Manastır Yıllara Yenik Düştü
TRABZON (İHA) ?? Trabzonnun Ortahisar ilçesi Boztepe Mahallesinde yer alan Kaymaklı Manastırının ismini aldığı rivayet edilen mandıra ve çeşme, yılların getirdiği tahribata dayamayarak yok oldu.
TRABZON (İHA) ?? Trabzonnun Ortahisar ilçesi Boztepe Mahallesinde yer alan Kaymaklı Manastırının ismini aldığı rivayet edilen mandıra ve çeşme, yılların getirdiği tahribata dayamayarak yok oldu.
Kaymaklı Manastırına ismini nereden aldığıyla ilgili iki rivayetten ilkinin çan kulesinin yanında bulunan çeşmeden süt aktığı için bu manastırın adının kaymaklı manastırı olduğu, ikincisinin ise manastırın içinde bir mandıra bulunduğu ve buradan süt ve kaymak üretilerek halka satıldığı için isminin kaymaklı manastırı olduğu belirtildi. Bu rivayetlerde belirtilen çeşme ve mandıra, bakımsızlığa ve yılların getirdiği tahribata dayamayarak yok oldu. 1915 yılına kadar Ermeni dini yaşamın merkezi olduğu ve Suriyeye sürgün edilen Ermenilerin toplanma yeri olarak kullanıldığı kaydedilen Kaymaklı Manastırının 1914-1918 yılları arasında bir yangın geçirdiği ve bu tarihten sonra terk edilerek farklı amaçlarla kullanılmaya başlandığı, burada yaşayan özel mülk sahibi aile tarafından korunmaya devam edildiği belirtildi. Özel mülkiyete ait olan ve zaman zaman ziyaret edilen manastırda uzun yıllardır restorasyon çalışması yapılmadığı gözlendi.
“Özel mülkiyete ait birçok manastır var”
Bölgede özel mülkiyete ait çok sayıda manastırın bulunduğuna dikkat çeken Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse, “Bu bölgede çok yoğun bir Ermeni nüfusunun yaşadığını biliyoruz. Bu nedenle tam sayı vermek mümkün değil ama 100lü ve 200lü rakamlarda kilise ve manastır var bu bölgede. Bölgede en fazla manastır Maçka bölgesinde yer alıyor. Bunların büyük bir bölümü özel mülkiyete ait. Bunların özel mülkiyetten kamulaştırılıp restore edilmesi önemli bir maliyete ve planlamaya ihtiyaç duyuyor” dedi.
“Kaymaklı Manastırı Ayasofya ile benzerlik gösteriyor”
Kaymaklı Manastırının Ayasofya ile benzerlik gösterdiğini kaydeden Doç. Dr. İsmail Köse, “Kaymaklı Manastırında yer alan freskler Ayasofyadakilerle benzerlik taşıyor. Bakıldığında çok net görülür. Freskler Ortodoks üslubunu bize andırır. Günümüze kadar ulaşan bu fresklerin 1500-1600lü yıllardan kaldığı düşünülür. Mimarisine baktığımızda dışarıdan beşgen bir yapıda olduğunu, içeride ise yuvarlak bir apsisin bulunduğunu görüyoruz ki bu da Ayasofya ile birebir aynıdır. Manastırın dışına baktığımızda çok sayıda Ermeni taş oyma haçlarıyla yani Kaçkalar ile karşılaşırız. İçeride bulunan Fresklere baktığımızda son yargı sahnesinin batı kısmında yer aldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Trabzonda Hristiyanlık dağlık alanlarda gelişmiş”
Kaymaklı Manastırının özellikleri ve tarihçesiyle ilgili bilgi veren Köse, şunları söyledi:
1424 yılında Hoca (Koca) Stefan Şemsedli ile Hoca (Koca) Bağdasar tarafından yapılan manastır, yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzeybatıda çan kulesi, güneydoğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır. Dönemin Osmanlı Padişahı III. Murat sadece süt ürünlerinden oluşan bir yemekte bu manastırda ağırlanmış ve manastırın arazilerini onaylamıştır. Bundan sonra manastır Yeşil Manastır olarak adlandırılmış ve daha sonra Kaymaklı adını almıştır. Kaynaklar çok net olmamakla beraber Ermeniler Trabzona 1402 yılından itibaren Timurun Anadolu istilası sonrasında Sivasdan göç etmiştir. Kapadokyada yer altı şehirlerinde gelişen Hristiyanlıkın Kuzey Anadolunun Karadeniz kıyısında ve Trabzonda dağlık alanlarda geliştiği biliyoruz. Aynı dönem Trabzonda Mitra kültürünün yani mağara tapınımının olduğunu Boztepede bulunan Mitra heykelinden anlayabiliriz. Kaymaklı Manastırının Ermenice ismi mutlak koruyucu olarak Hz. İsaya ithafen yapılmıştır. Baktığımızda kilise gibi görünür. Yan tarafta papazların toplandığı bir narteski mevcuttur. Manastırın doğu tarafında büyük bir kompleks yer alır. Bugün ayakta kalan bina sadece ayinlerin yapıldığı binadır.”
