Dü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Atlı: “Madde Kullanımı Önemli Bir Halk Sağlığı Sorunudur”
Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Atlı, “Bağımlılık yapıcı madde kullanımı en sık 18-24 yaş grubunda başlayan önemli bir halk sağlığı sorunudur” dedi.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Atlı, “Bağımlılık yapıcı madde kullanımı en sık 18-24 yaş grubunda başlayan önemli bir halk sağlığı sorunudur” dedi.
Tıp Fakültesi Hastaneleri Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Atlı, “26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” nedeniyle açıklamalarda bulundu. Sigara, alkol, esrar, kokain, kafein, opioidler, halüsinojenler, inhalanlar ve sedatif hipnotiklerin başlıca bağımlılık yapan maddeler olduğunu belirten Atlı, maddelerin zihinsel ve davranışsal aktiviteleri etkileyerek nöropsikiyatrik belirtilere yol açtığını ve böylece psikiyatrik bozukluklara neden olduğunu ifade etti.
Ailelerin dikkat etmesi gereken hususlar hakkında ipuçları veren Doç. Dr. Atlı, “Çocuk yaş grubunu da etkileyebilen madde kullanım bozukluğu için ailelerin psikiyatri profesyonellerine başvurmasına yardımcı olacak ipuçları vardır. Bunlar, aniden ortaya çıkan davranış değişikliği, sinirlilik, gereksiz tepki, endişe, sıkıntı ya da neşe, dalgınlık, dikkatsizlik, sabit ve donuk bakış, uyuklama, uyku bozuklukları, yürümede dengesizlik, halsizlik, yorgunluk, yüzde solukluk, gözlerde kanlanma, isteksizlik, ağızda kuruluk, salyada azalma, ellerde titreme, terleme, arkadaşları dışında yeni arkadaşlar edinme, çevre değiştirme, sorumluluktan kaçma, aşırı para harcama, aile ve yaşanılan çevreden kopma, yalnız kalma eğilimi, okulda başarısızlık ve devamsızlıktır. Bu gibi hal ve hareket değişikliklerine dikkat edilmelidir” dedi.
Diyarbakırın en önemli sorunlarından birinin esrar bağımlılığı olduğunu anlatan Atlı, “Maalesef esrar üretimi ve kullanımı şehrimiz ve bölgemiz için ciddi bir problem haline gelmiştir. Bundaki en önemli faktörler ise esrarın bağımlılık yapıcı bir madde olarak görülmemesi ve üretiminin fazla olmasıdır. Ayrıca esrar kullanımı psikotik bozukluk dediğimiz ve şizofreni benzeri belirtilerle seyreden bazen de kalıcı olabilen psikiyatrik hastalığa sebep olmaktadır. Her ay yüzlerce hasta bu nedenle psikiyatri polikliniğimize başvurmakta ve bu hastalar ayakta ve yatırılarak tedavi edilmektedir” diye konuştu.
BM Genel Kurulunun 1987 yılında aldığı bir kararla 26 Haziranı Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü olarak belirlediğini anlatan Atlı, şunları kaydetti:
“Bölgemizde esrar başta olmak üzere uyuşturucu kullanımında artış olduğu ve bunun halk sağlığı için büyük bir tehdit oluşturduğu unutulmamalıdır. Bu anlamda yasal olmayan bu maddelerin kullanımını önlenmesi ve tedavi edilmesi başta sağlık birimleri ve güvenlik birimleri olmak üzere toplumun her kesimini ilgilendiren bir durum olduğunu 26 Haziran Uyuşturucu Kullanımı ve Trafiği ile Mücadele Günü vesilesiyle hatırlatmak isterim.”
Tıp Fakültesi Hastaneleri Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Atlı, “26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” nedeniyle açıklamalarda bulundu. Sigara, alkol, esrar, kokain, kafein, opioidler, halüsinojenler, inhalanlar ve sedatif hipnotiklerin başlıca bağımlılık yapan maddeler olduğunu belirten Atlı, maddelerin zihinsel ve davranışsal aktiviteleri etkileyerek nöropsikiyatrik belirtilere yol açtığını ve böylece psikiyatrik bozukluklara neden olduğunu ifade etti.
Ailelerin dikkat etmesi gereken hususlar hakkında ipuçları veren Doç. Dr. Atlı, “Çocuk yaş grubunu da etkileyebilen madde kullanım bozukluğu için ailelerin psikiyatri profesyonellerine başvurmasına yardımcı olacak ipuçları vardır. Bunlar, aniden ortaya çıkan davranış değişikliği, sinirlilik, gereksiz tepki, endişe, sıkıntı ya da neşe, dalgınlık, dikkatsizlik, sabit ve donuk bakış, uyuklama, uyku bozuklukları, yürümede dengesizlik, halsizlik, yorgunluk, yüzde solukluk, gözlerde kanlanma, isteksizlik, ağızda kuruluk, salyada azalma, ellerde titreme, terleme, arkadaşları dışında yeni arkadaşlar edinme, çevre değiştirme, sorumluluktan kaçma, aşırı para harcama, aile ve yaşanılan çevreden kopma, yalnız kalma eğilimi, okulda başarısızlık ve devamsızlıktır. Bu gibi hal ve hareket değişikliklerine dikkat edilmelidir” dedi.
Diyarbakırın en önemli sorunlarından birinin esrar bağımlılığı olduğunu anlatan Atlı, “Maalesef esrar üretimi ve kullanımı şehrimiz ve bölgemiz için ciddi bir problem haline gelmiştir. Bundaki en önemli faktörler ise esrarın bağımlılık yapıcı bir madde olarak görülmemesi ve üretiminin fazla olmasıdır. Ayrıca esrar kullanımı psikotik bozukluk dediğimiz ve şizofreni benzeri belirtilerle seyreden bazen de kalıcı olabilen psikiyatrik hastalığa sebep olmaktadır. Her ay yüzlerce hasta bu nedenle psikiyatri polikliniğimize başvurmakta ve bu hastalar ayakta ve yatırılarak tedavi edilmektedir” diye konuştu.
BM Genel Kurulunun 1987 yılında aldığı bir kararla 26 Haziranı Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü olarak belirlediğini anlatan Atlı, şunları kaydetti:
“Bölgemizde esrar başta olmak üzere uyuşturucu kullanımında artış olduğu ve bunun halk sağlığı için büyük bir tehdit oluşturduğu unutulmamalıdır. Bu anlamda yasal olmayan bu maddelerin kullanımını önlenmesi ve tedavi edilmesi başta sağlık birimleri ve güvenlik birimleri olmak üzere toplumun her kesimini ilgilendiren bir durum olduğunu 26 Haziran Uyuşturucu Kullanımı ve Trafiği ile Mücadele Günü vesilesiyle hatırlatmak isterim.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!