Yaban Keçisi Kırık Ayağına Rağmen Yavrusunu Bırakmadan Yoluna Devam Etti
Sivas dağlarında sol ön ayağı dizinin altından kırılan yaban keçisi, buna rağmen yavrusunu bırakmadan yoluna devam etti.
Sivas dağlarında sol ön ayağı dizinin altından kırılan yaban keçisi, buna rağmen yavrusunu bırakmadan yoluna devam etti.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya ve ekibi tarafından Sivas dağlarında geçen ay çekilen bir görüntüde sol ön ayağı dizinin altından kırıldıktan sonra öylece kaynayan bir dişi yaban keçisi yavrusuyla birlikte görüntülendi. Haziran ayında doğum yaptığı belirlenen yaban keçisinin yanındaki yavrusunu dikkatli bir şekilde kollayıp, büyütmeye çalıştığı görüldü.
Yaban hayvanlarının büyük fedakarlıklarla yavrularını büyütmeye çalıştığını dile getiren Prof. Dr. Başkaya, “Yaban hayvanı deyip geçmemek lazım. Yaban hayvanlarının yavruları için çok büyük zorlukları göze almalarını, yavruları için canlarını hiçe saymalarını son yıllarda artan yaban hayatı çekimleri vasıtasıyla çok daha fazla görmekteyiz. Doğal ortamdaki yaban hayvanlarının, yırtıcılar, yıldırım düşmesi, çığ, kuraklık ve kaçak avcılar gibi birçok olumsuzlukla mücadelenin yanı sıra, bir de anne olanlarının yaşadığı zorlukları düşünsenize. Hele de o anne yaralı ise yaşanılan zorluklar kat kat artmaktadır. Buna rağmen o yaralı anne büyük fedakarlıklarla yavrusunu büyütmeye çalışmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Başkaya, yıllar içerisinde bu gibi birçok görüntü çektiklerini, tek, ikiz veya üçüz yavru sahibi kırık ayaklı yaban keçilerinin genelde bu yavrularını büyüttüklerine şahit olduklarını söyledi. Bu başarıda en önemli etkenin kırık ayaklı annelerin daha ihtiyatlı davranmaları ve bunun sonucu olarak da kayalık bölgelerden fazla uzaklaşmamaları olduğunu dile getiren Başkaya, “Bunları gördükten sonra doğurduğu bebeğini çöpe atan, cami avlusuna bırakan insanlıktan nasibini almamış bebek sahiplerine anne demek mümkün değildir. Milletimizin köklerinde var olan insani değerlerine yeniden kavuşması için öncelikle en önemli araç olan eğitim, okulda, evde, sokakta yani her yerde doğru düzgün bir şekilde verilmeli ve insanımız sigara, alkol, uyuşturucu gibi kötülüklerden korunmalıdır” şeklinde konuştu.
“Yaralanmaların başlıca sebebi yırtıcı yaban hayvanları”
Yaban keçilerinin yaralanmalarının başlıca sebebinin yırtına yaban hayvanları olduğunu dile getiren Başkaya, “Yöredeki yaban keçilerinin yaşamını zorlaştıran yaralanmaların başında en fazla rastlanılan ayak kırıkları ve bazen rastlanılan çene kırığı, dudak yırtığı gibi yaralanmalar gelmektedir. Boynuz kırığı gibi durumlar hayvanın ruhsal yapısı üzerinde etkili olurken, ayak kırığı, çene kırığı, dudak yırtığı hayvanı doğrudan olumsuz etkilememektedir. Yaban keçilerinin bu şekilde yaralanmalarının başlıca sebepleri arasında kurt, vaşak, karakulak, ayı, çakal, pars ve kaya kartalı gibi yırtıcılar gelmektedir. Bunu kaçak av ve hayvanların rekabetleri, kayıp düşmeleri, taş düşmesi ve çığ gibi olaylar izlemektedir” ifadelerini kullandı.
