Canlı Bomba Saldırısında Felç Kalan Mühendis, Terör Mağduruyken Bu Kez De Yasa Mağduru Oldu
İstanbulda 2016 yılında meydana gelen canlı bomba saldırısında felç kalan maden başmühendisi, yasa gereği taburcu olduktan 2 ay içerisinde başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle terör mağduru sayılmadı. Özkan, iki yıldır verdiği hukuk mücadelesini sürdürüyor.
İstanbulda 2016 yılında meydana gelen canlı bomba saldırısında felç kalan maden başmühendisi, yasa gereği taburcu olduktan 2 ay içerisinde başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle terör mağduru sayılmadı. Özkan, iki yıldır verdiği hukuk mücadelesini sürdürüyor.
Türkiye Taşkömürü Kurumuna bağlı Makine İkmal Daire Başkanlığında başmühendis olarak görev yapan Asım Özkan, 2016 yılının Haziran ayında İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde Polonyada 8 ay eğitim gördükten sonra Türkiyeye dönen kızı Ayşe Özkanı karşılamak istedi. Baba ve kızı buluştuktan bir süre sonra canlı bomba saldırısı yaşandı. Olayda 43 kişi yaşamını yitirdi, 239 kişi ise yaralandı. Saldırıda Asım Özkanın omuriliğine saplanan bilye nedeniyle belden aşağısı felç kalırken, kızı Ayşe Özkan ise sol bacağından yaralandı.
Maden başmühendisi Asım Özkan, idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle GATAda sevk edildiği fizik tedavi ünitesinde süren tedavisinin evde devam etmesine kararlaştırılması üzerine ambulansla evine gönderildi.
‘Hukuk mücadelesini sürdürüyor
İdrar yolu enfeksiyonun tedavi edilmesinin ardından vücudunda yaralar meydana gelen başmühendis, BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine kaldırılarak 83 gün boyunca tedavi gördü.
Bu sırada Atatürk Devlet Hastanesinden yüzde 96 engelli raporu alan Özkan, terör mağduru sayılmak, tazminat ve yasal haklardan yararlanmak için 2017 yılının Şubat ayında İstanbul Valiliği Hukuk Bürosuna başvurdu.
Yetkililer ise, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanunda belirtilen maddelere göre, Özkanın GATAda tedavi gördükten sonra taburcu olduğu 60 günlük süre içerisinde başvurmadığı gerekçesiyle yasadan faydalanamayacağı yanıtını verdi. Olay sonrası sağlık sorunları ile mücadele ettiğini anlatan başmühendis, bunun üzerine BİMERden de aynı sonucu alınca avukatı aracılığıyla Ankara İdare Mahkemesine iptal davası açarak hukuk mücadelesi başlattı.
“Böyle bir süreden haberimiz de yoktu”
Asım Özkan, yaşadıklarını anlatırken olay sonrası tedavisinin devam etmesine rağmen İstanbul Valiliği Hukuk Bürosunun başvurunun iki aylık süre içerisinde yapılmadığı için başvurularını kabul etmediğini söyledi.
