Havuz Enfeksiyonlarına Dikkat
Özel Ümit Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Uluğ, yaz aylarında havuz enfeksiyonundan korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Özel Ümit Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Uluğ, yaz aylarında havuz enfeksiyonundan korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Havaların ısınmasıyla insanların serinlemek için tercih ettikleri yerlerin başında yüzme havuzlarının geldiğini söyleyen Uluğ, havuzların çok sayıda kişinin ortak kullanım alanı olduğu için risk oluşturduğunu dile getirdi. Uluğ, İnsanların farklı salgılarıyla kirlenen ve uygun dezenfeksiyonu yapılmayan havuzlar birçok enfeksiyonun bulaşmasına; havuz suyunun dezenfeksiyonu için kullanılan kimyasal maddeler, suya karışan sabun, şampuan veya güneş yağı gibi maddeler de önemli sağlık sorunlarına neden olabilmektedir” dedi.
Havuzlar büyük tehdit oluşturuyor
Yaz aylarında serinlemek için girilen havuzların, temiz olmaması insan sağlığı için büyük tehdit oluşturmaktadır diyen Uluğ, “Havuzlar; pek çok kişinin kullanımına açık olması, su deviniminin yeterli olmaması, yeterince klorlanmaması ve suyunun yeterince filtre edilmemesi sebebiyle ciddi enfeksiyon kaynağı olabilir. Yüzme havuzları havaya ve çevreye açık olduklarından, dışarıdan gelen mikroplara (bakteri, virüs, parazit ve mantar gibi) maruz kalırlar. Hastalıklara sebep olan bu mikroplar rüzgâr veya daha da önemlisi yüzücüler tarafından havuza taşınırlar. Yüzücüleri en çok etkileyen enfeksiyonlar; bakteriyel, viral ya da parazit kökenli mide-barsak sistemi enfeksiyonlarıdır. Havuz suyuna karışan bu mikroorganizmalar birkaç saatten birkaç güne kadar canlılığını sürdürüp, çok az miktarda su yutulmasıyla bile duyarlı insanları enfekte edebilir. Dezenfeksiyon sistemleri mükemmel olan, çok iyi bakımlı havuzlarda bile bu risk devam eder. Havuz yoluyla en sık bulaşan hastalıkların başında rota virüsü, nörovirus, enterovirus ile hepatit A gibi viral hastalıklar gelir. Ayrıca salmonella, şigella ve E. coli gibi bakteriyel etkene bağlı hastalıklar da ortaya çıkabilir. Bunların yanı sıra cyriptosporidium, amip ve giardia gibi tek hücreli etkenler ile kıl kurdu gibi barsak parazitleri de görülebilir. Havuzdan bulaşan mide-barsak enfeksiyonları genellikle kusma ve hafif ateş ile başlar, ishal ve karın ağrısıyla devam eder. Bu aşamada belirtilere yönelik tedavi yaklaşımları ve diyet ile çoğu hastalık kontrol altına alınabilir. Mide-barsak enfeksiyonlarının en dramatik tablosunu ise kusma ve ishal yoluyla oluşan sıvı-elektrolit kaybı oluşturur. Kusma ile ishal durdurucu ilaçların ve antibiyotiklerin bu hastalarda faydası olmayacağı gibi, yan etkileri daha fazla olabilir. Bu nedenle sıvı elektrolit dengesini sağlamaya yönelik diyet uygulamaları çok daha önem taşır ifadelerini kullandı.
