Meme Kanserinde Erken Teşhis Önemli”
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesince düzenlenen alanında uzman hekimlerin katılımcılarla buluştuğu “Halk Günleri”nin bu haftaki konusu “Meme Kanserinde Farkındalık” oldu.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesince düzenlenen alanında uzman hekimlerin katılımcılarla buluştuğu “Halk Günleri”nin bu haftaki konusu “Meme Kanserinde Farkındalık” oldu.
Hastane Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte, Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Recep Çetin ve Dr. Öğretim Üyesi İsmail Zihni, Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Çetin, Radyodiagnostik Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Nazan Okur, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Zümrüt Arda Kaymak Çerkeşli konuşmacı olarak yer aldı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Recep Çetin, bu tür verimli toplantılar aracılığıyla alanında uzman hocalarla halkın buluşmasının çok önemli olduğunu belirterek konferansın faydalı geçmesini temenni etti.
Erken tanı önemli
Meme kanserinin kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türü olduğunu ve görülme sıklığının son dönemlerde artış gösterdiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi İsmail Zihni de, meme kanserinin belirtileri üzerinde durarak, ‘memede kitle, ‘meme derisinde buruşukluk, ‘meme başı akıntısı, ‘ağrı, ‘meme ucunun içe çekilmesi, ‘meme derisinde ödem, ‘koltuk altı lenf bezlerinde büyüme ‘ gibi belirtileri görsel örneklerle ayrıntılı olarak aktardı.
Erken tanının önemini vurgulayan Zihni, “20- 39 yaş grubunda her ay kendi kendine meme muayenesi ve her 3 yılda bir doktor muayenesi, 40- 49 yaş grubunda her ay kendi kendine meme muayenesi ve her yıl hekim muayenesi gereklidir. Ayrıca her yıl veya en az 2 yılda bir olmak üzere mamografi çektirmeleri gerekmektedir. 50 yaş ve üzeri yaş grubu her ay kendi kendine muayenesini yapmalıdır, her yıl hekim muayenesi olmalı ve her yıl mamografi çektirmelidir dedi.
Meme kanserlerinin yüzde 50si 50 yaş altında izlenmiştir
Mamografi konusunda katılımcıları bilgilendiren Dr. Öğretim Üyesi Nazan Okur, tarama mamografisinin kendi kendine muayene ya da klinik muayene ile saptanamayacak olan küçük kanserlerin bulunması noktasında çok önemli olduğunu belirtti. Türkiyede meme kanserinin sık görüldüğünü ifade eden Okur şunları kaydetti:
Türkiyede Batı ülkelerine göre meme kanseri 50 yaş altında daha sık görülmektedir. Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonunun yaptığı çalışmada meme kanserlerinin yüzde 50si 50 yaş altında izlenmiştir. Benzer şekilde Bahçeşehir ilçesinde yapılan ve ülkenin tek toplum bazlı tarama çalışması olan çalışmada da, 40-49 yaş arasında meme kanseri görülme sıklığı 50-69 yaş arası ile benzer bulunmuştur.
Mamografinin nasıl çekildiğine ve çekilirken dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Okur, öncesinde mamografik tektik varsa muhakkak bu tetkiklerin de götürülmesi gerektiğini belirterek, Bu önemli olabilir çünkü bazı kanserler yalnızca önceki incelemeden sonra oluşan değişikliklerle tanınabilir mesajını verdi.
Radyoterapi bölgesel bir tedavidir
Meme kanserinde radyoterapi konusunda bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Zümrüt Arda Kaymak Çerkeşli, radyoterapide (ışın tedavisi), kanser hücrelerinin çoğalmasının radyasyon üreten cihazlar aracılığıyla durdurulmasının amaçlandığını belirtti. Çerkeşli, meme kanserinde radyoterapi sürecinin nasıl şekillendiğine dair şu bilgileri aktardı:
Hastanın yaşına, genel durumuna, evresine, yapılan ameliyata, patoloji raporuna göre kişiye özel tedavi kararı verilir. Radyoterapi bölgesel bir tedavidir. Tüm vücut etkilenmez. Radyasyon onkoloğunun hastayı değerlendirmesi sonrası kaç günlük bir tedavi alacağı hastaya açıklanır.
Doğru tedavi, psikolojik destek, güven, ilgi-zaman ayırma, eğitim, süreklilik, kolay ulaşım gibi ana konuların önemli
Doç. Dr. Bülent Çetin de kanser tedavilerinden beklentilerin ne yönde olduğuna dair yaptığı konuşmasında; kanserde tanı ve tedavinin multidisiplinler bir ekip tarafından takip edilmesi gerektiğini belirtti. Tedavi kararlarının, multidisiplinler çalışan kapsamlı onkoloji merkezlerinde verilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Çetin, üniversitenin bu konuda Türkiye çapında kapsamlı bir yeterliliğe sahip olduğunun da altını çizdi.
Kanser hastalarının ve yakınlarının ihtiyaçları üzerinde duran Çetin, doğru tedavi, psikolojik destek, güven, ilgi-zaman ayırma, eğitim, süreklilik, kolay ulaşım gibi ana konuların önemli olduğunu ifade etti. Özellikle hasta ve hasta yakınlarının kemoterapi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı, hastaların bilinçlenmesine yönelik çalışmaların daha sık gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Çetin, meme kanseri hastaların tedavi sürecindeki ruh hallerinin nasıl olduğunu, hastalarla gerçekleştirilen görüşmeler ve bu görüşmeler sonucunda çizilen resimler aracılığıyla aktardı.