Özkan, şöyle dedi:
“Başmühendis olarak görev yapmaktaydım. 28 Haziran 2016 tarihinde kızımı almak için Atatürk Havalimanına gittim. Kızımla buluştuktan bir süre sonra bu canlı bombaların gerçekleştirdiği terör saldırısı meydana geldi. Terör saldırısında omuriliğime gelen metal cisim neticesinde felç oldum. Belden aşağım tutmaz duruma geldi. Kızımın da sol ayak kaval kemiği parçalandı. Bizi hastaneye götürdüler 10 gün kaldıktan sonra kızımın tedavisini yapıp Zonguldaka gönderdiler. Beni de GATAya sevk ettiler. GATAda da tedavi gördükten sonra 15 Temmuz günü TSKya bağlı fizik tedavi ünitesine sevk ettiler. Orada tedavim devam ederken idrar yolu enfeksiyonu oluştuğu için tedavimin ev ortamında daha iyi olacağını söylediler. İki tahlil sonucu temiz çıktıktan sonra tedaviye devam edeceklerini söylediler. İlaçları kullanırken tahlil sonuçlarım bir temiz bir bozuk çıktı. Bu arada ilacı değiştirdik. Tabi tahlil sonucu beklerken 15-20 güne tahlil sonuçları temiz çıkar diye düşünürken bu süreç 2 ayı buldu. Bu arada vücudumda yara gelişmeye başladı. Bu sırada da yara tedavisinin ardından artık Ankarayı aradım. Yaranın iyileştiğini söyledim. Vücudumda ufak tefek yara olduğunu söyledim hiçbir şekilde vücudumda yara olmayacağını söylediler. Eski hastaları oluğumu söyleyip tamamen yaralar kapandıktan sonra beni tedavi için alacaklarını söylediler. Hastaneden taburcu olduktan 2 ay içerisinde başvurmadığım için başvurumun kabul edilmediği ve mahkeme yolunun açık olduğuna dair bir yazı geldi. Hukuk bürosundan. Bunun üzerine SGKya başvurduk oradan da gelen cevap ‘İstanbul Valiliği Hukuk Bürosundan evraklar gelirse incelenecektir yazısı. O ara BİMERe yazı yazdım. Yanlış yorumlamışlar. Sonra BİMERe bir yazı daha yazdım. Bana gelen yazı yine aynı, taburcu olduktan 2 ay içerisinde başvurmadığım yazıyordu. Ancak ben tedavimin tamamlanmadığını, tedavi gördüğümü ondan sonra müracaat ettiğimi yazdım. Ama onlar taburcu oldum diye rehabilitasyon hastanesindeki çıkışımı kabul ediyorlar. Orada tedavinin tamamlanması diye bir şey yok. Biz burada canımızla uğraşıyoruz. İki aylık süreymiş, geç kalmışız biz bunun hesabını yapamadık. Böyle bir şeyden haberimiz de yoktu zaten. Her zaman olan bir şey değil, insanlar her zaman terör mağduru olmuyor. Bu yasa da öyle bilinen bir yasa değil. Baktık olmuyor avukatım tekrar SGKya başvurdu. Ben de bu ülkenin vatandaşıyım, 15 Temmuzda yaralananlar da bu ülkenin vatandaşı. Onlar bütün haklarını alabiliyor da ben niye alamıyorum” diyerek mahkemeden gelecek cevabı bekliyor.”
Maddi kaynaklarının tamamını tedavisine harcayan Özkan, tedavisinin devam edebilmesi ve yasanın verdiği haklardan faydalanmak için yetkililerden gelecek umutlu haberi bekliyor.
Türkiye Taşkömürü Kurumuna bağlı Makine İkmal Daire Başkanlığında başmühendis olarak görev yapan Asım Özkan, 2016 yılının Haziran ayında İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde Polonyada 8 ay eğitim gördükten sonra Türkiyeye dönen kızı Ayşe Özkanı karşılamak istedi. Baba ve kızı buluştuktan bir süre sonra canlı bomba saldırısı yaşandı. Olayda 43 kişi yaşamını yitirdi, 239 kişi ise yaralandı. Saldırıda Asım Özkanın omuriliğine saplanan bilye nedeniyle belden aşağısı felç kalırken, kızı Ayşe Özkan ise sol bacağından yaralandı.
Maden başmühendisi Asım Özkan, idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle GATAda sevk edildiği fizik tedavi ünitesinde süren tedavisinin evde devam etmesine kararlaştırılması üzerine ambulansla evine gönderildi.
‘Hukuk mücadelesini sürdürüyor
İdrar yolu enfeksiyonun tedavi edilmesinin ardından vücudunda yaralar meydana gelen başmühendis, BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine kaldırılarak 83 gün boyunca tedavi gördü.
Bu sırada Atatürk Devlet Hastanesinden yüzde 96 engelli raporu alan Özkan, terör mağduru sayılmak, tazminat ve yasal haklardan yararlanmak için 2017 yılının Şubat ayında İstanbul Valiliği Hukuk Bürosuna başvurdu.
Yetkililer ise, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanunda belirtilen maddelere göre, Özkanın GATAda tedavi gördükten sonra taburcu olduğu 60 günlük süre içerisinde başvurmadığı gerekçesiyle yasadan faydalanamayacağı yanıtını verdi. Olay sonrası sağlık sorunları ile mücadele ettiğini anlatan başmühendis, bunun üzerine BİMERden de aynı sonucu alınca avukatı aracılığıyla Ankara İdare Mahkemesine iptal davası açarak hukuk mücadelesi başlattı.
