Dolar Operasyonuna Akademisyenlerden Mesaj: Üzerimize Düşeni Yapmaya Hazırız
Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyeleri, bir açıklama yaparak bilgi birikimi, akademisyenlerle alınacak olan önlem ile politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesinde üzerine düşeni yapmaya hazır olduklarını vurguladı. Akademisyenler yazılı açıklamada, Türkiyenin, 1994, 1998-99, 2001, 2008-09 krizlerinden elde edilen deneyimleri vardır. Ülkemiz, iş dünyasının potansiyeli ve deneyimleri, insan kaynağı, bilimsel birikimi, köklü ve geleneği olan kurumlarıyla bu krizden de başarıyla çıkacak güce sahiptir mesajı verdi.
Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyeleri, bir açıklama yaparak bilgi birikimi, akademisyenlerle alınacak olan önlem ile politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesinde üzerine düşeni yapmaya hazır olduklarını vurguladı. Akademisyenler yazılı açıklamada, Türkiyenin, 1994, 1998-99, 2001, 2008-09 krizlerinden elde edilen deneyimleri vardır. Ülkemiz, iş dünyasının potansiyeli ve deneyimleri, insan kaynağı, bilimsel birikimi, köklü ve geleneği olan kurumlarıyla bu krizden de başarıyla çıkacak güce sahiptir mesajı verdi.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, güncel ekonomik gelişmelerle ilgili Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyeleri ile bir araya geldi. Budak başkanlığındaki öğretim üyeleri, Dolardaki fiyat artışını ve ekonomik gelişmeleri masaya yatırdı. Öğretim üyeleri, daha sonrada bir basın açıklaması yaparak, üzerine düşeni yapmaya hazır olduklarını belirtti.
Açıklamada, 2008 küresel ekonomik krizinden sonra, merkez ülkelerdeki (ABD, AB, Japonya gibi) durgunlukla mücadelenin bir aracı olarak likidite, olağanüstü düzeyde bollaşmış ve faiz oranları sıfıra kadar düşmüştür. Bu sayede, merkez ülkelerdeki finansal sermaye, çevre ülkelere yayılmıştır. Bol ve ucuz finansman kaynağı, çevre ülkelerin açıklarını finanse edip daha fazla açık vermelerine, zayıf ekonomilerinin bir süre daha sürdürülmesine ve yapısal reformların ertelenmesine neden olmuştur. Merkez ülkelerin durgunluktan çıkması ile birlikte yükselen faiz oranları nedeniyle, sermaye merkez ülkelere yeniden yönelmiş ve çıktığı ülkelerde döviz kuru üzerinde yukarı yönde bir baskı oluşturmuştur. Yakın zamanda ABD tarafından başlatılan ticaret savaşları, küresel neoliberal paradigmanın da artık bir çıkmazda olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. Diğer yandan, ülke kaynaklarının, ihracata konu olmayan ve döviz kazançları da sınırlı olan inşaat sektöründe aşırı yoğunlaştığı da gözlenmiştir. Tarım sektöründeki ithal girdi maliyetlerindeki artış, tarımda üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Neoliberal ekonomik düzenin ortaya çıkardığı tüm bu ekonomik kırılganlıklar, sermaye akımlarının serbest dolaşımı ile geçici olarak sürdürülmek zorunda kalınmıştır denildi.
Önerileri sıraladılar
Yapılan açıklamanın devamında, Bugün geldiğimiz noktada spekülatif sermaye akımlarının ekonomik kırılganlıkların üstünü artık kapatmaması sonucu ortaya çıkan derin bir döviz kuru krizi yaşanmaktadır. Bu krizin, ekonomi politikalarının değişmesi ve kendi kaynaklarıyla ve dinamikleriyle gelişen, istikrarlı bir şekilde büyüyen bir ekonomiye geçiş için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu açıdan kısa ve uzun vadede alınacak önlemler farklılaşmaktadır. Kısa vadede, kısa vadeli borç servisi ve cari açığın finansmanının oluşturacağı ekonomik baskının ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler önem taşımaktadır. Bunlar arasında; Merkez Bankasının araç bağımsızlığından hareketle, esnek kur rejimine sahip ekonomilerde para politikasının etkin biçimde uygulanabilirliğinin avantajlarının kullanılması, büyüme hedefinin yüzde 3ün altına çekilerek cari açığın kontrol altına alınması, gerekirse, piyasalar dışından devletler üzerinden ucuz maliyetli kredi bulunması yoluyla, özel sektör borçlarının devlet tarafından ödenmesi, özel sektörün devlete TL cinsinden borçlandırılması, kamu yatırımlarına ilişkin maliyet ve fiyatlamaların gözden geçirilmesi, ekonomi yönetiminin uluslararası piyasalara güven veren söylemleri sürdürmesi gibi önlemler sayılabilir. Orta ve uzun vadede ekonominin yapısal reformuna odaklanan ve neoliberal ekonomi politikalarına alternatif politikalar değerlendirilmelidir. Bunlar arasında; kısmi ithal ikamesi (seçilmiş alanlarda) modeli uygulanması, ithalatı caydırıcı ve korumacı önlemler alınması, ekonomide dolarizasyonun önüne geçmek için önlemler alınması, dış ticaretin karşılıklı ulusal paralar cinsinden yapılmasını öngören anlaşmaların yaygınlaştırılması gibi önlemler sayılabilir. Yaşanan kriz yeni bir ekonomik kalkınma modeli için fırsat olarak değerlendirilmelidir. Türkiyenin, 1994, 1998-99, 2001, 2008-09 krizlerinden elde edilen deneyimleri vardır. Ülkemiz, iş dünyasının potansiyeli ve deneyimleri, insan kaynağı, bilimsel birikimi, köklü ve geleneği olan kurumlarıyla bu krizden de başarıyla çıkacak güce sahiptir. Ege Üniversitesi, bilgi birikimi ve akademisyenleriyle bu önlem ve politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesinde üzerine düşeni yapmaya hazırdır ifadelerine yer verildi.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, güncel ekonomik gelişmelerle ilgili Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyeleri ile bir araya geldi. Budak başkanlığındaki öğretim üyeleri, Dolardaki fiyat artışını ve ekonomik gelişmeleri masaya yatırdı. Öğretim üyeleri, daha sonrada bir basın açıklaması yaparak, üzerine düşeni yapmaya hazır olduklarını belirtti.
