Şûrâ-Yı Devletten Danıştaya Uluslararası Sempozyumunda Danıştayın Tarihi Ele Alındı

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun öncülüğünde Danıştay Başkanlığı ve Türk Tarih Kurumunun desteğiyle “Şûrâ-yı Devletten Danıştaya Uluslararası Sempozyumu” düzenlendi.

Haber Merkezi
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun öncülüğünde Danıştay Başkanlığı ve Türk Tarih Kurumunun desteğiyle “Şûrâ-yı Devletten Danıştaya Uluslararası Sempozyumu” düzenlendi.“Şûrâ-yı Devletten Danıştaya Uluslararası Sempozyumu”, dün Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Binali Yıldırım, yüksek yargı organları başkanları, bakanlar, yabancı ülkelerin temsilcileri ve çok sayıda davetlinin katıldığı açılış töreniyle başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmada, sempozyumun sadece Danıştayın 150. kuruluş yıl dönümünün kutlandığı bir zaman diliminde gerçekleşmediğini, toplantının aynı zamanda ülke tarihinin en büyük ve köklü reformlarından birine imza atılan bir dönemde düzenlendiğine dikkat çekerek, sempozyumda yapılacak olan sunumların bu bakımdan da büyük önem arz ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Danıştayın 150 yıllık tarihi boyunca bizzat şahitlik ettiği, Türkiyenin yönetim sistemi tartışmalarında hayata geçirilen en önemli reformlardan bir tanesi olduğunu söyleyen Erdoğan, yeni sistemin en önemli özelliğinin yürütmede çift başlılığı sona erdirerek sandıkta tecilli eden iradenin devlet yönetimine tam anlamıyla yansıtılabilmesini garanti etmesi olduğunu belirtti. Danıştayın devletin danıştığı organ olduğunu, fakat uygulamada bazı aksaklıkların bulunduğunu söyleyen Erdoğan, yargı bağımsızlığı gibi yargı tarafsızlığının da adaletin tecellisi için vazgeçilmez olduğunu ifade etti. Jüristokrasi tehlikesine dikkat çeken Erdoğan, yargının hukuka uygunluk denetiminin ötesine geçerek yerindelik denetimi yapmasının öncelikle kendi itibarını zedeleyeceğini belirtti. Yargının siyasallaşmasının bedelini yine yargının ödediğinin altını çizen Erdoğan, yargıdan beklenenin kuvvetler ayrılığı ilkesi doğrultusunda gecikmeyen ve adil kararlar vermek olduğunu dile getirdi.Danıştay Başkanı Zerrin Güngör ise, bilimsel ve sosyal alandaki gelişmeleri yakından takip eden bir yargı sisteminin çağın gereği olduğunu ifade etti. Danıştayın zamanın sınamasından geçmiş, gelenekleri oturmuş bir kurum olduğunun altını çizen Güngör, kurumun varlığını sürdürebilmesinin devletin ve milletin kuruma olan inancının bir göstergesi olduğunu belirtti. Bugün Danıştayın danışma ve inceleme işlevinin yargılama işlevi kadar etkin olmadığına dikkat çeken Güngör, istenmesi halinde Danıştayın düzenleyici işlemlerin yürürlüğünden önce kanun ve düzenlemelere dair değerlendirme yaparak görüş verebileceğini dile getirdi. Danıştayın 150 yıllık birikimiyle tasarıları çeşitli boyutlarıyla ele alacak donanıma sahip olduğunu söyleyen Güngör, kurumun verdiği kararlara dair bilimsel ve objektif eleştirilere açık olduğunu da sözlerine ekledi.Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ise tarih biliminin en önemli çalışma alanlarından birisinin müesseseler tarihi olduğunu belirterek, askeri başarıların kalıcı hale gelebilmesinde medeni müesseseler kurulmasının ve bunların hakkıyla işletilmesinin önemini vurguladı. Tarihte teşkilatçılıklarıyla ünlü olan Türklerin kurdukları devletlerin başarısının kurumsal yapılarında gizli olduğunun altını çizen Örs, Selçuklu mirasını devralan Osmanlının da geniş ve ayrıntılı bir teşkilatlanmaya sahip bir devlet olduğunu belirtti. Batı karşısında yaşadığı çöküşü engellemek için 18. yüzyıldan itibaren idari kurumlarında çeşitli düzenlemeler yapma ihtiyacı hisseden Osmanlı Devletinin 1868de Şûrâ-yı Devlet adıyla kurduğu Danıştayın Türkiyenin en önemli medeni kurumlardan birisini olduğunu söyleyen Örs, devletin köklü değişikliklerle yeniden yapılandırıldığı cumhuriyet Türkiyesinde de bu kurumun yok sayılmadığını, devamlılığına imkan sağlandığını ifade etti.Açılış konuşmalarının ardından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ile Danıştay Başkanı Zerrin Güngör tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğana Sultan Abdülazizin 10 Mayıs 1868 tarihinde Şûrâ-yı Devletin açılışında yaptığı konuşma metni hediye edildi. Açış konuşmalarının ardından Prof. Dr. İlber Ortaylı, Danıştayın tarihine dair bir konferans verdi. Osmanlı Devletinde temyiz uygulamalarının var olduğunu, bunun ayrı bir organ olarak kurumsallaşmasının ise 19. yüzyılda gerçekleştiğini anlatan Ortaylı, ilk olarak 1838de günümüz Yargıtay ve Danıştayını içerecek şekilde Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye adıyla kurulan yüksek yargı organının 1968de Şûrâ-yı Devlet ve Meclis-i Ahkam-ı Adliye olarak ayrı organlar halinde teşekkül ettiğini, Şûrâ-yı Devletin zamanla devletin bütün nizamnamelerini gözden geçiren bir kurum olarak çalıştığını dile getirdi.Sempozyum, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turanın başkanlığında Dr. Zeki Eraslan, Doç. Dr. Belkıs Konan ve Doç. Dr. Seda Örsten Esirgenin konuşmacı olduğu “Şûrâ-yı Devletten Danıştaya Tarihsel Süreç” başlıklı oturumla devam etti. Danıştay Başkanlığı Konferans Salonunda düzenlenen oturuma başkanlık eden Prof. Dr. Refik Turan, devletin devamlılığının müesseselere bağlı olduğunu belirterek, Türk devletinin devamlılığını tescil eden kurumlardan birisinin Danıştay olduğunu dile getirdi. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkan Yardımcısı Zeki Eraslan Şûrâ-yı Devleti hazırlayan durum ve şartları anlattığı konuşmasında, Osmanlı Devletinde hızlı bir dönüşümün yaşandığı 19. yüzyılda kurulan bu kurumun doğuşunu hızlandıran idari ve toplumsal etkenlere değindi. Oturumun diğer konuşmacılarından Doç. Dr. Belkıs Konan Şûrâ-yı Devletin inceleme ve danışma fonksiyonlarını anlatırken, Doç. Dr. Seda Örsten Esirgen ise Şûrâ-yı Devletin diğer bir görev alanı olan imtiyaz sözleşmelerine dair değerlendirmede bulundu.