Nörolog Dr. Mehmet Yavuz:
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz yaklaşan Kurban Bayramı öncesi, bayram ziyaretinin önemine dikkat çekti. Kişiyi gerginliğe sürükleyebilen uluslararası ilişkiler ve ekonomideki dalgalanmalar, fark etmeden bireysel hayatımızdaki neşemizi ve gücümüzü azaltığını ifade eden Yavuz, “Böyle dönemlerde ruhsal açıdan dayanıklılığımızı artırmak için bayramlar çok değerlidir. Dini ve milli bayramlarımızın bütünleştirici yönüne çok önemlidir. Bu yıl bayram tatilinde sosyal ağlar yerine aile bağlarına öncelik vermek lazım. Bayram ziyaretleri hem çocuklar hem de yaşlılar açısından çok fazla önemlidir” dedi.
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz yaklaşan Kurban Bayramı öncesi, bayram ziyaretinin önemine dikkat çekti. Kişiyi gerginliğe sürükleyebilen uluslararası ilişkiler ve ekonomideki dalgalanmalar, fark etmeden bireysel hayatımızdaki neşemizi ve gücümüzü azaltığını ifade eden Yavuz, “Böyle dönemlerde ruhsal açıdan dayanıklılığımızı artırmak için bayramlar çok değerlidir. Dini ve milli bayramlarımızın bütünleştirici yönüne çok önemlidir. Bu yıl bayram tatilinde sosyal ağlar yerine aile bağlarına öncelik vermek lazım. Bayram ziyaretleri hem çocuklar hem de yaşlılar açısından çok fazla önemlidir” dedi.
Bayramlar kişisel mutluluk için bir fırsat
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz yaptığı açıklamada; “ Yaşlılık depresyonunu önlemek, çocukların gelişimine destek olmak ve kişisel mutluluğunuz açısından bayramlar büyük bir fırsattır. Stres, tükenmişlik hissi ve depresyona karşı en güçlü ilaç, aile bağları ve mutluluk veren sosyal ilişkilerdir. Bayramlarda kısa süreli de olsa eş dost ve akraba ziyaretlerinin hem ziyaret eden hem de edilen açısından ruhsal olarak rahatladığına şahit oluyoruz” dedi.
REEM Nöropsikiyatri Kliniklerinin Kurucusu Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, aile bireyleri ve dostlarla daha sık buluşmanın kişiyi hayata bağladığını belirterek; “Düzenli olarak aile bireyleri ile birlikte olmak ve arkadaşlarla buluşmak, bizi hayatın getirdiği sıkıntılara karşı daha güçlü yapıyor. Çocukların saf ve meraklı halleri, yaşlı bireylerin tecrübe ve deneyimleri ile yetişkinlerin yapabilme gücü birleştiğinde, aileler daha mutlu birer topluluğa dönüşüyor. Çünkü farkında olmasak bile her jenerasyonun bir diğerine ihtiyacı var. İleri yaşlarda sosyal hayata karşı azalan ilgi ve ‘Bir işe yaramıyorum duygusu, yaşlıların depresyona girme nedenleri arasında ilk sıralarda. Ölüm korkusu, yalnızlık gibi olumsuz hisler ve sağlık sorunları da yaşamın bu evresinde ağır bir yüke dönüşüyor. Bilindiği gibi ruh sağlığı ile beden sağlığı arasında kuvvetli bir ilişki var. Bu nedenle ‘Depresyondayım diyen bir dede ya da anneanne görmüyoruz ama çözümü bulunamayan ağrıların ya da hastalık şikâyetlerinin altında çoğu zaman mutsuzluk ve ilgi isteği hissediliyor. Bu yüzden aile büyüklerine hal hatır sormanın, moral vermenin bile onların hastalıklarını atlatmaları konusunda destekleyici etkileri var. Dolayısıyla en çok da bayram gibi özel günlerde hassaslaşan ve ilgi bekleyen aile büyüklerini ziyaret etmek, hiç olmazsa sık sık telefonla arayıp hallerini hatırlarını ve yardıma ihtiyaç duyup duymadıklarını sormak, bu kuşak açısından iyileştiren ve depresyonu önleyen bir etki sağlamakta. Aynı şekilde çocuklar için de aile buluşmalarının önemi büyük. Şehir hayatı içinde çoğu zaman arkadaşsız ve yalnız büyüyen çocukların aile büyükleriyle buluşması, onların bilgilerinden yararlanmak adına önemli bir kaynak Nine ve dedelerden dinlenen masallar, anlatılan hatıralar, ailece yapılan bayram sohbetleri, özellikle çocukları köklerine daha da yaklaştırıyor. Bilgisayar oyunları ve sosyal ağlarda kendilerine yer bulmaya çalışan çocuklar ve gençler için bu ziyaretler, aidiyet hissini yaşamaları açısından çok önemli. Sanal bir dünyada gerçeklik hissini bile yitirmekte olan bu yeni kuşak için hayal olan ile olmayanı ayırt edebilmek bile yeri geldiğinde olumsuz alışkanlıkları önleyici etkiler yapabiliyor” dedi. .
