Suriyeli Mheidi Yaşadığı Zulmü Anlattı
Kartepe Zirvesine konuk olan Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, Esed rejiminin uyguladığı baskı ve zulmü anlattı.
Kartepe Zirvesine konuk olan Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, Esed rejiminin uyguladığı baskı ve zulmü anlattı.
Göç, Mültecilik ve İnsanlık ana temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesinde “Ortadoğuda Göç ve Arap Dünyası” panel oturumu gerçekleştirildi. İç savaş öncesi Suriyedeki hayatı anlatan Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, Esed rejiminin uyguladığı baskı ve zulmü anlattı.
Türkiyede tıp okuduğunu belirten Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, Suriyede savaş öncesi hayatı anlattı. Suriyenin sosyalist sistemle yönetildiğini fakat devletin vatandaşlara eşit davranmadığını ifade etti. Esed rejimine yakın grupların ayrıcalıklara tabi olduğunu söyleyen Daoud, rejime yakın olmayanların gözaltı ve baskılarla sindirildiğini ifade etti. Suriyede faaliyette bulunan 18 istihbarat teşkilatı olduğunu söyleyen Daoud, Dera ayaklanmasında yaşanan olayların fitilinin de bölgedeki istihbarat başkanının sözleri ve davranışıyla ateşlendiğini söyledi.
Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, “Suriye, halkının değil Esed rejiminin Suriyesiydi. Rejim 8 yıldır insanlık suçu işliyor. Uluslararası kuruluşlar bu yapılanları görmemezlikten geldi. Suriyelilerin Türkiyeye gelmesinde coğrafi olarak bir engel yok. Suriyeliler ile Türklerin adet ve örfleri de sosyal hayatında kültürel açıdan birbirlerine çok benzer. Esed rejimi kapalı ve bencil bir toplum oluşturdu. Suriyelilerin Türkiyede adaptasyon süresinin uzaması da bu sebepten” dedi.
Medipol Üniversitesinden Prof. Dr. Berat Özipek, sığınmacı haklarını savunmak konusunda sunum yaptı. 100 yıl öncede Balkanlar ve Kafkaslardan İstanbula göçler olduğunu hatırlatan Özipek, sığınmacılara karşı ayrımcı bakış açısının yüz yıl öncede olduğunu belirtti. “Ayrımcı bakış açısının yanında sığınmacılara kol kanat geren insanlar da vardı. Sığınmacılık bir haktır. Sığınmacıları kabul etmek bir lütuf değil bir ödevdir. Sığınmacıların haklarını savunabileceği bir ahlaki ve hukuki yapı oluşturulmalıdır. Sığınmacı dostu politikalar güden bir ülkenin dünyadaki saygınlığı artar ve orasını bir cazibe merkezi haline getirir” diye konuştu. Sığınmacıların geldikleri ülkeye çok fazla şey kattıklarını dile getiren Özipek, göçmenlerin ekonomiye katkılarının da olduğunu belirtti. Göçmenlerin işsizliği arttırdığı inancının yanlış olduğunu ifade eden Özipek, sığınmacılara karşı ayrımcı önyargının temelinde siyasi sebeplerinde olduğunu belirtti.
The Harry Truman Araştırma Merkezinden Dr. Amira Halperin, göçmenlerin bir ülkeye gitmeden önce o ülke ile alakalı bilgi almak için sosyal medyadan araştırma yaptıklarını belirtti. Dr. Amira Halperin, Filistinli mültecilerle yaptığı görüşmelerde mültecilerin sosyal medyayı seslerini dünyaya duyurmak için kullandıklarını söylediklerini ifade etti. “Kanada göçmenlerin ülkesidir” diyen Halperin, Kanada Başbakanı Justin Trudea‘nun politikalarının göçmenlere kucak açmak ve onlara iskan sağlayarak onları yeni bir hayata geçirdiğini ifade etti.
Göç, Mültecilik ve İnsanlık ana temasıyla düzenlenen Kartepe Zirvesinde “Ortadoğuda Göç ve Arap Dünyası” panel oturumu gerçekleştirildi. İç savaş öncesi Suriyedeki hayatı anlatan Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, Esed rejiminin uyguladığı baskı ve zulmü anlattı.
Türkiyede tıp okuduğunu belirten Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, Suriyede savaş öncesi hayatı anlattı. Suriyenin sosyalist sistemle yönetildiğini fakat devletin vatandaşlara eşit davranmadığını ifade etti. Esed rejimine yakın grupların ayrıcalıklara tabi olduğunu söyleyen Daoud, rejime yakın olmayanların gözaltı ve baskılarla sindirildiğini ifade etti. Suriyede faaliyette bulunan 18 istihbarat teşkilatı olduğunu söyleyen Daoud, Dera ayaklanmasında yaşanan olayların fitilinin de bölgedeki istihbarat başkanının sözleri ve davranışıyla ateşlendiğini söyledi.
Suriye Nur Derneği Başkanı Mheidi Daoud, “Suriye, halkının değil Esed rejiminin Suriyesiydi. Rejim 8 yıldır insanlık suçu işliyor. Uluslararası kuruluşlar bu yapılanları görmemezlikten geldi. Suriyelilerin Türkiyeye gelmesinde coğrafi olarak bir engel yok. Suriyeliler ile Türklerin adet ve örfleri de sosyal hayatında kültürel açıdan birbirlerine çok benzer. Esed rejimi kapalı ve bencil bir toplum oluşturdu. Suriyelilerin Türkiyede adaptasyon süresinin uzaması da bu sebepten” dedi.
Medipol Üniversitesinden Prof. Dr. Berat Özipek, sığınmacı haklarını savunmak konusunda sunum yaptı. 100 yıl öncede Balkanlar ve Kafkaslardan İstanbula göçler olduğunu hatırlatan Özipek, sığınmacılara karşı ayrımcı bakış açısının yüz yıl öncede olduğunu belirtti. “Ayrımcı bakış açısının yanında sığınmacılara kol kanat geren insanlar da vardı. Sığınmacılık bir haktır. Sığınmacıları kabul etmek bir lütuf değil bir ödevdir. Sığınmacıların haklarını savunabileceği bir ahlaki ve hukuki yapı oluşturulmalıdır. Sığınmacı dostu politikalar güden bir ülkenin dünyadaki saygınlığı artar ve orasını bir cazibe merkezi haline getirir” diye konuştu. Sığınmacıların geldikleri ülkeye çok fazla şey kattıklarını dile getiren Özipek, göçmenlerin ekonomiye katkılarının da olduğunu belirtti. Göçmenlerin işsizliği arttırdığı inancının yanlış olduğunu ifade eden Özipek, sığınmacılara karşı ayrımcı önyargının temelinde siyasi sebeplerinde olduğunu belirtti.
The Harry Truman Araştırma Merkezinden Dr. Amira Halperin, göçmenlerin bir ülkeye gitmeden önce o ülke ile alakalı bilgi almak için sosyal medyadan araştırma yaptıklarını belirtti. Dr. Amira Halperin, Filistinli mültecilerle yaptığı görüşmelerde mültecilerin sosyal medyayı seslerini dünyaya duyurmak için kullandıklarını söylediklerini ifade etti. “Kanada göçmenlerin ülkesidir” diyen Halperin, Kanada Başbakanı Justin Trudea‘nun politikalarının göçmenlere kucak açmak ve onlara iskan sağlayarak onları yeni bir hayata geçirdiğini ifade etti.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!