“Uyuşturucu Kullanım Yaşı Ergenlik Çağına Düştü”
“26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü “ kapsamında değerlendirmelerde bulunan Dr. Uğur Özkula, uyuşturucu kullanım yaşının ergenlik çağlarına düştüğünü söyledi.
“26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü “ kapsamında değerlendirmelerde bulunan Dr. Uğur Özkula, uyuşturucu kullanım yaşının ergenlik çağlarına düştüğünü söyledi.
“26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” dolayısıyla açıklama yapan Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Uğur Özkula, kişilerin bu maddeleri kaygı giderici, sakinleştirici, cesaretlendirici, coşku verici ve halüsinojen olarak kötüye kullanmakta olduklarını ancak bu maddelerin en önemli etkisinin aslında kullanan kişilerde farklı bağımlılıklara neden olması ve kullanılmaması halinde de yoksunluk belirtilerine yol açması olduğunu belirtti Dr. Uğur Özkula, söz konusu psikoaktif maddelerin, bu özellikleri sebebiyle dünya genelinde özellikle de gençler arasında en önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğuna dikkat çekti.
“Kullanıcıların yaş ortalaması ergenlik çağlarına düştü”
Son yıllarda bu yasa dışı maddelerin dolaşımının en yoğun görüldüğü ülke olan Amerika Birleşik Devletlerinde genç erişkinler arasında, uyuşturucu maddelere bağlı ölümlerin, travmaya bağlı ölümlerin de önüne geçtiğini söyleyen Dr. Özkula, görece daha iyi durumdaki Avrupa ve Orta Doğu bölgesinde de her yıl yüzlerce ton yasa dışı psikoaktif maddenin ele geçirildiğini ancak buna rağmen kullanıcı sayısının gün geçtikçe artmakta olduğunu kaydetti. Dr. Özkula, “Yaşadığımız bölge ele alındığında, Afrika ve Orta-Doğu pazarından Avrupaya kaçırılan yasa dışı maddelerin sevkiyat yolunda yer alıyor olmamız, bizim toplumumuz için de tehlikenin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir. Nitekim son yıllarda yayınlanan raporlarda gençlerimiz arasında da esrar ve diğer uyuşturucu madde kullanımının giderek yaygınlaştığını, kullanıcıların yaş ortalamasının ergenlik çağlarına düştüğünü görüyoruz” dedi.
Söz konusu uyuşturucuların, bitki özlerinden veya farklı kimyasal yöntemlerle diğer başka maddelerden sentezlenebilen ürünler olduğunu da kaydeden Dr. Özkula, bunların bir bölümünün tıbbi amaçlarla onlarca yıl önce geliştirilmiş ve yan etkileri fark edilince terk edilmiş maddeler olduğunu ifade etti. Dr. Özkula, “Ancak günümüzde insan sağlığını tehdit eden bu ürünler ne yazık ki, yasa dışı yollarla sağlanan ham maddelerden, irili ufaklı laboratuvar ortamlarında, farklı bileşenlerle kimyasal olarak sentezlenmektedir. Bu nedenle piyasadaki maddelerin takibi zorlaşmakta; içerikleri, etkileri ne yazık ki öngörülememektedir. Dahası sürekli kullanıcılar da zaten her defasında farklı bileşenlerden oluşan maddelere maruz kalmaktadır. Dolayısıyla aslında ne kullananların ne de hekimlerin, bir sağlık problemi halinde neyle karşı karşıya olduklarını öngöremiyorlar” dedi.
“Toplum bilinçlendirilmeli”
Konu hakkındaki araştırmaların, sağlık sorunlarının beraberinde bu maddeleri kullananların şiddet, anarşi ve terör eylemleri gibi suçlarla daha fazla ilişkili olduklarını da gösterdiğini kaydeden Dr. Özkula, “Kesin olan ise bu ölümcül salgın er ya da geç tüm toplumları etkileyebilecek güçtedir. Hal böyle olunca; ülke yönetiminde söz sahibi olan politikacıların, sivil toplum örgütlerinin sorumlulukları da büyüktür. Elbette yasal düzenlemeler çok önemlidir. Özellikle de bu maddelerin ticaretini yapanlara karşı caydırıcı cezaların katkısı yadsınamaz. Öte yandan bu savaş yalnızca yasalarla kazanılamayacak kadar adaletsizdir. Tabi ki en önemli savunma yöntemi, toplumumuzu ama özellikle de gençlerimizi bu yasa dışı maddelerin etkileri ve zararları konusunda bilinçlendirmek olacaktır” dedi. Bu maddeleri kullanan bağımlı gençlerin uygun şekilde rehabilite edilmelerinin, henüz bu batağa bulaşmadan yetenek ve becerilerine uygun alanlara yönlendirilmelerinin, kendilerini değerli hissetmelerinin sağlanmasının, karşılaştıkları sorunların çözümü için gerçekçi adımların atılmasının bu topyekûn mücadelenin temel taşlarından olması gerektiğini vurgulayan Dr. Uğur Özkula, toplumların uyuşturucu ile mücadelesinin, gençlerine verdikleri kıymet oranında başarılı olacağını belirtti.