Açıklamada, 2008 küresel ekonomik krizinden sonra, merkez ülkelerdeki (ABD, AB, Japonya gibi) durgunlukla mücadelenin bir aracı olarak likidite, olağanüstü düzeyde bollaşmış ve faiz oranları sıfıra kadar düşmüştür. Bu sayede, merkez ülkelerdeki finansal sermaye, çevre ülkelere yayılmıştır. Bol ve ucuz finansman kaynağı, çevre ülkelerin açıklarını finanse edip daha fazla açık vermelerine, zayıf ekonomilerinin bir süre daha sürdürülmesine ve yapısal reformların ertelenmesine neden olmuştur. Merkez ülkelerin durgunluktan çıkması ile birlikte yükselen faiz oranları nedeniyle, sermaye merkez ülkelere yeniden yönelmiş ve çıktığı ülkelerde döviz kuru üzerinde yukarı yönde bir baskı oluşturmuştur. Yakın zamanda ABD tarafından başlatılan ticaret savaşları, küresel neoliberal paradigmanın da artık bir çıkmazda olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. Diğer yandan, ülke kaynaklarının, ihracata konu olmayan ve döviz kazançları da sınırlı olan inşaat sektöründe aşırı yoğunlaştığı da gözlenmiştir. Tarım sektöründeki ithal girdi maliyetlerindeki artış, tarımda üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Neoliberal ekonomik düzenin ortaya çıkardığı tüm bu ekonomik kırılganlıklar, sermaye akımlarının serbest dolaşımı ile geçici olarak sürdürülmek zorunda kalınmıştır denildi.
Önerileri sıraladılar
Yapılan açıklamanın devamında, Bugün geldiğimiz noktada spekülatif sermaye akımlarının ekonomik kırılganlıkların üstünü artık kapatmaması sonucu ortaya çıkan derin bir döviz kuru krizi yaşanmaktadır. Bu krizin, ekonomi politikalarının değişmesi ve kendi kaynaklarıyla ve dinamikleriyle gelişen, istikrarlı bir şekilde büyüyen bir ekonomiye geçiş için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu açıdan kısa ve uzun vadede alınacak önlemler farklılaşmaktadır. Kısa vadede, kısa vadeli borç servisi ve cari açığın finansmanının oluşturacağı ekonomik baskının ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler önem taşımaktadır. Bunlar arasında; Merkez Bankasının araç bağımsızlığından hareketle, esnek kur rejimine sahip ekonomilerde para politikasının etkin biçimde uygulanabilirliğinin avantajlarının kullanılması, büyüme hedefinin yüzde 3ün altına çekilerek cari açığın kontrol altına alınması, gerekirse, piyasalar dışından devletler üzerinden ucuz maliyetli kredi bulunması yoluyla, özel sektör borçlarının devlet tarafından ödenmesi, özel sektörün devlete TL cinsinden borçlandırılması, kamu yatırımlarına ilişkin maliyet ve fiyatlamaların gözden geçirilmesi, ekonomi yönetiminin uluslararası piyasalara güven veren söylemleri sürdürmesi gibi önlemler sayılabilir. Orta ve uzun vadede ekonominin yapısal reformuna odaklanan ve neoliberal ekonomi politikalarına alternatif politikalar değerlendirilmelidir. Bunlar arasında; kısmi ithal ikamesi (seçilmiş alanlarda) modeli uygulanması, ithalatı caydırıcı ve korumacı önlemler alınması, ekonomide dolarizasyonun önüne geçmek için önlemler alınması, dış ticaretin karşılıklı ulusal paralar cinsinden yapılmasını öngören anlaşmaların yaygınlaştırılması gibi önlemler sayılabilir. Yaşanan kriz yeni bir ekonomik kalkınma modeli için fırsat olarak değerlendirilmelidir. Türkiyenin, 1994, 1998-99, 2001, 2008-09 krizlerinden elde edilen deneyimleri vardır. Ülkemiz, iş dünyasının potansiyeli ve deneyimleri, insan kaynağı, bilimsel birikimi, köklü ve geleneği olan kurumlarıyla bu krizden de başarıyla çıkacak güce sahiptir. Ege Üniversitesi, bilgi birikimi ve akademisyenleriyle bu önlem ve politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesinde üzerine düşeni yapmaya hazırdır ifadelerine yer verildi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!