Kanserle Mücadele Eden Çocuklar, Aileleri Ve Uzmanlar Buluştu
Acıbadem Adana Hastanesinin “Aileler Buluşuyor” konseptiyle başlattığı etkinliğin üçüncüsünde kanserle tanışan hasta ve hasta yakınları ile uzmanlar bir araya geldi. Buluşmaya gelen 30 hasta ve hasta yakınları deneyimlerini, yaşadıkları sorunları uzmanlarla paylaştı.
Acıbadem Adana Hastanesinin “Aileler Buluşuyor” konseptiyle başlattığı etkinliğin üçüncüsünde kanserle tanışan hasta ve hasta yakınları ile uzmanlar bir araya geldi. Buluşmaya gelen 30 hasta ve hasta yakınları deneyimlerini, yaşadıkları sorunları uzmanlarla paylaştı.
Doktorlarıyla bir araya gelmenin yaşattığı duygulu anların da yaşandığı buluşmaya 30 anne baba katıldı. Acıbadem Adana Hastanesinden; Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Psikolog Hande Nacar Baş, Enfeksiyon Hemşiresi Fadime Kaya, İletişim Uzmanı Zeliha Akça Dinçol ailelere tedavi sürecinde ve sonrasında nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda bilgi verdi, sorularını yanıtladılar
3 bin çocuğa kanser tanısı
Her yıl, ülkemizde 0-15 yaşları arasında 2 bin 500 ile 3 bin arasında çocukluk çağı kanseri tanısı aldığını yani 3 bin civarında çocuğun ve ailelerinin bu hastalıkla tanıştığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Antmen, hastanede tedavi gören ebeveynlerin hikayelerini dinleyerek sorularını yanıtladı.
Ailelerin bu hastalığa karşı duyarlı ve dikkatli olmasının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Antmen, sözlerine şöyle devam etti:
”Hastane şartlarının yanı sıra aile şartları, ailenin ve çocuk da olsa hastanın bilinç düzeyi çok önemli. Bu hastalığın tedavisinde uzmanlarla ailelerin birlikte hareket etmesi çok önemli. Biz hastanemiz çatısında en iyi hizmeti verecek şekilde organize oluyoruz. Sizlerin görmediği, laboratuvarlarımızda bizlere 7/24 gerektiğinde 48 saat destek veren, her bir hasta ile ilgili veri girişi yapan bir ekibimiz var. Ayrıca uzman doktorlarımız, diyetisyenimiz, psikoloğumuzun yanı sıra kalite ve iletişim alanlarında uzmanlaşmış ekip arkadaşlarımız var. Ama tedavi sonrasında sürecin en ideal şekilde yürümesi için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Biz bu nedenle ayda bir sizlerle buluşmak istedik. Sizden gelecek soruları yanıtlamak, deneyimlerinizi dinlemek istiyoruz. Ayrıca sizler için neler yaptığımızı, nasıl bir sürecin arka planda ilerlediğini bilmenizi, sorularınızı yanıtlamayı, endişelerinizi paylaşabilmeyi arzu ediyoruz. Bu buluşmaların, tedavi sürecine ve ya tedavi sonrası normal hayata uyum sürecine de çok katkısı olacağına inanıyoruz. Her iyileşen hastamız bizi güçlendiriyor, onların birer süper kahraman olduğunu biliyoruz.”
Bilinçli olmak çok önemli
Çocuğunun tedavisinin Acıbadem Adana Hastanesinde sürdüğünü söyleyen baba Burak Karataş, Anadoluda hasta olmanın bazen ailelere farklı sıkıntılar yaşattığını anlattı. Mersinli olduklarını belirten Burak Karataş, ilk teşhisin de Mersinde konulduğunu fakat kendisinin bu hastalığı çok araştırdığını, İstanbul ve Ankarada bulunan farklı uzmanlarla görüşerek bilgi aldığını söyledi. Adanada bu iyi koşullarda tedavi olmanın kendisini ve çocuğunu çok mutlu ettiğini belirtti.
Hasta yakınlarının, ailelerinin bilinçli olmasının çocuğun tüm tedavi sürecinde çok olumlu etki yaptığını söyleyen Ali Can İmadoğlu, “Ben bir hata yaptım, zaman kaybettim o yüzden. Onun için lütfen önce doktorunuza gidin. Benim gibi internete girip, teşhis koymaya çalışmayın. Ben belirtileri yazdım ve sonuçta, çok da önemsenmeyecek hastalıklardan biri olduğu sonucuna vardım. Oysa, hiç zaman kaybetmeden doktora götürmem gerekiyormuş. Doktora gittiğimizde, doktorun teşhisi beni şok etti. Yani dersimi aldım. Kimseye internet üzerinden teşhis koymayı önermiyorum” dedi.