Kurban kesimini izlemek çocuğu saldırganlaştırabilir
Kurban Bayramı için kararlaştırılan 9 günlük tatile hazırlanırken, özellikle memleketlerine gidecek aileler, çocuklarına kurban kesimini göstermek konusunda son derece tereddütlü. Uzmanlar da bu hassasiyete hak veriyorlar. Çocuklara dini görevlerini öğretmek isteyen ebeveynler, kurban kesimini görmelerinin normal olduğunu savunsa da kent ortamında büyüyen ve sofradaki etli yemekle kanlı canlı hayvanlar arasındaki bağın farkında dahi olmayan çocuklar için bu oldukça sakıncalı. Bu nedenle bayramın anlamını miniklere özenle aktarmak gerekiyor diyen Dr Yavuz; “Kurban Bayramında, pahalı ama gerekli bir gıda olan etin, ihtiyacı olanlara şefkat duygusu ile dağıtıldığı anlatılabilir. Ete ulaşamayan aileler olduğu için gıdalarımızı israf etmememizin önemi vurgulanabilir. Her şeyden önce çocuklara, sahip oldukları refah düzeyi için şükür etme duygusu öğretilmelidir. Bütün bunları bir yana bırakarak, onları kurban kesimine şahit olmaya zorlamak; çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Günümüzde sadece çocuklar değil kurban kesimini görmeye tahammül edemeyecek birçok yetişkin bile bulunmaktadır. Bu nedenle hassas davranılması yerinde olur.
Bir çocuğun kurban kesiminden nasıl etkileneceği, çocuk ve hayvan arasında daha öncesinde bir karşılaşma olup olmaması ile yakından alakalıdır. Çocuklar eve getirilen hayvanlara büyük ilgi duyarlar ve hayvanı sevip beslemeye çalışırlar. Bu nedenle kesileceğini bilmeden arkadaş oldukları hayvanın, kan içinde ya da parçalanmış hallerini görmek çocuklar için travmatiktir. Gördüğü manzara, çocukta kâbuslara ve duygusal çöküntüye neden olabilir. Mutsuzluk ve içe kapanma yaşanabileceği gibi çocuğun saldırganlaşması da ihtimaller arasındadır. Hayvanları öldürmenin doğal karşılandığı gören çocuk, başka hayvanlara zarar verecek davranışlar içine girilebilir ya da arkadaş yerine koyduğu hayvanın etini yemeği reddederek, bir daha hiç et yemeyebilir” diyerek bu dengenin iyi kurulması gerektiğine dikkat çekti.
Dr. Mehmet Yavuz, bayramların, hem kültürel değerlerimizi yeni nesle anlatmak hem de fırsat bulup ziyaret edemediğimiz dostlarımızı ziyaret etmek açısından bizlere bir şans sunduğunu dikkat.
Bayramlar kişisel mutluluk için bir fırsat
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz yaptığı açıklamada; “ Yaşlılık depresyonunu önlemek, çocukların gelişimine destek olmak ve kişisel mutluluğunuz açısından bayramlar büyük bir fırsattır. Stres, tükenmişlik hissi ve depresyona karşı en güçlü ilaç, aile bağları ve mutluluk veren sosyal ilişkilerdir. Bayramlarda kısa süreli de olsa eş dost ve akraba ziyaretlerinin hem ziyaret eden hem de edilen açısından ruhsal olarak rahatladığına şahit oluyoruz” dedi.