Mutlaka hastaneye başvurulmalı
Herhangi bir durum karşısında mutlaka uzman kişilere görünülmesi gerektiğini aktaran Dr. Mehmet Uluğ, İshal kanlı ve sümüklü ise, 8-10 kereden fazla kusmuşsa, ishal 5 günden uzun sürmüşse, ateş 39 derecenin derecenin üzerinde ise ve iki günden uzun süredir devam ediyorsa, sıvı elektrolit kaybı belirtileri ortaya çıkmaya başlamışsa mutlaka hastaneye başvurulmalı. Havuzlarda yüzücülere bulaşan en önemli su kaynaklı kulak hastalığı, dış kulak yolu enfeksiyonudur. Temelde uzun süre suyla temas sonucu, dış kulak yolu derisinde bariyer sistemi bozulur. Özellikle dış kulak yolunu koruyan mumsu kulak kirinin ortamdan uzaklaşması sonucu, dış kulak yolu derisi florasında doğal olarak bulunan ya da suda yer alan ve bulaşıcı olmayan mikroorganizmalar dış kulağa yerleşip burada çoğalır, sonra da deri içine nüfuz ederek bu bölgede enfeksiyon oluşturur. Bu hastalık genellikle havuz hijyen koşulları nedeniyle gelişmeyip, kişisel lokal bir bağışıklık sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Havuz suyunun neden olduğu dış kulak yolu enfeksiyonunun belirtileri genellikle birkaç gün sonra başlar. Günlük yaşamı etkileyecek kadar şiddetli kulak ağrısı yapabilir. Dış kulak yolu ve kulak kepçesi dokunmaya karşı çok duyarlı olur. Dış kulak yolu kızarabilir ve şişebilir. Kulaktan sarı krem rengi pis kokulu bir akıntı gelebilir. İleri aşamalarda, ağrı çeneye ve boğaza vurabilir. Bu hastalarda dış kulak yolu enfeksiyonunun tedavisinde antibiyotikli kulak damlaları, ağrı kesiciler kullanılabilir. Hastanın havuza girmesi bir süre kısıtlanmalıdır. Bu hastalığın önlenmesinde, yüzücülerin havuza kulak tıkacı ile girmesi önerilmektedir şeklinde konuştu.
Göz enfeksiyonlarının da yaşanabileceğini ifade eden Uluğ, “Yüzücülerde, havuzdan kaynaklı göz hastalıkları içerisinde en sık bakteriyel kökenli ya da kimyasal tahrişe bağlı oluşan konjoktivit tablosu görülür. Bakteriyel enfeksiyonlarda gözde yoğun çapaklanma, batma seklinde ağrı, gözlerde kızarıklık oluşur. Sudaki klora bağlı gelişen konjoktivitlerde bu derece çapaklanma görülmez, kızarıklık ve gözlerde yanma ön planda olur. Bu hastaların tedavisi için basit yöntemlerden; ılık çay pansumanı uygulamaları, ileri olgularda da antibiyotikli göz damlası ve pomatlar kullanabilir. Bu hastalığın önlenmesinde; özellikle çocukların havuz içinde gözleri suyla temas etmeyecek şekilde tutulması, yüzücülerin deniz gözlüğü takması, gözlük takmıyorsa suya daldığında özellikle çocukların gözlerini açmaması konusunda teşvik edilmesi önerilir. Bununla birlikte, güneş ışınları da göz enfeksiyonuna zemin hazırladığı için havuz kenarında şapkasız dolaşılmaması önerilir” dedi.
Havuzdan bulaşan hastalıklardan korunmak için nelere dikkat edilmeli?
Yüzme havuzlarından bulaşan hastalıklardan korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini sıralayan Uluğ, şunları söyledi:
“Hijyen için periyodik kimyasal ve fiziksel temizlik işlemlerinin ihmal edilmediği yüzme havuzları tercih edilmeli, ateşli hastalık ya da ishal geçirirken havuza girilmemeli, havuzda su yutmamaya dikkat edilmeli, havuza girmeden önce mutlaka duş alınmalı, havuz bölgesine ayakkabıyla veya dışarıda giyilen terliklerle girilmemeli, ayaklar antiseptik suya batırılarak dezenfekte edilmeli, çocukların havuzlara tuvaletini yapmaları engellenmelidir. Bir yaşından küçük çocuklar havuza sokulmamalı, kulak enfeksiyonlarına karşı kulak tıkacı kullanılmalı, ciltte sıyrık ya da kesik varsa yüzme sonrasında su ve sabunla temizlenmeli, enfeksiyonlara karşı gözlük ve maske kullanılmalı, mantar enfeksiyonlarını önlemek için ıslak mayoyla oturulmamalı ve sık çamaşır değiştirilmeli, çocuğunuzun sağlığı için onu havuza göndermeden önce hepatit A ve B aşılarını yaptırmaya gayret edilmeli, deri şikayetleriniz varsa, klorlu suyun zarar verip vermeyeceği konusunda doktora danışılmalıdır.”
