisi önemli. Tabii ki her risk tedavi edilemez. Mesela anne ve babasında kalp hastalığı olan kimselerden ailesini değiştirmelerini bekleyemeyiz. Ancak şekerimiz, tansiyonumuz, yüksek kolesterolümüz varsa tabii ki bunları kontrol altına alarak işe başlayabiliriz. Mesela diyabeti olan kişiler öğünlerinde hamur işi, şerbetli tatlılardan kaçınmaları gerekir. Tabii ki tansiyonumuz yüksekse tuz kullanımımızı mümkün olduğu kadar azaltmalıyız. Yüksek kolesterolü olanlar da hem ilaç kullanıp hem de hayvansal yağları mümkün olduğunca az kullanmalıdırlar. Tüm risk grubundaki kişilerin günlük toplam 5 kilometre, yani 10 bin adım yürüyüş yapmalarını da tavsiye ederiz” dedi.
Konya Hospital Kardiyoloji Uzmanı Dr. Hüseyin Katlandur, gizli kalp hastalığının bir anda ortaya çıkabileceğini belirterek, “Gizli kalp hastalığı, hastalık sürecinde belirti ve bulgu vermeyerek bir anda ortaya çıkan kalp hastalığı olarak tanımlanır. Şikayet her zaman oluşmayabilir. Yapılan araştırmalarda kalp krizi geçiren hastaların 3te 1inde kriz öncesinde herhangi bir şikayetlerinin olmadığı saptanmıştır. Bu nedenle bu hastalığa maruz kalabilecek riskli kişilerin erken tespit edilmesi önemlidir. Öncelikle belirtmeliyim ki hastalık gelişimi için belirtilen riskler her zaman hastalığa yol açmayabileceği gibi hiçbir risk faktörü olmayan kimselerde de ani kalp krizi oluşabilir. Risk altında olan kişiler ailesinde (anne, baba, kardeş gibi 1. derece) kalp hastalığı olan, şeker hastalığı, hiperlipidemi (yüksek kolesterol) ve hipertansiyon nedeniyle tedavi alan, sigara kullanan kimselerdir” şeklinde konuştu.
“Göğüs ağrısı şikayeti olan kişi kalp hastası olarak değerlendirilemez”
Göğüs ağrısı şikayetlerinin kalp hastalığı olarak değerlendirilmediğini kaydeden Dr. Katlandur, göğüs ağrısı olan hastaların 5te 1inde kalp hastalığının saptandığını ifade etti. Katlandur şöyle konuştu:
“Burada en önemli faktör hastada yukarıda belirttiğim risklerin ne kadar zamandır tek olarak ya da beraber bulunduğudur. Mesela kişinin 1 yıldır şeker hastası olması onu kalp hastası yapmaz ama bir kimse hem sigara içiyor hem de şeker hastalığı varsa o zaman kardiyak risk oldukça artacaktır. Bu hastalara tavsiyemiz 40 yaş ve üzerinde en az yıllık kontrole gelmeleri olur. Göğüs ağrısı şikayeti olan kişi kalp hastası olarak değerlendirilemez. Yapılan araştırmalarda göğüs ağrısı olan kişilerin ancak 5te 1inde kalp hastalığı olduğu saptanmıştır. Tipik göğüs ağrısı burada en önemli kavram olarak karşımıza çıkar. Basitçe tarif etmek gerekirse bu ağrı göğsün tam ortasından başlayıp kollara, boyuna ve sırta yayılım gösteren bir ağrıdır. Genelde yürüme, merdiven çıkmakla meydana gelir ve istirahat etmekle geçer.”
“Öncelikle sahip olduğumuz risklerin tespiti ve tedavisi önemli”
Hastaların farklı şikayetler ile geldiklerini belirten Dr. Hüseyin Katlandur, sahip olunan risklerin tespitinin ve tedavisinin önemli olduğunu vurguladı. Katlandur, “Kalbin konumu gereği maalesef her zaman klasik göğüs ağrısı olmaz. Bazı hastalar şiddetli karın ağrısı, bazıları kolda uyuşma, bazıları alt çene ve dişlerde uyuşma gibi şikayetlerle yanlışlıkla dahiliye, nöroloji, diş hastalıkları gibi bölümlere giderler. Özellikle acil servislerde mide ülseri düşünülüp sonradan kalp krizi geçirdiği anlaşılan çok sayıda hasta vardır. Bir de şeker hastalarında zamanla ağrı duyusunda kaybolma olduğu için bu hastalar hiçbir ağrı duymaksızın da bazen kalp krizi geçirmiş olabilirler. Tüm bu hastaların kalp hastalığı ancak çekilen EKG ve yapılan ayrıntılı muayene ile anlaşılabilir. Öncelikle sahip olduğumuz risklerin tespiti ve tedavisi önemli. Tabii ki her risk tedavi edilemez. Mesela anne ve babasında kalp hastalığı olan kimselerden ailesini değiştirmelerini bekleyemeyiz. Ancak şekerimiz, tansiyonumuz, yüksek kolesterolümüz varsa tabii ki bunları kontrol altına alarak işe başlayabiliriz. Mesela diyabeti olan kişiler öğünlerinde hamur işi, şerbetli tatlılardan kaçınmaları gerekir. Tabii ki tansiyonumuz yüksekse tuz kullanımımızı mümkün olduğu kadar azaltmalıyız. Yüksek kolesterolü olanlar da hem ilaç kullanıp hem de hayvansal yağları mümkün olduğunca az kullanmalıdırlar. Tüm risk grubundaki kişilerin günlük toplam 5 kilometre, yani 10 bin adım yürüyüş yapmalarını da tavsiye ederiz” dedi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!