İğnenin Ucundaki Emek
Bir zamanlar çeyizlerin en önemli parçası olduğu ifade edilen el emeği göz nuru pamuk ve yün yorganlar, günümüzde fabrikasyon üretimlere yenik düşen mesleklerden biri haline geldi.
Bir zamanlar çeyizlerin en önemli parçası olduğu ifade edilen el emeği göz nuru pamuk ve yün yorganlar, günümüzde fabrikasyon üretimlere yenik düşen mesleklerden biri haline geldi.
Yorganları el emeği ile üretenlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Giresunda 15-20 yıl öncesine kadar sayıları 20yi aşan yorgancılardan sadece üç kişi kaldı. El emeği göz nuru ile yaptığı yorganlara ay çiçeği, yelpaze, karanfil, fiyonk, tavus kuşu gibi birçok desenler işleyen Orhan Şahin, mesleğinin her geçen gün önemini yitirmesinden dert yandı. Bir zamanlar yorgan yetiştirebilmek için en az 3 kişiyle çalışırken bugün ek işler yapmak zorunda kaldığını anlatan Şahin, “İlkokula başlamadan 8 yaşlarındayken bu mesleğe başladım. 40 yılı aşkın zamandır bu mesleği devam ettiriyorum. O günden bu güne çok şey değişti. El işleme yorganlar bir zamanlar çeyizlerin en önemli parçasıydı. Dükkanı ilk açtığım zamanlarda gelen siparişleri yetiştirmek için 3-4 kişiyle gece gündüz çalışırdık. Şimdi ise bırakın çırak çalıştırmayı kendimiz dahi iş yapamaz durumdayız. Herkes fabrikasyon üretilen yorganlara yöneldi. Ben de yorgancılığın dışında geçinmek için dükkanı kapatıp ek işlere yöneldim. Daha ne kadar sürdürebilirim bilemiyorum” diyerek mesleğin son temsilcileri olduğunu ifade etti.
“Pamuk ve yün yorgan kanserojen madde taşımaz”
Giresunun yaşayan en tecrübeli ustalarından birisi olan Hüseyin Fırtına ise, teknolojiye inat mesleğini yarım asırdır devam ettiriyor. Giresunun Soğuksu semtindeki dükkanında yün ve pamuk yorganlara iğne ve iplikle şekiller veren Fırtına, marifetin dikmekte değil, hata yaptığında sökmekte olduğunu söyledi. Sağlığını düşünen herkese pamuk ve yün yorgan tavsiye eden Hüseyin Fırtına, “Pamuk ya da yün yorganın kıymetini bilen insan artık kalmadı. Yorgan sadece bizi soğuktan koruyan tekstil ürünü değil, sağlığımızı da düşünmemiz gerekir. Fabrikasyon üretilen silikon ya da elyaflar petrol ürünü. Aslında güvenle sarılmamız gereken yorgan yerine hastalığa sarılıyoruz da farkında değiliz. Bir gün herkes pamuk ya da yün yorganın kıymetini anlayacak. Çünkü bunlar kanserojen maddeler içermez, pamuk yorgan ter çeker adeta nefes alır” dedi.
“Asıl ustalık sökmeyi bilmek”
Yorgan dikmenin zor yanlarını da anlatan Fırtına, “Günümüzde yeni yorgan yapmanın yanı sıra eski yorganları da tamir ediyoruz. Tabii bu yorganları tamir etmekte bir hayli zor iş. Yorganı önce sökeceksin. Sonra içindeki yün ve pamuğu hallaçlayarak didik didik edeceksin, sonra yıkayıp kurutup yeniden dikeceksin. Eskileri sökmek kolay. İpliğini bir uçtan kesersin diğer uçtan çekersin ama yeni yorganı dikerken hata yaptığında sökmek zor iş işte. Asıl ustalıkta burada dikmek değil, hata yaptığında sökebilmektir” ifadelerini kullandı.
Yorganları el emeği ile üretenlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Giresunda 15-20 yıl öncesine kadar sayıları 20yi aşan yorgancılardan sadece üç kişi kaldı. El emeği göz nuru ile yaptığı yorganlara ay çiçeği, yelpaze, karanfil, fiyonk, tavus kuşu gibi birçok desenler işleyen Orhan Şahin, mesleğinin her geçen gün önemini yitirmesinden dert yandı. Bir zamanlar yorgan yetiştirebilmek için en az 3 kişiyle çalışırken bugün ek işler yapmak zorunda kaldığını anlatan Şahin, “İlkokula başlamadan 8 yaşlarındayken bu mesleğe başladım. 40 yılı aşkın zamandır bu mesleği devam ettiriyorum. O günden bu güne çok şey değişti. El işleme yorganlar bir zamanlar çeyizlerin en önemli parçasıydı. Dükkanı ilk açtığım zamanlarda gelen siparişleri yetiştirmek için 3-4 kişiyle gece gündüz çalışırdık. Şimdi ise bırakın çırak çalıştırmayı kendimiz dahi iş yapamaz durumdayız. Herkes fabrikasyon üretilen yorganlara yöneldi. Ben de yorgancılığın dışında geçinmek için dükkanı kapatıp ek işlere yöneldim. Daha ne kadar sürdürebilirim bilemiyorum” diyerek mesleğin son temsilcileri olduğunu ifade etti.
“Pamuk ve yün yorgan kanserojen madde taşımaz”
Giresunun yaşayan en tecrübeli ustalarından birisi olan Hüseyin Fırtına ise, teknolojiye inat mesleğini yarım asırdır devam ettiriyor. Giresunun Soğuksu semtindeki dükkanında yün ve pamuk yorganlara iğne ve iplikle şekiller veren Fırtına, marifetin dikmekte değil, hata yaptığında sökmekte olduğunu söyledi. Sağlığını düşünen herkese pamuk ve yün yorgan tavsiye eden Hüseyin Fırtına, “Pamuk ya da yün yorganın kıymetini bilen insan artık kalmadı. Yorgan sadece bizi soğuktan koruyan tekstil ürünü değil, sağlığımızı da düşünmemiz gerekir. Fabrikasyon üretilen silikon ya da elyaflar petrol ürünü. Aslında güvenle sarılmamız gereken yorgan yerine hastalığa sarılıyoruz da farkında değiliz. Bir gün herkes pamuk ya da yün yorganın kıymetini anlayacak. Çünkü bunlar kanserojen maddeler içermez, pamuk yorgan ter çeker adeta nefes alır” dedi.
“Asıl ustalık sökmeyi bilmek”
Yorgan dikmenin zor yanlarını da anlatan Fırtına, “Günümüzde yeni yorgan yapmanın yanı sıra eski yorganları da tamir ediyoruz. Tabii bu yorganları tamir etmekte bir hayli zor iş. Yorganı önce sökeceksin. Sonra içindeki yün ve pamuğu hallaçlayarak didik didik edeceksin, sonra yıkayıp kurutup yeniden dikeceksin. Eskileri sökmek kolay. İpliğini bir uçtan kesersin diğer uçtan çekersin ama yeni yorganı dikerken hata yaptığında sökmek zor iş işte. Asıl ustalıkta burada dikmek değil, hata yaptığında sökebilmektir” ifadelerini kullandı.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!