Havaların ısınmasıyla insanların serinlemek için tercih ettikleri yerlerin başında yüzme havuzlarının geldiğini söyleyen Uluğ, havuzların çok sayıda kişinin ortak kullanım alanı olduğu için risk oluşturduğunu dile getirdi. Uluğ, İnsanların farklı salgılarıyla kirlenen ve uygun dezenfeksiyonu yapılmayan havuzlar birçok enfeksiyonun bulaşmasına; havuz suyunun dezenfeksiyonu için kullanılan kimyasal maddeler, suya karışan sabun, şampuan veya güneş yağı gibi maddeler de önemli sağlık sorunlarına neden olabilmektedir” dedi.
Havuzlar büyük tehdit oluşturuyor
Yaz aylarında serinlemek için girilen havuzların, temiz olmaması insan sağlığı için büyük tehdit oluşturmaktadır diyen Uluğ, “Havuzlar; pek çok kişinin kullanımına açık olması, su deviniminin yeterli olmaması, yeterince klorlanmaması ve suyunun yeterince filtre edilmemesi sebebiyle ciddi enfeksiyon kaynağı olabilir. Yüzme havuzları havaya ve çevreye açık olduklarından, dışarıdan gelen mikroplara (bakteri, virüs, parazit ve mantar gibi) maruz kalırlar. Hastalıklara sebep olan bu mikroplar rüzgâr veya daha da önemlisi yüzücüler tarafından havuza taşınırlar. Yüzücüleri en çok etkileyen enfeksiyonlar; bakteriyel, viral ya da parazit kökenli mide-barsak sistemi enfeksiyonlarıdır. Havuz suyuna karışan bu mikroorganizmalar birkaç saatten birkaç güne kadar canlılığını sürdürüp, çok az miktarda su yutulmasıyla bile duyarlı insanları enfekte edebilir. Dezenfeksiyon sistemleri mükemmel olan, çok iyi bakımlı havuzlarda bile bu risk devam eder. Havuz yoluyla en sık bulaşan hastalıkların başında rota virüsü, nörovirus, enterovirus ile hepatit A gibi viral hastalıklar gelir. Ayrıca salmonella, şigella ve E. coli gibi bakteriyel etkene bağlı hastalıklar da ortaya çıkabilir. Bunların yanı sıra cyriptosporidium, amip ve giardia gibi tek hücreli etkenler ile kıl kurdu gibi barsak parazitleri de görülebilir. Havuzdan bulaşan mide-barsak enfeksiyonları genellikle kusma ve hafif ateş ile başlar, ishal ve karın ağrısıyla devam eder. Bu aşamada belirtilere yönelik tedavi yaklaşımları ve diyet ile çoğu hastalık kontrol altına alınabilir. Mide-barsak enfeksiyonlarının en dramatik tablosunu ise kusma ve ishal yoluyla oluşan sıvı-elektrolit kaybı oluşturur. Kusma ile ishal durdurucu ilaçların ve antibiyotiklerin bu hastalarda faydası olmayacağı gibi, yan etkileri daha fazla olabilir. Bu nedenle sıvı elektrolit dengesini sağlamaya yönelik diyet uygulamaları çok daha önem taşır ifadelerini kullandı.
