Suriyeli Rawdanur Mültecilik Günlerini Anlattı
Göç ve mülteci konusunu işleyen Kartepe Zirvesinde Suriyeli Rawdanur mültecilik günlerini anlattı.
Göç ve mülteci konusunu işleyen Kartepe Zirvesinde Suriyeli Rawdanur mültecilik günlerini anlattı.
Kartepe Zirvesinin ikinci gününde, Fuat Sezgin Salonunda gerçekleşen oturuma “Suriyeliler Barometresi Araştırması: Bir Arada Yaşamın Çerçevesi” konusu ele alındı. Prof. Dr. Murat Erdoğanın Moderatörlük yaptığı oturumda, Suriyeli Öğrenci ve Aktivist Rawdanur Cuma şunları söyledi: “Türkiyeye ilk geldiğimizde mülteci kampında yaşarken “Suriyeli Mülteciler” kelimesini duymak zoruma gidiyordu. Mülteci olmak benim suçum değil. Kimse keyfi olarak yaşadığı evini ve ülkesini terk edip hiç tanımadığı başka bir ülkede yaşamak istemez. 14 yaşındaydım artık evlenme çağım geldiğini ve evlenmem gerektiğimi söylediler. Ama ben eğitimimi devam ettirmek istiyordum. Anne ve babamı ikna ettim ama akrabalar da etkili olduğu için çok sıkıntı yaşıyordum. Ben evlenmek istemediğim gibi benim yaşımda olanlarında evlenmemesi için çalışmalar yapıyordum. Tüm bunları yaparken, kamptakiler beni kötü örnek olarak gösteriyorlardı. Benim için, isyancı diyorlardı. Televizyona çıktığım için benim hakkımda dedikodular yapılıyordu. Kendi geleceğimi hayal etmek istedim. Başkasının hayal etmesini istemedim. Kızlarını okula göndermeleri için kapı kapı gezdim. Mücadele ettim. Genç kızlara mesaj yollamak için dergi bastırmak istedim. Bunun için valiliğe başvurdum. Küçük kardeşimle beraber Türkiye sınırına geldiğimizde hava çok soğuktu. Türk askeri kardeşime montunu verdi ve yiyecek ikram etti. Bu sahneyi unutamıyorum. Türkiyeyi ve Türkçeyi çok seviyordum ve öğrenmek istedim. Türkler benimle konuşurken bende onlarla aynı dili konuşmak istiyordum. Artık tercüman aracılığı ile konuşmak istemiyordum. Yaşadıklarımı kendi ağzımdan anlatmak istiyordum. Azimle çalıştım ve Türkçeyi ana dilim gibi öğrendim. Ben öğrendikten sonra aileme de öğrettim. Buna rağmen ben hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadım. Ülkemdeki savaş benim suçum değil. Ben mülteci olarak doğmadım. Yaptığım çalışmalardan dolayı Cumhurbaşkanımız bana Türk vatandaşlığı hediye etti. Türk vatandaşlığı aldığım için çok mutlu oldum” dedi.
Türkiyenin 26 ilinde gerçekleştirilen örneklemde hane bazlı çalışma yapıldığını belirten Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, “6.5 yılda 4 milyondan fazla sığınmacı alan bir ülke olan Türkiye, sosyal mesafe oranı çok yüksek olmakla birlikte toplumsal kabul düzeyi olağan üstü yüksektir. Ancak toplumsal kabul, kırılgandır. Türk toplumunun tahammül seviyesindeki kabulü sürdürülebilir kırılmadır. Türk toplumu Suriyelilere olağanüstü bir destek sağlıyor. Ancak sınır illerde yaşayan vatandaşlar Suriyelilerle birlikte yaşamaya ve geleceklerini Suriyelilerle paylaşmaya hazır görünmemektedir” diye konuştu.
Kartepe Zirvesinin ikinci gününde, Fuat Sezgin Salonunda gerçekleşen oturuma “Suriyeliler Barometresi Araştırması: Bir Arada Yaşamın Çerçevesi” konusu ele alındı. Prof. Dr. Murat Erdoğanın Moderatörlük yaptığı oturumda, Suriyeli Öğrenci ve Aktivist Rawdanur Cuma şunları söyledi: “Türkiyeye ilk geldiğimizde mülteci kampında yaşarken “Suriyeli Mülteciler” kelimesini duymak zoruma gidiyordu. Mülteci olmak benim suçum değil. Kimse keyfi olarak yaşadığı evini ve ülkesini terk edip hiç tanımadığı başka bir ülkede yaşamak istemez. 14 yaşındaydım artık evlenme çağım geldiğini ve evlenmem gerektiğimi söylediler. Ama ben eğitimimi devam ettirmek istiyordum. Anne ve babamı ikna ettim ama akrabalar da etkili olduğu için çok sıkıntı yaşıyordum. Ben evlenmek istemediğim gibi benim yaşımda olanlarında evlenmemesi için çalışmalar yapıyordum. Tüm bunları yaparken, kamptakiler beni kötü örnek olarak gösteriyorlardı. Benim için, isyancı diyorlardı. Televizyona çıktığım için benim hakkımda dedikodular yapılıyordu. Kendi geleceğimi hayal etmek istedim. Başkasının hayal etmesini istemedim. Kızlarını okula göndermeleri için kapı kapı gezdim. Mücadele ettim. Genç kızlara mesaj yollamak için dergi bastırmak istedim. Bunun için valiliğe başvurdum. Küçük kardeşimle beraber Türkiye sınırına geldiğimizde hava çok soğuktu. Türk askeri kardeşime montunu verdi ve yiyecek ikram etti. Bu sahneyi unutamıyorum. Türkiyeyi ve Türkçeyi çok seviyordum ve öğrenmek istedim. Türkler benimle konuşurken bende onlarla aynı dili konuşmak istiyordum. Artık tercüman aracılığı ile konuşmak istemiyordum. Yaşadıklarımı kendi ağzımdan anlatmak istiyordum. Azimle çalıştım ve Türkçeyi ana dilim gibi öğrendim. Ben öğrendikten sonra aileme de öğrettim. Buna rağmen ben hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadım. Ülkemdeki savaş benim suçum değil. Ben mülteci olarak doğmadım. Yaptığım çalışmalardan dolayı Cumhurbaşkanımız bana Türk vatandaşlığı hediye etti. Türk vatandaşlığı aldığım için çok mutlu oldum” dedi.
Türkiyenin 26 ilinde gerçekleştirilen örneklemde hane bazlı çalışma yapıldığını belirten Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, “6.5 yılda 4 milyondan fazla sığınmacı alan bir ülke olan Türkiye, sosyal mesafe oranı çok yüksek olmakla birlikte toplumsal kabul düzeyi olağan üstü yüksektir. Ancak toplumsal kabul, kırılgandır. Türk toplumunun tahammül seviyesindeki kabulü sürdürülebilir kırılmadır. Türk toplumu Suriyelilere olağanüstü bir destek sağlıyor. Ancak sınır illerde yaşayan vatandaşlar Suriyelilerle birlikte yaşamaya ve geleceklerini Suriyelilerle paylaşmaya hazır görünmemektedir” diye konuştu.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!