Hastane Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte, Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Recep Çetin ve Dr. Öğretim Üyesi İsmail Zihni, Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Çetin, Radyodiagnostik Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Nazan Okur, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Zümrüt Arda Kaymak Çerkeşli konuşmacı olarak yer aldı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Recep Çetin, bu tür verimli toplantılar aracılığıyla alanında uzman hocalarla halkın buluşmasının çok önemli olduğunu belirterek konferansın faydalı geçmesini temenni etti.
Erken tanı önemli
Meme kanserinin kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türü olduğunu ve görülme sıklığının son dönemlerde artış gösterdiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi İsmail Zihni de, meme kanserinin belirtileri üzerinde durarak, ‘memede kitle, ‘meme derisinde buruşukluk, ‘meme başı akıntısı, ‘ağrı, ‘meme ucunun içe çekilmesi, ‘meme derisinde ödem, ‘koltuk altı lenf bezlerinde büyüme ‘ gibi belirtileri görsel örneklerle ayrıntılı olarak aktardı.
Erken tanının önemini vurgulayan Zihni, “20- 39 yaş grubunda her ay kendi kendine meme muayenesi ve her 3 yılda bir doktor muayenesi, 40- 49 yaş grubunda her ay kendi kendine meme muayenesi ve her yıl hekim muayenesi gereklidir. Ayrıca her yıl veya en az 2 yılda bir olmak üzere mamografi çektirmeleri gerekmektedir. 50 yaş ve üzeri yaş grubu her ay kendi kendine muayenesini yapmalıdır, her yıl hekim muayenesi olmalı ve her yıl mamografi çektirmelidir dedi.
Meme kanserlerinin yüzde 50si 50 yaş altında izlenmiştir
Mamografi konusunda katılımcıları bilgilendiren Dr. Öğretim Üyesi Nazan Okur, tarama mamografisinin kendi kendine muayene ya da klinik muayene ile saptanamayacak olan küçük kanserlerin bulunması noktasında çok önemli olduğunu belirtti. Türkiyede meme kanserinin sık görüldüğünü ifade eden Okur şunları kaydetti:
Türkiyede Batı ülkelerine göre meme kanseri 50 yaş altında daha sık görülmektedir. Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonunun yaptığı çalışmada meme kanserlerinin yüzde 50si 50 yaş altında izlenmiştir. Benzer şekilde Bahçeşehir ilçesinde yapılan ve ülkenin tek toplum bazlı tarama çalışması olan çalışmada da, 40-49 yaş arasında meme kanseri görülme sıklığı 50-69 yaş arası ile benzer bulunmuştur.
Mamografinin nasıl çekildiğine ve çekilirken dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Okur, öncesinde mamografik tektik varsa muhakkak bu tetkiklerin de götürülmesi gerektiğini belirterek, Bu önemli olabilir çünkü bazı kanserler yalnızca önceki incelemeden sonra oluşan değişikliklerle tanınabilir mesajını verdi.
Radyoterapi bölgesel bir tedavidir
Meme kanserinde radyoterapi konusunda bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Zümrüt Arda Kaymak Çerkeşli, radyoterapide (ışın tedavisi), kanser hücrelerinin çoğalmasının radyasyon üreten cihazlar aracılığıyla durdurulmasının amaçlandığını belirtti. Çerkeşli, meme kanserinde radyoterapi sürecinin nasıl şekillendiğine dair şu bilgileri aktardı:
Hastanın yaşına, genel durumuna, evresine, yapılan ameliyata, patoloji raporuna göre kişiye özel tedavi kararı verilir. Radyoterapi bölgesel bir tedavidir. Tüm vücut etkilenmez. Radyasyon onkoloğunun hastayı değerlendirmesi sonrası kaç günlük bir tedavi alacağı hastaya açıklanır.
Doğru tedavi, psikolojik destek, güven, ilgi-zaman ayırma, eğitim, süreklilik, kolay ulaşım gibi ana konuların önemli
Doç. Dr. Bülent Çetin de kanser tedavilerinden beklentilerin ne yönde olduğuna dair yaptığı konuşmasında; kanserde tanı ve tedavinin multidisiplinler bir ekip tarafından takip edilmesi gerektiğini belirtti. Tedavi kararlarının, multidisiplinler çalışan kapsamlı onkoloji merkezlerinde verilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Çetin, üniversitenin bu konuda Türkiye çapında kapsamlı bir yeterliliğe sahip olduğunun da altını çizdi.
Kanser hastalarının ve yakınlarının ihtiyaçları üzerinde duran Çetin, doğru tedavi, psikolojik destek, güven, ilgi-zaman ayırma, eğitim, süreklilik, kolay ulaşım gibi ana konuların önemli olduğunu ifade etti. Özellikle hasta ve hasta yakınlarının kemoterapi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı, hastaların bilinçlenmesine yönelik çalışmaların daha sık gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Çetin, meme kanseri hastaların tedavi sürecindeki ruh hallerinin nasıl olduğunu, hastalarla gerçekleştirilen görüşmeler ve bu görüşmeler sonucunda çizilen resimler aracılığıyla aktardı.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!