Mutlaka hastaneye başvurulmalı
Herhangi bir durum karşısında mutlaka uzman kişilere görünülmesi gerektiğini aktaran Dr. Mehmet Uluğ, İshal kanlı ve sümüklü ise, 8-10 kereden fazla kusmuşsa, ishal 5 günden uzun sürmüşse, ateş 39 derecenin derecenin üzerinde ise ve iki günden uzun süredir devam ediyorsa, sıvı elektrolit kaybı belirtileri ortaya çıkmaya başlamışsa mutlaka hastaneye başvurulmalı. Havuzlarda yüzücülere bulaşan en önemli su kaynaklı kulak hastalığı, dış kulak yolu enfeksiyonudur. Temelde uzun süre suyla temas sonucu, dış kulak yolu derisinde bariyer sistemi bozulur. Özellikle dış kulak yolunu koruyan mumsu kulak kirinin ortamdan uzaklaşması sonucu, dış kulak yolu derisi florasında doğal olarak bulunan ya da suda yer alan ve bulaşıcı olmayan mikroorganizmalar dış kulağa yerleşip burada çoğalır, sonra da deri içine nüfuz ederek bu bölgede enfeksiyon oluşturur. Bu hastalık genellikle havuz hijyen koşulları nedeniyle gelişmeyip, kişisel lokal bir bağışıklık sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Havuz suyunun neden olduğu dış kulak yolu enfeksiyonunun belirtileri genellikle birkaç gün sonra başlar. Günlük yaşamı etkileyecek kadar şiddetli kulak ağrısı yapabilir. Dış kulak yolu ve kulak kepçesi dokunmaya karşı çok duyarlı olur. Dış kulak yolu kızarabilir ve şişebilir. Kulaktan sarı krem rengi pis kokulu bir akıntı gelebilir. İleri aşamalarda, ağrı çeneye ve boğaza vurabilir. Bu hastalarda dış kulak yolu enfeksiyonunun tedavisinde antibiyotikli kulak damlaları, ağrı kesiciler kullanılabilir. Hastanın havuza girmesi bir süre kısıtlanmalıdır. Bu hastalığın önlenmesinde, yüzücülerin havuza kulak tıkacı ile girmesi önerilmektedir şeklinde konuştu.
Göz enfeksiyonlarının da yaşanabileceğini ifade eden Uluğ, “Yüzücülerde, havuzdan kaynaklı göz hastalıkları içerisinde en sık bakteriyel kökenli ya da kimyasal tahrişe bağlı oluşan konjoktivit tablosu görülür. Bakteriyel enfeksiyonlarda gözde yoğun çapaklanma, batma seklinde ağrı, gözlerde kızarıklık oluşur. Sudaki klora bağlı gelişen konjoktivitlerde bu derece çapaklanma görülmez, kızarıklık ve gözlerde yanma ön planda olur. Bu hastaların tedavisi için basit yöntemlerden; ılık çay pansumanı uygulamaları, ileri olgularda da antibiyotikli göz damlası ve pomatlar kullanabilir. Bu hastalığın önlenmesinde; özellikle çocukların havuz içinde gözleri suyla temas etmeyecek şekilde tutulması, yüzücülerin deniz gözlüğü takması, gözlük takmıyorsa suya daldığında özellikle çocukların gözlerini açmaması konusunda teşvik edilmesi önerilir. Bununla birlikte, güneş ışınları da göz enfeksiyonuna zemin hazırladığı için havuz kenarında şapkasız dolaşılmaması önerilir” dedi.
Havuzdan bulaşan hastalıklardan korunmak için nelere dikkat edilmeli?
Yüzme havuzlarından bulaşan hastalıklardan korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini sıralayan Uluğ, şunları söyledi:
“Hijyen için periyodik kimyasal ve fiziksel temizlik işlemlerinin ihmal edilmediği yüzme havuzları tercih edilmeli, ateşli hastalık ya da ishal geçirirken havuza girilmemeli, havuzda su yutmamaya dikkat edilmeli, havuza girmeden önce mutlaka duş alınmalı, havuz bölgesine ayakkabıyla veya dışarıda giyilen terliklerle girilmemeli, ayaklar antiseptik suya batırılarak dezenfekte edilmeli, çocukların havuzlara tuvaletini yapmaları engellenmelidir. Bir yaşından küçük çocuklar havuza sokulmamalı, kulak enfeksiyonlarına karşı kulak tıkacı kullanılmalı, ciltte sıyrık ya da kesik varsa yüzme sonrasında su ve sabunla temizlenmeli, enfeksiyonlara karşı gözlük ve maske kullanılmalı, mantar enfeksiyonlarını önlemek için ıslak mayoyla oturulmamalı ve sık çamaşır değiştirilmeli, çocuğunuzun sağlığı için onu havuza göndermeden önce hepatit A ve B aşılarını yaptırmaya gayret edilmeli, deri şikayetleriniz varsa, klorlu suyun zarar verip vermeyeceği konusunda doktora danışılmalıdır.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!