Her çocuğun tepkisi farklı
Psikolog Hande Nacar Baş ise ülkemizde her yıl binlerce çocuğun kanserle tanışmak zorunda kaldığını belirterek, “Hayatlarına farklı bir pencereden bakmak zorunda kalan çocuklar, sürece adapte olmakta zorlanıyorlar. Hayat standartlarını değiştirmek ise çocuklar için travmatik olabiliyor. Her yaş grubunun teşhisten sonrasında verdiği tepkiler farklı olabiliyor. Kimi yalana tahammül edemiyor ve kendisine gerçeğin söylenmesini istiyor. Kimi kıyaslanmaktan hoşlanmıyor, kimi empati yapmanızı, samimi olmanızı bekliyor” dedi.
“Çocukların kanser tanısı aldıktan sonra korktukları hastaneler, ikinci evleri olmak zorunda kalıyor” diyen Psikolog Hande Nacar Baş, sözlerine devam etti:
“Çocuklar, hastane içerisinde kendilerini güvende hissetmekte zorlanır ve kaygı taşımaya başlarlar. Taşıdıkları kaygı zamanla kendini öfkeye ya da içe çekilmelere bırakabilir. Bu noktada mantıklı, makul uyarılar verilebilir.”
Hasta ve hasta yakınlarının bilinçlendirilmesinin, psikolojik destek almaktan çekinmemelerinin, sosyal hayatın ailenin imkanlarına, hastalığın seyrine göre çeşitlendirilmesinin gerektiğini belirten Baş, çocukları ile oyun oynayan, onların gelişimlerini ihmal etmeyen anne babaların çocuklarının psikolojik anlamda süreci zorlanmadan atlatabildiğini vurguladı.
Geri bildirimler çok önemli
Gündelik hayatta el yıkamanın çok basit göründüğünü ancak aslında çok önemli olduğunu söyleyen enfeksiyon hemşiresi Fadime Kaya ise videolu sunum yaptı ve hijyen konusunda fazlasıyla dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
Acıbadem Adana Hastanesi Hasta Uzmanı Zeliha Akçok ise hastalara olumlu olumsuz her türlü geri bildirime açık olunduğunu, bu tip görüş ve önerilerden beslenerek ilerlenebileceğini söyledi. İletişim biriminin, idari birimler ve hastalar arasında bir köprü olduğunu hatırlattı.
Doktorlarıyla bir araya gelmenin yaşattığı duygulu anların da yaşandığı buluşmaya 30 anne baba katıldı. Acıbadem Adana Hastanesinden; Pediatrik Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Psikolog Hande Nacar Baş, Enfeksiyon Hemşiresi Fadime Kaya, İletişim Uzmanı Zeliha Akça Dinçol ailelere tedavi sürecinde ve sonrasında nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda bilgi verdi, sorularını yanıtladılar
3 bin çocuğa kanser tanısı
Her yıl, ülkemizde 0-15 yaşları arasında 2 bin 500 ile 3 bin arasında çocukluk çağı kanseri tanısı aldığını yani 3 bin civarında çocuğun ve ailelerinin bu hastalıkla tanıştığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Antmen, hastanede tedavi gören ebeveynlerin hikayelerini dinleyerek sorularını yanıtladı.
Ailelerin bu hastalığa karşı duyarlı ve dikkatli olmasının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Antmen, sözlerine şöyle devam etti:
”Hastane şartlarının yanı sıra aile şartları, ailenin ve çocuk da olsa hastanın bilinç düzeyi çok önemli. Bu hastalığın tedavisinde uzmanlarla ailelerin birlikte hareket etmesi çok önemli. Biz hastanemiz çatısında en iyi hizmeti verecek şekilde organize oluyoruz. Sizlerin görmediği, laboratuvarlarımızda bizlere 7/24 gerektiğinde 48 saat destek veren, her bir hasta ile ilgili veri girişi yapan bir ekibimiz var. Ayrıca uzman doktorlarımız, diyetisyenimiz, psikoloğumuzun yanı sıra kalite ve iletişim alanlarında uzmanlaşmış ekip arkadaşlarımız var. Ama tedavi sonrasında sürecin en ideal şekilde yürümesi için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Biz bu nedenle ayda bir sizlerle buluşmak istedik. Sizden gelecek soruları yanıtlamak, deneyimlerinizi dinlemek istiyoruz. Ayrıca sizler için neler yaptığımızı, nasıl bir sürecin arka planda ilerlediğini bilmenizi, sorularınızı yanıtlamayı, endişelerinizi paylaşabilmeyi arzu ediyoruz. Bu buluşmaların, tedavi sürecine ve ya tedavi sonrası normal hayata uyum sürecine de çok katkısı olacağına inanıyoruz. Her iyileşen hastamız bizi güçlendiriyor, onların birer süper kahraman olduğunu biliyoruz.”
