Cilt Gençleştirmede Yeni Bir Yöntem ‘Kollajen Aşısı
Cildin ilerleyen yaş ve bir çok faktöre bağlı olarak yaşlanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Erol Koç, cildi gençleştirmede ‘Kollajen Aşısının kullanıldığını söyledi.
Cildin ilerleyen yaş ve bir çok faktöre bağlı olarak yaşlanmaya başladığını belirten Prof. Dr. Erol Koç, cildi gençleştirmede ‘Kollajen Aşısının kullanıldığını söyledi.
Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Erol Koç, “Yaşlanmaya başlayan ciltle beraber birçok belirti de kendini belli eder. Ancak günümüzde artık gençleşmeyi sağlayacak yöntemler de mevcut. Kollajen Aşısı; derideki elastikiyet ve parlaklığın yeniden sağlanması, kırışıklıkların giderilmesi ve cildin yeniden yapılandırılması amacını taşıyan, son zamanlarda popüler olmuş bir uygulamadır. Total vücut proteinlerinin yüzde 30unu, toplam vücut ağırlığının yüzde 6sını oluşturan kollajen insan vücudunda en yaygın olarak bulunan proteindir. Kıkırdağın yüzde 50si, korneanın yüzde 68i, derinin yüzde 72si kollajen içerir. Bunun dışında kaslar, kemikler, kan damarları, sindirim sistemi ve tendonlarda da bulunur. Kollajen, doku ve organları şekillendirerek yapısal güç sağlar. Kollajen cilde sağlamlık ve esneklik kazandıran temel yapı taşıdır. Vücutta kollajen üretimi, 25-30lu yaşlardan itibaren yaşlandıkça doğal olarak yavaşlar. Bu sebeple yaşlanma periyodunda deride kırışıklıklar, sarkmalar ve eklem ağrıları meydana gelir. Bununla birlikte yüksek şekerli beslenme tarzı, sigara ve güneş maruziyeti gibi diğer çevresel faktörler de kollajen seviyelerinin azalmasına katkıda bulunur. 25 yaşın üzerindeki kişiler her yıl bu değerli proteinin yaklaşık yüzde 1.5 kadarını kaybederler ve böylece ilk kırışıklıklar oluşmaya başlar. Yani yaşlanmayla birlikte cildimizin yapı taşı olan kollajen, hem sayı hem de kalite olarak geriler” dedi.
Kollajen aşısının, kozmetik tıbbın ve yaşlanma karşıtı tedavilerin temel taşı olan Tip III kollajeni oluşturan fibroblast üretimini uyardığını ifade eden Dr. Koç, “Cilt altı dokuya (dermal doku) uygulandığında fibroblastlar uyarılırlar ve yeni kollajen üretimini tetiklenir. Fibroblastların uyarılması hyaluronik asit üretiminin artışını da sağlar. Kollajen aşısı; cildi yeniden yapılandıran ve böylece elastikiyetini ve parlaklığını geri getiren biyoaktif enjekte edilebilir bir formülasyondur. İlk yaşlanma belirtilerine karşı mücadelede etkili bir uygulamadır. Yaşlanma sürecini durdurmak için 25 yaşından sonra önlem amaçlı olarak ya da oluşmuş yaşlanma belirtileri ve elastikiyet kaybını gidermek için her yaşta uygulanabilir. Tüm yüz ve vücutta yenilenme, dermis ve bağ dokusunun yenilenmesi, cilt elastikiyetinin artırılması, yaşlanma belirtilerinin ve kırışıklıklarının azaltılması, yara izleri ve akne skarlarının azaltılması, yüz, boyun, dekolte ve göğüslerde elastikiyet kaybının düzeltilmesi, karın ve kalça sıkılaştırma, üst kol ve bacaklarda sıkılaştırma gibi amaçlarla kullanılabilmektedir” diye konuştu.