“Böyle bir süreden haberimiz de yoktu”
Asım Özkan, yaşadıklarını anlatırken olay sonrası tedavisinin devam etmesine rağmen İstanbul Valiliği Hukuk Bürosunun başvurunun iki aylık süre içerisinde yapılmadığı için başvurularını kabul etmediğini söyledi.
Özkan, şöyle dedi:
“Başmühendis olarak görev yapmaktaydım. 28 Haziran 2016 tarihinde kızımı almak için Atatürk Havalimanına gittim. Kızımla buluştuktan bir süre sonra bu canlı bombaların gerçekleştirdiği terör saldırısı meydana geldi. Terör saldırısında omuriliğime gelen metal cisim neticesinde felç oldum. Belden aşağım tutmaz duruma geldi. Kızımın da sol ayak kaval kemiği parçalandı. Bizi hastaneye götürdüler 10 gün kaldıktan sonra kızımın tedavisini yapıp Zonguldaka gönderdiler. Beni de GATAya sevk ettiler. GATAda da tedavi gördükten sonra 15 Temmuz günü TSKya bağlı fizik tedavi ünitesine sevk ettiler. Orada tedavim devam ederken idrar yolu enfeksiyonu oluştuğu için tedavimin ev ortamında daha iyi olacağını söylediler. İki tahlil sonucu temiz çıktıktan sonra tedaviye devam edeceklerini söylediler. İlaçları kullanırken tahlil sonuçlarım bir temiz bir bozuk çıktı. Bu arada ilacı değiştirdik. Tabi tahlil sonucu beklerken 15-20 güne tahlil sonuçları temiz çıkar diye düşünürken bu süreç 2 ayı buldu. Bu arada vücudumda yara gelişmeye başladı. Bu sırada da yara tedavisinin ardından artık Ankarayı aradım. Yaranın iyileştiğini söyledim. Vücudumda ufak tefek yara olduğunu söyledim hiçbir şekilde vücudumda yara olmayacağını söylediler. Eski hastaları oluğumu söyleyip tamamen yaralar kapandıktan sonra beni tedavi için alacaklarını söylediler. Hastaneden taburcu olduktan 2 ay içerisinde başvurmadığım için başvurumun kabul edilmediği ve mahkeme yolunun açık olduğuna dair bir yazı geldi. Hukuk bürosundan. Bunun üzerine SGKya başvurduk oradan da gelen cevap ‘İstanbul Valiliği Hukuk Bürosundan evraklar gelirse incelenecektir yazısı. O ara BİMERe yazı yazdım. Yanlış yorumlamışlar. Sonra BİMERe bir yazı daha yazdım. Bana gelen yazı yine aynı, taburcu olduktan 2 ay içerisinde başvurmadığım yazıyordu. Ancak ben tedavimin tamamlanmadığını, tedavi gördüğümü ondan sonra müracaat ettiğimi yazdım. Ama onlar taburcu oldum diye rehabilitasyon hastanesindeki çıkışımı kabul ediyorlar. Orada tedavinin tamamlanması diye bir şey yok. Biz burada canımızla uğraşıyoruz. İki aylık süreymiş, geç kalmışız biz bunun hesabını yapamadık. Böyle bir şeyden haberimiz de yoktu zaten. Her zaman olan bir şey değil, insanlar her zaman terör mağduru olmuyor. Bu yasa da öyle bilinen bir yasa değil. Baktık olmuyor avukatım tekrar SGKya başvurdu. Ben de bu ülkenin vatandaşıyım, 15 Temmuzda yaralananlar da bu ülkenin vatandaşı. Onlar bütün haklarını alabiliyor da ben niye alamıyorum” diyerek mahkemeden gelecek cevabı bekliyor.”
Maddi kaynaklarının tamamını tedavisine harcayan Özkan, tedavisinin devam edebilmesi ve yasanın verdiği haklardan faydalanmak için yetkililerden gelecek umutlu haberi bekliyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!