Bilinçli olmak çok önemli
Çocuğunun tedavisinin Acıbadem Adana Hastanesinde sürdüğünü söyleyen baba Burak Karataş, Anadoluda hasta olmanın bazen ailelere farklı sıkıntılar yaşattığını anlattı. Mersinli olduklarını belirten Burak Karataş, ilk teşhisin de Mersinde konulduğunu fakat kendisinin bu hastalığı çok araştırdığını, İstanbul ve Ankarada bulunan farklı uzmanlarla görüşerek bilgi aldığını söyledi. Adanada bu iyi koşullarda tedavi olmanın kendisini ve çocuğunu çok mutlu ettiğini belirtti.
Hasta yakınlarının, ailelerinin bilinçli olmasının çocuğun tüm tedavi sürecinde çok olumlu etki yaptığını söyleyen Ali Can İmadoğlu, “Ben bir hata yaptım, zaman kaybettim o yüzden. Onun için lütfen önce doktorunuza gidin. Benim gibi internete girip, teşhis koymaya çalışmayın. Ben belirtileri yazdım ve sonuçta, çok da önemsenmeyecek hastalıklardan biri olduğu sonucuna vardım. Oysa, hiç zaman kaybetmeden doktora götürmem gerekiyormuş. Doktora gittiğimizde, doktorun teşhisi beni şok etti. Yani dersimi aldım. Kimseye internet üzerinden teşhis koymayı önermiyorum” dedi.
Her çocuğun tepkisi farklı
Psikolog Hande Nacar Baş ise ülkemizde her yıl binlerce çocuğun kanserle tanışmak zorunda kaldığını belirterek, “Hayatlarına farklı bir pencereden bakmak zorunda kalan çocuklar, sürece adapte olmakta zorlanıyorlar. Hayat standartlarını değiştirmek ise çocuklar için travmatik olabiliyor. Her yaş grubunun teşhisten sonrasında verdiği tepkiler farklı olabiliyor. Kimi yalana tahammül edemiyor ve kendisine gerçeğin söylenmesini istiyor. Kimi kıyaslanmaktan hoşlanmıyor, kimi empati yapmanızı, samimi olmanızı bekliyor” dedi.
“Çocukların kanser tanısı aldıktan sonra korktukları hastaneler, ikinci evleri olmak zorunda kalıyor” diyen Psikolog Hande Nacar Baş, sözlerine devam etti:
“Çocuklar, hastane içerisinde kendilerini güvende hissetmekte zorlanır ve kaygı taşımaya başlarlar. Taşıdıkları kaygı zamanla kendini öfkeye ya da içe çekilmelere bırakabilir. Bu noktada mantıklı, makul uyarılar verilebilir.”
Hasta ve hasta yakınlarının bilinçlendirilmesinin, psikolojik destek almaktan çekinmemelerinin, sosyal hayatın ailenin imkanlarına, hastalığın seyrine göre çeşitlendirilmesinin gerektiğini belirten Baş, çocukları ile oyun oynayan, onların gelişimlerini ihmal etmeyen anne babaların çocuklarının psikolojik anlamda süreci zorlanmadan atlatabildiğini vurguladı.
Geri bildirimler çok önemli
Gündelik hayatta el yıkamanın çok basit göründüğünü ancak aslında çok önemli olduğunu söyleyen enfeksiyon hemşiresi Fadime Kaya ise videolu sunum yaptı ve hijyen konusunda fazlasıyla dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
Acıbadem Adana Hastanesi Hasta Uzmanı Zeliha Akçok ise hastalara olumlu olumsuz her türlü geri bildirime açık olunduğunu, bu tip görüş ve önerilerden beslenerek ilerlenebileceğini söyledi. İletişim biriminin, idari birimler ve hastalar arasında bir köprü olduğunu hatırlattı.
HABERE AİT RESİMLER
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!