Cildin durumuna ve ihtiyaca göre 2-4 hafta ara ile 3-4 seans uygulandığını kaydeden Dr. Koç, “Uygulama alanına lokal anestezik krem sürülür ve 30-45 dakika beklenir. Sonrasında cilt antiseptik bir temizleyici ile temizlenerek ince ve kısa bir iğne ile 1-3 cm aralıklarla cilt içine yani dermise uygulanır. Uygulama sonrası nazik bir masajla ürünün yayılması sağlanır. İşlemden sonra günlük hayata hemen dönülebilir. Uygulama yerinde hafif kızarıklık ve şişlik görülmesi doğaldır. Enjeksiyon yerlerinde kızarıklık, yanma, şişme, kaşınma ve hassasiyet oluşabilir. Bu semptomların hiçbiri tıbbi müdahale gerektirmez. İşlemden birkaç saat sonra ya da 2-3 gün içinde kendiliğinden kaybolur. Gebelik ve emzirme döneminde, bağışıklık sistemi hastalıklarında, şeker hastalığı olanlarda, keloid (normalden fazla doku iyileşmesi) oluşma eğiliminde, uygulama alanında enfeksiyon olması durumunda, kanser tedavisi sırasında,aynı seansta lazer tedavileri ile birlikte, kimyasal peeling ile eş zamanlı olarak uygulanamaz. Bu tip prosedürler 15 günlük seans aralığı korunarak uygulanabilir. Uygulamadan sonra ilk sonuçlar 7-14 gün sonra ortaya çıkar ve tedavi süresince gelişmeye devam eder. Tedavinin tam etkisini elde etmek için 2-3 hafta aralıklarla 3-4 seans yapılmalıdır. Bu süreçten sonra cildin yoğunluğu ve elastikiyetinde gözle görülür farklılıklar oluşur. Etkinlik ortalama 1 yıl boyunca devam eder. Bazı kişilerde 3-6 ayda bir hatırlatma seansları yapmak etkinliğin daha uzun sürmesi bakımından yararlıdır. Tedavinin tam etkisi yani cilt gerginliği, cildin yoğunluğu, gevşek cildin kalınlaşması ve ince çizgilerin dolması tedavinin tamamlanmasından sonraki 4 hafta içinde elde edilir” açıklamalarında bulundu.
Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Erol Koç, “Yaşlanmaya başlayan ciltle beraber birçok belirti de kendini belli eder. Ancak günümüzde artık gençleşmeyi sağlayacak yöntemler de mevcut. Kollajen Aşısı; derideki elastikiyet ve parlaklığın yeniden sağlanması, kırışıklıkların giderilmesi ve cildin yeniden yapılandırılması amacını taşıyan, son zamanlarda popüler olmuş bir uygulamadır. Total vücut proteinlerinin yüzde 30unu, toplam vücut ağırlığının yüzde 6sını oluşturan kollajen insan vücudunda en yaygın olarak bulunan proteindir. Kıkırdağın yüzde 50si, korneanın yüzde 68i, derinin yüzde 72si kollajen içerir. Bunun dışında kaslar, kemikler, kan damarları, sindirim sistemi ve tendonlarda da bulunur. Kollajen, doku ve organları şekillendirerek yapısal güç sağlar. Kollajen cilde sağlamlık ve esneklik kazandıran temel yapı taşıdır. Vücutta kollajen üretimi, 25-30lu yaşlardan itibaren yaşlandıkça doğal olarak yavaşlar. Bu sebeple yaşlanma periyodunda deride kırışıklıklar, sarkmalar ve eklem ağrıları meydana gelir. Bununla birlikte yüksek şekerli beslenme tarzı, sigara ve güneş maruziyeti gibi diğer çevresel faktörler de kollajen seviyelerinin azalmasına katkıda bulunur. 25 yaşın üzerindeki kişiler her yıl bu değerli proteinin yaklaşık yüzde 1.5 kadarını kaybederler ve böylece ilk kırışıklıklar oluşmaya başlar. Yani yaşlanmayla birlikte cildimizin yapı taşı olan kollajen, hem sayı hem de kalite olarak geriler” dedi.