Yaban hayvanları için bugüne kadar yapılanların çok az ve yetersiz olduğunu belirten Prof. Dr. Başkaya, artık yaban hayvanlarıyla ilgili çalışmaların bu konuda eğitim almış teknik birer eleman olan Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Lisans mezunları tarafından yapılması gerektiğini belirterek, yeni atanan Tarım ve Orman Bakanının bu güne kadar ötelenen bu konuyu ele almasını beklediklerini söyledi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya ve ekibi tarafından Sivas dağlarında geçen ay çekilen bir görüntüde sol ön ayağı dizinin altından kırıldıktan sonra öylece kaynayan bir dişi yaban keçisi yavrusuyla birlikte görüntülendi. Haziran ayında doğum yaptığı belirlenen yaban keçisinin yanındaki yavrusunu dikkatli bir şekilde kollayıp, büyütmeye çalıştığı görüldü.
Yaban hayvanlarının büyük fedakarlıklarla yavrularını büyütmeye çalıştığını dile getiren Prof. Dr. Başkaya, “Yaban hayvanı deyip geçmemek lazım. Yaban hayvanlarının yavruları için çok büyük zorlukları göze almalarını, yavruları için canlarını hiçe saymalarını son yıllarda artan yaban hayatı çekimleri vasıtasıyla çok daha fazla görmekteyiz. Doğal ortamdaki yaban hayvanlarının, yırtıcılar, yıldırım düşmesi, çığ, kuraklık ve kaçak avcılar gibi birçok olumsuzlukla mücadelenin yanı sıra, bir de anne olanlarının yaşadığı zorlukları düşünsenize. Hele de o anne yaralı ise yaşanılan zorluklar kat kat artmaktadır. Buna rağmen o yaralı anne büyük fedakarlıklarla yavrusunu büyütmeye çalışmaktadır” dedi.
Prof. Dr. Başkaya, yıllar içerisinde bu gibi birçok görüntü çektiklerini, tek, ikiz veya üçüz yavru sahibi kırık ayaklı yaban keçilerinin genelde bu yavrularını büyüttüklerine şahit olduklarını söyledi. Bu başarıda en önemli etkenin kırık ayaklı annelerin daha ihtiyatlı davranmaları ve bunun sonucu olarak da kayalık bölgelerden fazla uzaklaşmamaları olduğunu dile getiren Başkaya, “Bunları gördükten sonra doğurduğu bebeğini çöpe atan, cami avlusuna bırakan insanlıktan nasibini almamış bebek sahiplerine anne demek mümkün değildir. Milletimizin köklerinde var olan insani değerlerine yeniden kavuşması için öncelikle en önemli araç olan eğitim, okulda, evde, sokakta yani her yerde doğru düzgün bir şekilde verilmeli ve insanımız sigara, alkol, uyuşturucu gibi kötülüklerden korunmalıdır” şeklinde konuştu.
“Yaralanmaların başlıca sebebi yırtıcı yaban hayvanları”
Yaban keçilerinin yaralanmalarının başlıca sebebinin yırtına yaban hayvanları olduğunu dile getiren Başkaya, “Yöredeki yaban keçilerinin yaşamını zorlaştıran yaralanmaların başında en fazla rastlanılan ayak kırıkları ve bazen rastlanılan çene kırığı, dudak yırtığı gibi yaralanmalar gelmektedir. Boynuz kırığı gibi durumlar hayvanın ruhsal yapısı üzerinde etkili olurken, ayak kırığı, çene kırığı, dudak yırtığı hayvanı doğrudan olumsuz etkilememektedir. Yaban keçilerinin bu şekilde yaralanmalarının başlıca sebepleri arasında kurt, vaşak, karakulak, ayı, çakal, pars ve kaya kartalı gibi yırtıcılar gelmektedir. Bunu kaçak av ve hayvanların rekabetleri, kayıp düşmeleri, taş düşmesi ve çığ gibi olaylar izlemektedir” ifadelerini kullandı.
Yaban hayvanları için bugüne kadar yapılanların çok az ve yetersiz olduğunu belirten Prof. Dr. Başkaya, artık yaban hayvanlarıyla ilgili çalışmaların bu konuda eğitim almış teknik birer eleman olan Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Lisans mezunları tarafından yapılması gerektiğini belirterek, yeni atanan Tarım ve Orman Bakanının bu güne kadar ötelenen bu konuyu ele almasını beklediklerini söyledi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!