Uyku Apnesine Son Teknoloji Cihazlarla Tedavi
Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Sinem Berik Safçi, uyku apnesinin son yıllarda çok sık görüldüğünü ve kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir vaka olduğunu belirterek, “Tedavi edilmemiş hastalar, trafikte de büyük tehlike…
Haber Merkezi
Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Sinem Berik Safçi, uyku apnesinin son yıllarda çok sık görüldüğünü ve kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir vaka olduğunu belirterek, “Tedavi edilmemiş hastalar, trafikte de büyük tehlike oluşturmaktadır. Ailesel olarak baktığınızda, eşler horlayan eşleriyle birlikte uyumak istememekte ve yataklar ayrılmaktadır” dedi.Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi, tüm sağlık hizmetlerinde olduğu gibi uyku apnesi sendromu yaşayanları da son teknoloji cihazlarla donatılmış Uyku Laboratuvarında tedavi ediyor.Hastalığın teşhisi ve düzeyinin tespiti için gece laboratuvarda konuk edilen hastalar, çeşitli testlerle takip ediliyor. Veri sonuçlarının aktarıldığı cihaza bağlı elektrotlar sayesinde, hastanın gece boyu beyin dalgaları, solunum şekli, oksijeninin ne kadar düştüğü, nefesin durup durmadığı, duruyorsa ne kadar saniyede durduğu, kalp atış hızı gibi yaşamsal bulguları kayıt altına alınıyor. Böylece hastalığın hangi evrede olduğunu belirleyip buna göre tedavi yöntemi uygulanıyor.Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği Uzm. Dr. Sinem Berik Safçi, uykuda ani nefes durması veya yüzeysel hale gelmesi anlamına gelen uyku apnesinin, son yıllarda çok sık görülen bir vaka olduğunu söyledi.Uykuda 10 saniyeden fazla süren ve birden fazla tekrarlanan uyku apnesinin, vücuttaki oksijenin düşmesine ve buna bağlı olarak zararlı bazı maddelerin açığa çıkmasına yol açtığını belirten Uzman Dr. Safçi, “Kuvvetli horlama, tanıklı apne yani nefes durması, hastanın sabah uykusunu almamış bir şekilde kalkması, baş ağrısı yaşaması, ağız kuruluğu hissetmesi, gün içerisinde ani gelen uyku atakları, konsantrasyon bozukluğu, depresyon ve anksiyete bozuklukları bu hastalığın belirtileri arasındadır” dedi.Dr. Safçi, hastalığın risk faktörlerini “İleri yaş, erkek cinsiyet, kilo, boyun çevresi kalınlığı, bazı hormonal bozukluklar, doğuştan sahip olunan bazı anatomik değişiklikler, genetik şansızlıklar, alkol ve sigara kullanımı” olarak sıraladı.Bu belirtilere sahip olan hastaların, hastanelerindeki Uyku Laboratuvarda testlerden geçirildiğini anlatan Dr. Safçi, “Veri sonuçlarının aktarıldığı cihaza bağlı elektrotlar sayesinde, hastanın gece boyu beyin dalgaları, solunum şekli, oksijeninin ne kadar düştüğü, nefesin durup durmadığı, duruyorsa ne kadar saniyede durduğu, kalp hızı gibi yaşamsal bulguları kaydediyoruz. Böylece hastalığın hangi evrede olduğunu belirleyip buna göre tedavi yöntemi uyguluyoruz” dedi.Hastaların hafif, orta ve ağır evrede farklı tedavilere tabi tutulduğunu belirten Dr. Safçi, “Hafif evredeki hastalarımızda, yaşam değişiklikleri, kilo kaybı, yatak pozisyonundaki değişiklikler gibi uygulamalarla yüz güldürücü sonuçlar alıyoruz. Ancak orta ve ağır vakalarda kesin altın standart tedavi dediğimiz üzerinde bir ucu tıbbi cihaza bağlı hortum bulunan silikon maskelerle pozitif hava basıncı uygulayarak tedavi yöntemi uyguluyoruz diye konuştu.Dr. Safçi, uyku apnesinin mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Tedavi edilmemiş hastalar, trafikte de büyük tehlike oluşturmaktadır. Herhangi bir zamanda ani uykuya dalmalarla birlikte maddi, yaralamalı veya ölümcül kazalara sebep olabilmektedirler. Ailesel olarak baktığınızda, eşler horlayan eşleriyle birlikte uyumak istememekte ve yataklar ayrılmakta, cinsel problemler meydana gelmektedir. Bu nedenle uyku apnesi, tedavisi ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktır” dedi.