Alerjiler İçin İmmünoterapi Tedavisi
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hande İkitimur, alerjen olarak adlandırılan yabancı maddelerin vücuda etkisi ve alerjilerde tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. İkitimur, immünoterapinin (aşı tedavisi) önemine değindi.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hande İkitimur, alerjen olarak adlandırılan yabancı maddelerin vücuda etkisi ve alerjilerde tedavi yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Dr. İkitimur, immünoterapinin (aşı tedavisi) önemine değindi.
Alerji, bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan maddelere karşı verdiği anormal bir yanıttır. Vücudun alerjik olduğu maddelere verdiği bu yanıtlar sonucu ortaya çıkan bulgular, etkilediği organa göre farklılık gösterebilir. Bu bulgular hafif olabildiği gibi yaşamı tehdit eden anafilaksi (şok) gibi ağır da olabilir. Medicana Bahçelievler Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hande İkitimur, alerjen olarak adlandırılan yabancı maddelerin vücuda etkisi ve alerjilerde tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Alerjiye değinen Dr. İkitimur, Alerji, bağışıklık sistemimizin normalde zararsız olan maddelere karşı verdiği anormal bir yanıttır. Alerjen, olarak tanımlanan bu maddeler (ev tozu, polen gibi) solunum yolu, deri, ağızdan ya da enjeksiyon yolu ile vücudumuza girebilir. Alerji, ailesinde alerjik hastalığı olan bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır şeklinde konuştu.
Alerjiler diğer hastalıkların oluşmasında da rol oynuyor
Alerjik reaksiyonun geliştiği organlara bağlı olarak hastalıkların ortaya çıktığını belirten Dr. İkitimur, Solunum sisteminde alerjik reaksiyonlar burunda olursa alerjik rinit, akciğerlerde hava yollarında olursa astım ortaya çıkmakta. Alerjenler sadece solunum yolu ile alınmaz, yiyecekler ile aldığımız besin proteinleri de alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Günümüzde besin alerjileri anafilaksinin en önemli nedenini oluşturmaktadır. Besin alerjileri aynı zamanda alerjik mide ve yemek borusu hastalıklarına (gastrit ve özafajit), atopik dermatit (egzama), göz alerjileri (konjuktivit) gibi hastalıklarında gelişiminde rol oynamaktadır. İlaç alerjileri ve arı alerjisi de unutulmaması ve sorgulanması gereken diğer alerji çeşitlerindendir. Alerjenler kadar hastanın maruz kaldığı tetikleyici etmenlerde alerjik reaksiyonun ortaya çıkmasında önemli bir role sahip. Tetikleyiciler arasında egzersiz, sigara dumanı, hava kirliliği, enfeksiyonlar ve stres en önemli yere sahip dedi.
Alerjenlerden korunma tedavinin en önemli basamaklarından
Alerjik hastalıklara neden olan alerjenlerden korunmanın tedavinin en önemli basamaklarından birisi olduğunu söyleyen Dr. İkitimur, Çevresel kontrol ne kadar iyi sağlanırsa hastalığın kontrolünün de o kadar iyi olacağını unutmamak gerekir. Alerji hastası için çevresel faktörleri her zaman kontrol altına alması kolay olmamakla beraber ev içi alerjenlerin kontrolünü sağlamak kişinin kendi becerisine bağlıdır. Günlük yaşantımızda hemen her yerde olabilen akarları tamamen yok etmek imkansız olsa da alınacak bazı önlemlerle maruz kalmayı büyük ölçüde azaltılabilir ifadelerini kullandı.
İmmünoterapi tedavisi
Alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların uygun şekilde kullanıldığında son derece etkili olduğunu söyleyen Dr. İkitimur, bu ilaçlar ile çoğu zaman hastalığın kontrolünün sorunsuz olarak sağlandığının ve alerjik hastalıklar kronik olduğu için ilaçların uzun süreli kullanılması gerekebileceğinin önemle altını çizdi.
Dr. İkitimur sözlerine şöyle devam etti: İmmünoterapi (aşı tedavisi), hem tedavi edici niteliği hem de alerjik hastalıkların seyrini değiştirebilme yeteneği olan tek tedavi yöntemi. Halen alerjik rinit ve alerjik astım gibi solunum yolu hastalıklarında ve venom (arı) alerjisinin tedavisinde etkili ve güvenli olduğu gözlenmiştir. İmmünoterapi enjeksiyon şeklinde yapılırken, günümüzde polen ve akar alerjilerine karşı ağızdan alınan preparatlar kullanıma sunulmaktadır. Aşı tedavisinde; alerjenler reaksiyon oluşturmayacak şekilde çok az miktardan başlanır ve giderek artırılır. Uzun süren bu süreçte bağışıklık sistemimizde tolerans olarak adlandırdığımız bir takım değişiklikler meydana gelir. İlerleyen süreçte alerjenlere karşı reaksiyon daha az verilmeye başlar ve hastalığın semptomları azalır. Bu süreç her hastada aynı şekilde olmaz. Bazı hastalar daha iyi yanıt verirken, aşı tedavisinden fayda görmeyenlerde olabilir. Bunun için hasta seçimi çok iyi yapılmalıdır. İmmünoterapi etkisi genellikle idame doza geçildiği zaman başlamaktadır, eğer bir yıl geçmesine rağmen etki başlamıyorsa tedavi değişikliği gündeme gelmektedir.
Dr. İkitimur sözlerini şöyle sonlandırdı: İmmünoterapi süresi hastanın verdiği yanıta göre 3-5 yıl arasında sürebilir. İmmünoterapi mutlaka acil müdahalenin yapılabileceği hastane ortamında yapılmalı ve aşı yapıldıktan sonra hastalar 30 dakika kadar gözlem altında tutulmalıdır. İmmünoterapi, alerji tedavisinde tek tedavi yöntemi olmayıp mutlaka çevresel kontrolün sağlanması ve sürdürülmesi gerekliliği unutulmamalıdır.