Kaymaklı Manastırına ismini nereden aldığıyla ilgili iki rivayetten ilkinin çan kulesinin yanında bulunan çeşmeden süt aktığı için bu manastırın adının kaymaklı manastırı olduğu, ikincisinin ise manastırın içinde bir mandıra bulunduğu ve buradan süt ve kaymak üretilerek halka satıldığı için isminin kaymaklı manastırı olduğu belirtildi. Bu rivayetlerde belirtilen çeşme ve mandıra, bakımsızlığa ve yılların getirdiği tahribata dayamayarak yok oldu. 1915 yılına kadar Ermeni dini yaşamın merkezi olduğu ve Suriyeye sürgün edilen Ermenilerin toplanma yeri olarak kullanıldığı kaydedilen Kaymaklı Manastırının 1914-1918 yılları arasında bir yangın geçirdiği ve bu tarihten sonra terk edilerek farklı amaçlarla kullanılmaya başlandığı, burada yaşayan özel mülk sahibi aile tarafından korunmaya devam edildiği belirtildi. Özel mülkiyete ait olan ve zaman zaman ziyaret edilen manastırda uzun yıllardır restorasyon çalışması yapılmadığı gözlendi.
“Özel mülkiyete ait birçok manastır var”
Bölgede özel mülkiyete ait çok sayıda manastırın bulunduğuna dikkat çeken Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse, “Bu bölgede çok yoğun bir Ermeni nüfusunun yaşadığını biliyoruz. Bu nedenle tam sayı vermek mümkün değil ama 100lü ve 200lü rakamlarda kilise ve manastır var bu bölgede. Bölgede en fazla manastır Maçka bölgesinde yer alıyor. Bunların büyük bir bölümü özel mülkiyete ait. Bunların özel mülkiyetten kamulaştırılıp restore edilmesi önemli bir maliyete ve planlamaya ihtiyaç duyuyor” dedi.
“Kaymaklı Manastırı Ayasofya ile benzerlik gösteriyor”
Kaymaklı Manastırının Ayasofya ile benzerlik gösterdiğini kaydeden Doç. Dr. İsmail Köse, “Kaymaklı Manastırında yer alan freskler Ayasofyadakilerle benzerlik taşıyor. Bakıldığında çok net görülür. Freskler Ortodoks üslubunu bize andırır. Günümüze kadar ulaşan bu fresklerin 1500-1600lü yıllardan kaldığı düşünülür. Mimarisine baktığımızda dışarıdan beşgen bir yapıda olduğunu, içeride ise yuvarlak bir apsisin bulunduğunu görüyoruz ki bu da Ayasofya ile birebir aynıdır. Manastırın dışına baktığımızda çok sayıda Ermeni taş oyma haçlarıyla yani Kaçkalar ile karşılaşırız. İçeride bulunan Fresklere baktığımızda son yargı sahnesinin batı kısmında yer aldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Trabzonda Hristiyanlık dağlık alanlarda gelişmiş”
Kaymaklı Manastırının özellikleri ve tarihçesiyle ilgili bilgi veren Köse, şunları söyledi:
1424 yılında Hoca (Koca) Stefan Şemsedli ile Hoca (Koca) Bağdasar tarafından yapılan manastır, yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzeybatıda çan kulesi, güneydoğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır. Dönemin Osmanlı Padişahı III. Murat sadece süt ürünlerinden oluşan bir yemekte bu manastırda ağırlanmış ve manastırın arazilerini onaylamıştır. Bundan sonra manastır Yeşil Manastır olarak adlandırılmış ve daha sonra Kaymaklı adını almıştır. Kaynaklar çok net olmamakla beraber Ermeniler Trabzona 1402 yılından itibaren Timurun Anadolu istilası sonrasında Sivasdan göç etmiştir. Kapadokyada yer altı şehirlerinde gelişen Hristiyanlıkın Kuzey Anadolunun Karadeniz kıyısında ve Trabzonda dağlık alanlarda geliştiği biliyoruz. Aynı dönem Trabzonda Mitra kültürünün yani mağara tapınımının olduğunu Boztepede bulunan Mitra heykelinden anlayabiliriz. Kaymaklı Manastırının Ermenice ismi mutlak koruyucu olarak Hz. İsaya ithafen yapılmıştır. Baktığımızda kilise gibi görünür. Yan tarafta papazların toplandığı bir narteski mevcuttur. Manastırın doğu tarafında büyük bir kompleks yer alır. Bugün ayakta kalan bina sadece ayinlerin yapıldığı binadır.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!