REEM Nöropsikiyatri Kliniklerinin Kurucusu Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, aile bireyleri ve dostlarla daha sık buluşmanın kişiyi hayata bağladığını belirterek; “Düzenli olarak aile bireyleri ile birlikte olmak ve arkadaşlarla buluşmak, bizi hayatın getirdiği sıkıntılara karşı daha güçlü yapıyor. Çocukların saf ve meraklı halleri, yaşlı bireylerin tecrübe ve deneyimleri ile yetişkinlerin yapabilme gücü birleştiğinde, aileler daha mutlu birer topluluğa dönüşüyor. Çünkü farkında olmasak bile her jenerasyonun bir diğerine ihtiyacı var. İleri yaşlarda sosyal hayata karşı azalan ilgi ve ‘Bir işe yaramıyorum duygusu, yaşlıların depresyona girme nedenleri arasında ilk sıralarda. Ölüm korkusu, yalnızlık gibi olumsuz hisler ve sağlık sorunları da yaşamın bu evresinde ağır bir yüke dönüşüyor. Bilindiği gibi ruh sağlığı ile beden sağlığı arasında kuvvetli bir ilişki var. Bu nedenle ‘Depresyondayım diyen bir dede ya da anneanne görmüyoruz ama çözümü bulunamayan ağrıların ya da hastalık şikâyetlerinin altında çoğu zaman mutsuzluk ve ilgi isteği hissediliyor. Bu yüzden aile büyüklerine hal hatır sormanın, moral vermenin bile onların hastalıklarını atlatmaları konusunda destekleyici etkileri var. Dolayısıyla en çok da bayram gibi özel günlerde hassaslaşan ve ilgi bekleyen aile büyüklerini ziyaret etmek, hiç olmazsa sık sık telefonla arayıp hallerini hatırlarını ve yardıma ihtiyaç duyup duymadıklarını sormak, bu kuşak açısından iyileştiren ve depresyonu önleyen bir etki sağlamakta. Aynı şekilde çocuklar için de aile buluşmalarının önemi büyük. Şehir hayatı içinde çoğu zaman arkadaşsız ve yalnız büyüyen çocukların aile büyükleriyle buluşması, onların bilgilerinden yararlanmak adına önemli bir kaynak Nine ve dedelerden dinlenen masallar, anlatılan hatıralar, ailece yapılan bayram sohbetleri, özellikle çocukları köklerine daha da yaklaştırıyor. Bilgisayar oyunları ve sosyal ağlarda kendilerine yer bulmaya çalışan çocuklar ve gençler için bu ziyaretler, aidiyet hissini yaşamaları açısından çok önemli. Sanal bir dünyada gerçeklik hissini bile yitirmekte olan bu yeni kuşak için hayal olan ile olmayanı ayırt edebilmek bile yeri geldiğinde olumsuz alışkanlıkları önleyici etkiler yapabiliyor” dedi. .
Kurban kesimini izlemek çocuğu saldırganlaştırabilir
Kurban Bayramı için kararlaştırılan 9 günlük tatile hazırlanırken, özellikle memleketlerine gidecek aileler, çocuklarına kurban kesimini göstermek konusunda son derece tereddütlü. Uzmanlar da bu hassasiyete hak veriyorlar. Çocuklara dini görevlerini öğretmek isteyen ebeveynler, kurban kesimini görmelerinin normal olduğunu savunsa da kent ortamında büyüyen ve sofradaki etli yemekle kanlı canlı hayvanlar arasındaki bağın farkında dahi olmayan çocuklar için bu oldukça sakıncalı. Bu nedenle bayramın anlamını miniklere özenle aktarmak gerekiyor diyen Dr Yavuz; “Kurban Bayramında, pahalı ama gerekli bir gıda olan etin, ihtiyacı olanlara şefkat duygusu ile dağıtıldığı anlatılabilir. Ete ulaşamayan aileler olduğu için gıdalarımızı israf etmememizin önemi vurgulanabilir. Her şeyden önce çocuklara, sahip oldukları refah düzeyi için şükür etme duygusu öğretilmelidir. Bütün bunları bir yana bırakarak, onları kurban kesimine şahit olmaya zorlamak; çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Günümüzde sadece çocuklar değil kurban kesimini görmeye tahammül edemeyecek birçok yetişkin bile bulunmaktadır. Bu nedenle hassas davranılması yerinde olur.
Bir çocuğun kurban kesiminden nasıl etkileneceği, çocuk ve hayvan arasında daha öncesinde bir karşılaşma olup olmaması ile yakından alakalıdır. Çocuklar eve getirilen hayvanlara büyük ilgi duyarlar ve hayvanı sevip beslemeye çalışırlar. Bu nedenle kesileceğini bilmeden arkadaş oldukları hayvanın, kan içinde ya da parçalanmış hallerini görmek çocuklar için travmatiktir. Gördüğü manzara, çocukta kâbuslara ve duygusal çöküntüye neden olabilir. Mutsuzluk ve içe kapanma yaşanabileceği gibi çocuğun saldırganlaşması da ihtimaller arasındadır. Hayvanları öldürmenin doğal karşılandığı gören çocuk, başka hayvanlara zarar verecek davranışlar içine girilebilir ya da arkadaş yerine koyduğu hayvanın etini yemeği reddederek, bir daha hiç et yemeyebilir” diyerek bu dengenin iyi kurulması gerektiğine dikkat çekti.
Dr. Mehmet Yavuz, bayramların, hem kültürel değerlerimizi yeni nesle anlatmak hem de fırsat bulup ziyaret edemediğimiz dostlarımızı ziyaret etmek açısından bizlere bir şans sunduğunu dikkat.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!