Kalp Romatizması Kalıcı Hasarlara Neden Olabilir
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Akdağ, kalp romatizmasının vücutta kalıcı hasarlara neden olabileceğine dikkat çekerek, erken tanı ve tedavinin yaşamsal önem taşıdığını vurguladı.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Akdağ, kalp romatizmasının vücutta kalıcı hasarlara neden olabileceğine dikkat çekerek, erken tanı ve tedavinin yaşamsal önem taşıdığını vurguladı.
Memorial Dicle Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Doç. Dr. Serkan Akdağ, akut romatizmal ateş hakkında bilgi verdi. Endüstrileşmiş ülkelerdeki erken tanı ve yeterli tedaviler sayesinde akut romatizmal ateşin gelişme olasılığının ve buna bağlı kalp kapak hastalıklarının eskiye oranla oldukça azalmış durumda olduğunu belirten Akdağ, gelişmekte olan ülkelerde bu durumun halen önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğine dikkat çekti. Akut romatizmal ateş tablosunun en sık görülen bulgusunun büyük eklemlerdeki ağrı, şişlik ve kızarıklıktan oluşan artrit tablosu olduğunu ifade eden Akdağ, oldukça ağrılı seyreden bu eklem tutulmasının tablosunun genellikle hastalık kalıntısı bırakmadan iyileşmekle beraber bazı olgularda kalp ve beyin tutulması sonrası kalıcı hasar bırakabileceğini vurguladı. Akdağ, nefes darlığı, yürürken çabuk yorulma, ellerde ve ayaklarda üşüme, kuru öksürük, yorgunluk hissi ve kalp çarpıntısı gibi belirtileri olanlara doktora başvurmalarını önerdi.
“5-15 yaş arası çocuklara dikkat”
Kalp tutulumu tüm akut romatizmal ateş geçiren hastaların yüzde 50 kadarında görüldüğünü anlatan Akdağ, “Kalp tutulumu gelişen hastaların da yaklaşık olarak yüzde 70inde ileri yıllarda daha da belirginleşerek kalp kapak hasarları ortaya çıkarır. Enfeksiyonun görülme yaşları genellikle çocukluk dönemidir (5-15 yaşları arasında). Erken dönemdeki sıkıntılar geçtikten sonra hastaların uzun bir süre herhangi bir şikayeti olmaz. Kapak harabiyetine bağlı nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı gibi şikayetler 20-40 yaş arası ortaya çıkmaya başlar. Hastalık oldukça yavaş ilerleyen bir karaktere sahiptir. Ancak sık tekrarlayan boğaz enfeksiyonu atakları hastalığın seyrini hızlandırıp daha erken yaşlarda şikayetlerin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu önemli nokta hastaları, sık hastalanmadan korumanın gerekliliğini ortaya koymuştur. Tüm dünyada uygulanan en önemli korunma yöntemi 2 günde bir uygulanan koruyucu iğnelerdir. Bu, tedavinin şekli, dozu ve uygulanma süresi ise pek çok faktörün birlikte değerlendirilmesi sonrası hekim tarafından kararlaştırılan bir durumdur” dedi.
“Erken tanı ve tedavi yaşamsal önem taşıyor”
Çocukluk çağlarındaki boğaz enfeksiyonlarının erken tanı ve yeterli tedavisi ile toplu yaşanan yerlerde yeterli korunma önlemlerinin alınmasının akut romatizmal ateşin gelişme ihtimalini azaltacağına işaret eden Akdağ, “Akut romatizmal ateşe yakalanan hastalarda erken tanı ve tedavi, uygun süre ve dozda yapılacak olan koruyucu tedaviler, kontrol amaçlı yıllık ekokardiyografi takibi ileride gelişebilecek olan kapak harabiyetinin gelişme oranını ve erkenden kapak hasarına bağlı müdahale gereksinimini en aza indirecektir” diye konuştu.
Memorial Dicle Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Doç. Dr. Serkan Akdağ, akut romatizmal ateş hakkında bilgi verdi. Endüstrileşmiş ülkelerdeki erken tanı ve yeterli tedaviler sayesinde akut romatizmal ateşin gelişme olasılığının ve buna bağlı kalp kapak hastalıklarının eskiye oranla oldukça azalmış durumda olduğunu belirten Akdağ, gelişmekte olan ülkelerde bu durumun halen önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ettiğine dikkat çekti. Akut romatizmal ateş tablosunun en sık görülen bulgusunun büyük eklemlerdeki ağrı, şişlik ve kızarıklıktan oluşan artrit tablosu olduğunu ifade eden Akdağ, oldukça ağrılı seyreden bu eklem tutulmasının tablosunun genellikle hastalık kalıntısı bırakmadan iyileşmekle beraber bazı olgularda kalp ve beyin tutulması sonrası kalıcı hasar bırakabileceğini vurguladı. Akdağ, nefes darlığı, yürürken çabuk yorulma, ellerde ve ayaklarda üşüme, kuru öksürük, yorgunluk hissi ve kalp çarpıntısı gibi belirtileri olanlara doktora başvurmalarını önerdi.
“5-15 yaş arası çocuklara dikkat”
Kalp tutulumu tüm akut romatizmal ateş geçiren hastaların yüzde 50 kadarında görüldüğünü anlatan Akdağ, “Kalp tutulumu gelişen hastaların da yaklaşık olarak yüzde 70inde ileri yıllarda daha da belirginleşerek kalp kapak hasarları ortaya çıkarır. Enfeksiyonun görülme yaşları genellikle çocukluk dönemidir (5-15 yaşları arasında). Erken dönemdeki sıkıntılar geçtikten sonra hastaların uzun bir süre herhangi bir şikayeti olmaz. Kapak harabiyetine bağlı nefes darlığı, çabuk yorulma, çarpıntı gibi şikayetler 20-40 yaş arası ortaya çıkmaya başlar. Hastalık oldukça yavaş ilerleyen bir karaktere sahiptir. Ancak sık tekrarlayan boğaz enfeksiyonu atakları hastalığın seyrini hızlandırıp daha erken yaşlarda şikayetlerin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu önemli nokta hastaları, sık hastalanmadan korumanın gerekliliğini ortaya koymuştur. Tüm dünyada uygulanan en önemli korunma yöntemi 2 günde bir uygulanan koruyucu iğnelerdir. Bu, tedavinin şekli, dozu ve uygulanma süresi ise pek çok faktörün birlikte değerlendirilmesi sonrası hekim tarafından kararlaştırılan bir durumdur” dedi.
“Erken tanı ve tedavi yaşamsal önem taşıyor”
Çocukluk çağlarındaki boğaz enfeksiyonlarının erken tanı ve yeterli tedavisi ile toplu yaşanan yerlerde yeterli korunma önlemlerinin alınmasının akut romatizmal ateşin gelişme ihtimalini azaltacağına işaret eden Akdağ, “Akut romatizmal ateşe yakalanan hastalarda erken tanı ve tedavi, uygun süre ve dozda yapılacak olan koruyucu tedaviler, kontrol amaçlı yıllık ekokardiyografi takibi ileride gelişebilecek olan kapak harabiyetinin gelişme oranını ve erkenden kapak hasarına bağlı müdahale gereksinimini en aza indirecektir” diye konuştu.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!