“26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” dolayısıyla açıklama yapan Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Uğur Özkula, kişilerin bu maddeleri kaygı giderici, sakinleştirici, cesaretlendirici, coşku verici ve halüsinojen olarak kötüye kullanmakta olduklarını ancak bu maddelerin en önemli etkisinin aslında kullanan kişilerde farklı bağımlılıklara neden olması ve kullanılmaması halinde de yoksunluk belirtilerine yol açması olduğunu belirtti Dr. Uğur Özkula, söz konusu psikoaktif maddelerin, bu özellikleri sebebiyle dünya genelinde özellikle de gençler arasında en önemli halk sağlığı sorunlarından birisi olduğuna dikkat çekti.
“Kullanıcıların yaş ortalaması ergenlik çağlarına düştü”
Son yıllarda bu yasa dışı maddelerin dolaşımının en yoğun görüldüğü ülke olan Amerika Birleşik Devletlerinde genç erişkinler arasında, uyuşturucu maddelere bağlı ölümlerin, travmaya bağlı ölümlerin de önüne geçtiğini söyleyen Dr. Özkula, görece daha iyi durumdaki Avrupa ve Orta Doğu bölgesinde de her yıl yüzlerce ton yasa dışı psikoaktif maddenin ele geçirildiğini ancak buna rağmen kullanıcı sayısının gün geçtikçe artmakta olduğunu kaydetti. Dr. Özkula, “Yaşadığımız bölge ele alındığında, Afrika ve Orta-Doğu pazarından Avrupaya kaçırılan yasa dışı maddelerin sevkiyat yolunda yer alıyor olmamız, bizim toplumumuz için de tehlikenin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir. Nitekim son yıllarda yayınlanan raporlarda gençlerimiz arasında da esrar ve diğer uyuşturucu madde kullanımının giderek yaygınlaştığını, kullanıcıların yaş ortalamasının ergenlik çağlarına düştüğünü görüyoruz” dedi.
Söz konusu uyuşturucuların, bitki özlerinden veya farklı kimyasal yöntemlerle diğer başka maddelerden sentezlenebilen ürünler olduğunu da kaydeden Dr. Özkula, bunların bir bölümünün tıbbi amaçlarla onlarca yıl önce geliştirilmiş ve yan etkileri fark edilince terk edilmiş maddeler olduğunu ifade etti. Dr. Özkula, “Ancak günümüzde insan sağlığını tehdit eden bu ürünler ne yazık ki, yasa dışı yollarla sağlanan ham maddelerden, irili ufaklı laboratuvar ortamlarında, farklı bileşenlerle kimyasal olarak sentezlenmektedir. Bu nedenle piyasadaki maddelerin takibi zorlaşmakta; içerikleri, etkileri ne yazık ki öngörülememektedir. Dahası sürekli kullanıcılar da zaten her defasında farklı bileşenlerden oluşan maddelere maruz kalmaktadır. Dolayısıyla aslında ne kullananların ne de hekimlerin, bir sağlık problemi halinde neyle karşı karşıya olduklarını öngöremiyorlar” dedi.
“Toplum bilinçlendirilmeli”
Konu hakkındaki araştırmaların, sağlık sorunlarının beraberinde bu maddeleri kullananların şiddet, anarşi ve terör eylemleri gibi suçlarla daha fazla ilişkili olduklarını da gösterdiğini kaydeden Dr. Özkula, “Kesin olan ise bu ölümcül salgın er ya da geç tüm toplumları etkileyebilecek güçtedir. Hal böyle olunca; ülke yönetiminde söz sahibi olan politikacıların, sivil toplum örgütlerinin sorumlulukları da büyüktür. Elbette yasal düzenlemeler çok önemlidir. Özellikle de bu maddelerin ticaretini yapanlara karşı caydırıcı cezaların katkısı yadsınamaz. Öte yandan bu savaş yalnızca yasalarla kazanılamayacak kadar adaletsizdir. Tabi ki en önemli savunma yöntemi, toplumumuzu ama özellikle de gençlerimizi bu yasa dışı maddelerin etkileri ve zararları konusunda bilinçlendirmek olacaktır” dedi. Bu maddeleri kullanan bağımlı gençlerin uygun şekilde rehabilite edilmelerinin, henüz bu batağa bulaşmadan yetenek ve becerilerine uygun alanlara yönlendirilmelerinin, kendilerini değerli hissetmelerinin sağlanmasının, karşılaştıkları sorunların çözümü için gerçekçi adımların atılmasının bu topyekûn mücadelenin temel taşlarından olması gerektiğini vurgulayan Dr. Uğur Özkula, toplumların uyuşturucu ile mücadelesinin, gençlerine verdikleri kıymet oranında başarılı olacağını belirtti.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!