Kollajen aşısının, kozmetik tıbbın ve yaşlanma karşıtı tedavilerin temel taşı olan Tip III kollajeni oluşturan fibroblast üretimini uyardığını ifade eden Dr. Koç, “Cilt altı dokuya (dermal doku) uygulandığında fibroblastlar uyarılırlar ve yeni kollajen üretimini tetiklenir. Fibroblastların uyarılması hyaluronik asit üretiminin artışını da sağlar. Kollajen aşısı; cildi yeniden yapılandıran ve böylece elastikiyetini ve parlaklığını geri getiren biyoaktif enjekte edilebilir bir formülasyondur. İlk yaşlanma belirtilerine karşı mücadelede etkili bir uygulamadır. Yaşlanma sürecini durdurmak için 25 yaşından sonra önlem amaçlı olarak ya da oluşmuş yaşlanma belirtileri ve elastikiyet kaybını gidermek için her yaşta uygulanabilir. Tüm yüz ve vücutta yenilenme, dermis ve bağ dokusunun yenilenmesi, cilt elastikiyetinin artırılması, yaşlanma belirtilerinin ve kırışıklıklarının azaltılması, yara izleri ve akne skarlarının azaltılması, yüz, boyun, dekolte ve göğüslerde elastikiyet kaybının düzeltilmesi, karın ve kalça sıkılaştırma, üst kol ve bacaklarda sıkılaştırma gibi amaçlarla kullanılabilmektedir” diye konuştu.
Cildin durumuna ve ihtiyaca göre 2-4 hafta ara ile 3-4 seans uygulandığını kaydeden Dr. Koç, “Uygulama alanına lokal anestezik krem sürülür ve 30-45 dakika beklenir. Sonrasında cilt antiseptik bir temizleyici ile temizlenerek ince ve kısa bir iğne ile 1-3 cm aralıklarla cilt içine yani dermise uygulanır. Uygulama sonrası nazik bir masajla ürünün yayılması sağlanır. İşlemden sonra günlük hayata hemen dönülebilir. Uygulama yerinde hafif kızarıklık ve şişlik görülmesi doğaldır. Enjeksiyon yerlerinde kızarıklık, yanma, şişme, kaşınma ve hassasiyet oluşabilir. Bu semptomların hiçbiri tıbbi müdahale gerektirmez. İşlemden birkaç saat sonra ya da 2-3 gün içinde kendiliğinden kaybolur. Gebelik ve emzirme döneminde, bağışıklık sistemi hastalıklarında, şeker hastalığı olanlarda, keloid (normalden fazla doku iyileşmesi) oluşma eğiliminde, uygulama alanında enfeksiyon olması durumunda, kanser tedavisi sırasında,aynı seansta lazer tedavileri ile birlikte, kimyasal peeling ile eş zamanlı olarak uygulanamaz. Bu tip prosedürler 15 günlük seans aralığı korunarak uygulanabilir. Uygulamadan sonra ilk sonuçlar 7-14 gün sonra ortaya çıkar ve tedavi süresince gelişmeye devam eder. Tedavinin tam etkisini elde etmek için 2-3 hafta aralıklarla 3-4 seans yapılmalıdır. Bu süreçten sonra cildin yoğunluğu ve elastikiyetinde gözle görülür farklılıklar oluşur. Etkinlik ortalama 1 yıl boyunca devam eder. Bazı kişilerde 3-6 ayda bir hatırlatma seansları yapmak etkinliğin daha uzun sürmesi bakımından yararlıdır. Tedavinin tam etkisi yani cilt gerginliği, cildin yoğunluğu, gevşek cildin kalınlaşması ve ince çizgilerin dolması tedavinin tamamlanmasından sonraki 4 hafta içinde elde edilir” açıklamalarında bulundu.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!