Alerji, bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan maddelere karşı verdiği anormal bir yanıttır. Vücudun alerjik olduğu maddelere verdiği bu yanıtlar sonucu ortaya çıkan bulgular, etkilediği organa göre farklılık gösterebilir. Bu bulgular hafif olabildiği gibi yaşamı tehdit eden anafilaksi (şok) gibi ağır da olabilir. Medicana Bahçelievler Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hande İkitimur, alerjen olarak adlandırılan yabancı maddelerin vücuda etkisi ve alerjilerde tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Alerjiye değinen Dr. İkitimur, Alerji, bağışıklık sistemimizin normalde zararsız olan maddelere karşı verdiği anormal bir yanıttır. Alerjen, olarak tanımlanan bu maddeler (ev tozu, polen gibi) solunum yolu, deri, ağızdan ya da enjeksiyon yolu ile vücudumuza girebilir. Alerji, ailesinde alerjik hastalığı olan bireylerde çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır şeklinde konuştu.
Alerjiler diğer hastalıkların oluşmasında da rol oynuyor
Alerjik reaksiyonun geliştiği organlara bağlı olarak hastalıkların ortaya çıktığını belirten Dr. İkitimur, Solunum sisteminde alerjik reaksiyonlar burunda olursa alerjik rinit, akciğerlerde hava yollarında olursa astım ortaya çıkmakta. Alerjenler sadece solunum yolu ile alınmaz, yiyecekler ile aldığımız besin proteinleri de alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Günümüzde besin alerjileri anafilaksinin en önemli nedenini oluşturmaktadır. Besin alerjileri aynı zamanda alerjik mide ve yemek borusu hastalıklarına (gastrit ve özafajit), atopik dermatit (egzama), göz alerjileri (konjuktivit) gibi hastalıklarında gelişiminde rol oynamaktadır. İlaç alerjileri ve arı alerjisi de unutulmaması ve sorgulanması gereken diğer alerji çeşitlerindendir. Alerjenler kadar hastanın maruz kaldığı tetikleyici etmenlerde alerjik reaksiyonun ortaya çıkmasında önemli bir role sahip. Tetikleyiciler arasında egzersiz, sigara dumanı, hava kirliliği, enfeksiyonlar ve stres en önemli yere sahip dedi.
Alerjenlerden korunma tedavinin en önemli basamaklarından
Alerjik hastalıklara neden olan alerjenlerden korunmanın tedavinin en önemli basamaklarından birisi olduğunu söyleyen Dr. İkitimur, Çevresel kontrol ne kadar iyi sağlanırsa hastalığın kontrolünün de o kadar iyi olacağını unutmamak gerekir. Alerji hastası için çevresel faktörleri her zaman kontrol altına alması kolay olmamakla beraber ev içi alerjenlerin kontrolünü sağlamak kişinin kendi becerisine bağlıdır. Günlük yaşantımızda hemen her yerde olabilen akarları tamamen yok etmek imkansız olsa da alınacak bazı önlemlerle maruz kalmayı büyük ölçüde azaltılabilir ifadelerini kullandı.
İmmünoterapi tedavisi
Alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların uygun şekilde kullanıldığında son derece etkili olduğunu söyleyen Dr. İkitimur, bu ilaçlar ile çoğu zaman hastalığın kontrolünün sorunsuz olarak sağlandığının ve alerjik hastalıklar kronik olduğu için ilaçların uzun süreli kullanılması gerekebileceğinin önemle altını çizdi.
Dr. İkitimur sözlerine şöyle devam etti: İmmünoterapi (aşı tedavisi), hem tedavi edici niteliği hem de alerjik hastalıkların seyrini değiştirebilme yeteneği olan tek tedavi yöntemi. Halen alerjik rinit ve alerjik astım gibi solunum yolu hastalıklarında ve venom (arı) alerjisinin tedavisinde etkili ve güvenli olduğu gözlenmiştir. İmmünoterapi enjeksiyon şeklinde yapılırken, günümüzde polen ve akar alerjilerine karşı ağızdan alınan preparatlar kullanıma sunulmaktadır. Aşı tedavisinde; alerjenler reaksiyon oluşturmayacak şekilde çok az miktardan başlanır ve giderek artırılır. Uzun süren bu süreçte bağışıklık sistemimizde tolerans olarak adlandırdığımız bir takım değişiklikler meydana gelir. İlerleyen süreçte alerjenlere karşı reaksiyon daha az verilmeye başlar ve hastalığın semptomları azalır. Bu süreç her hastada aynı şekilde olmaz. Bazı hastalar daha iyi yanıt verirken, aşı tedavisinden fayda görmeyenlerde olabilir. Bunun için hasta seçimi çok iyi yapılmalıdır. İmmünoterapi etkisi genellikle idame doza geçildiği zaman başlamaktadır, eğer bir yıl geçmesine rağmen etki başlamıyorsa tedavi değişikliği gündeme gelmektedir.
Dr. İkitimur sözlerini şöyle sonlandırdı: İmmünoterapi süresi hastanın verdiği yanıta göre 3-5 yıl arasında sürebilir. İmmünoterapi mutlaka acil müdahalenin yapılabileceği hastane ortamında yapılmalı ve aşı yapıldıktan sonra hastalar 30 dakika kadar gözlem altında tutulmalıdır. İmmünoterapi, alerji tedavisinde tek tedavi yöntemi olmayıp mutlaka çevresel kontrolün sağlanması ve sürdürülmesi gerekliliği unutulmamalıdır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!