İzmir Balıkçı İşadamları Derneği Başkanından Su Ürünleri Kanunu Değişsin Talebi
İzmir Balıkçı İşadamları Derneği Başkanı Mehmet Şahin Çakan, hala 1971 yılındaki Su Ürünleri Kanunu ile su ürünleri üretmeye çalıştıklarını belirterek, "Sürdürülebilir balıkçılık istiyorsak bu kanunların hepsini değiştirmemiz lazım” dedi.
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesinin ekim ayı meclis toplantısı, Erdoğan Yılmaz Meclis Salonunda gerçekleştirildi. Toplantıda İzmir Balıkçı İşadamları Derneği Başkanı ve İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şahin Çakan, balıkçılık sektörü ile ilgili olarak üyelere bilgi verdi. Sürdürülebilir balıkçılık yapılabilmesi için Su Ürünleri Kanunun değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Çakan, yaklaşık 1,5 milyon insanın balıkçılık sektöründen ekmek yediğini ancak hiçbirinin sigorta ve sosyal güvencesinin olmadığını söyledi.
Kanunları değiştirmemiz lazım
Denizlerdeki son durum hakkında meclis üyelerine bilgi veren İzmir Balıkçı İşadamları Derneği Başkanı ve İZTO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şahin Çakan, “İhracat, ithalattan değil denizlerdeki durumdan bahsetmek istiyorum. Yaşam döngüsü içinde sağlıklı beslenmek için en önemli şey balık. Katma değer açısından da önemli bir sektör. Üç tarafımızın denizlerle çevreli olması nedeniyle ülke olarak önemli bir konumumuz var ama balıkçılık sektörü çok farklı. Norveç, Japonya kadar balıkçılıkta gelişmiş bir ülkeyiz. Su Ürünleri Kanunu 1971 yılında yapıldı. O günden bugüne neler neler değişti. Hala bu kanunlarla su ürünlerini yönetmeye çalışıyoruz. Bakanımızın İzmirli olması bizi heyecanlandırdı. Kendisiyle görüştük, bana dedi ki; ‘Şahin sen sektörü topla, çalıştay hazırla tüm sorunları çözmeye başlayalım. Topladık, çok büyük katılım oldu. Çalıştay hazırladık, aldığımız kararları tek tek yerine getirmeye başladık. Eskiden bir avcı gemisi 3-4 ışık lambası yakabiliyordu. Aldığımız karalardan sonra avcı gemileri artık bir ışık lambası yakabiliyor. Sürdürülebilir balıkçılık istiyorsak bu kanunların hepsini değiştirmemiz lazım” dedi.
Palamut bereketi
Çakan, şöyle devam etti:
“Su ürünleri kanununun değişebilmesi için devletimizin, üniversitelerin ve balıkçılığın olduğu bir danışma kurulu kuralım; muhatap balıkçı olsun, avcılığı yeniden kanunlaştıralım. Yunanistanla deniz ortak ama onlarda avcılık yasak bizde serbest. Kışın biz balık veriyoruz yazın ithal ediyoruz. Bu sene balıkçılık sektöründe ülkemizin protein açığını balıkçılar kapattı. Eylül-ekim aylarında çok palamut oldu, insanlar bu açığı oradan kapattı. Hiç bu kadar palamutçuluk olmadı. İnanılmaz bir satış oldu ama avcılığımız biraz geride. Bu sorunlardan biri de, bizim ülkemizde şu an 16 bin 700 tane ruhsatlı balıkçı gemisi var. Karadenizden Hopaya kadar. Ama biz bu çalıştayda aldığımız kararla burada denizlerde çalışan arkadaşlarımız mal sahibi ve paydaşlar.
Biz denizcilikte gerçekten iyiyiz”
Balıkçılıkta yüzde 8 oranında KDV oranı uygulanmasını eleştiren Çakan, “Kayıt dışı tüm ürünler KDV yüzde 1, bir tek balıkçılıkta yüzde 8. Su ürünleri mezunu olanlara balıkçı gemisinde görev verilsin. Bu arkadaşlarımız denizlerde tutulan menşeilerde yetkilendirilsin. Böylelikle stoklarımızı tespit ederiz ve kayıt dışılık önlenir. Hem çocuklarımız iş sahibi olur. Denizde çalışan balıkçı gemilerinde birliklerde en azından bir kişi bile çalıştırsalar çok sorunu çözerler. Su ürünleri kooperatifleri ve birliklerinin daha aktif olması lazım. 2000li yılların başında 60 milyon dolar ihracat yapıyorduk, 2017 yılında 856 milyon dolar civarında. Kısa sürede balıkçılık nereye geldi. Denizler bizim ama eğer sürdürülebilir balıkçılık istiyorsak devletin daha fazla desteklenmesi lazım. Uluslararası suları teşvik etmemiz lazım. Belgesellerde izliyorsunuz Japon gemilerini. Bizim onlardan hiçbir eksiğimiz yok. Japon, Portekiz ve Çin gemileri de Türk gemici olmak şartıyla istediği gemiyi alabiliyor. Çünkü biz denizcilikte gerçekten iyiyiz” şeklinde konuştu.
Acil balık çıkartma yerlerine ihtiyacımız var
Balıkçıların ürünleri boşaltacak yerlerinin olmadığını dile getiren Çakan, “Liman sorunu çok büyük. Yusuf başkanımız inşallah bu işleri çözecek. 40-50 metre balıkçı gemilerimizin yardımcıları var onlar olmadan bir tek Foça Limanında boşaltabiliyoruz yoksa ne Didime ne Çeşmeye ne Kuşadasına yanaşabiliyoruz. Bizim acil balık çıkartma yerlerine ihtiyacımız var. Kayaların üzerinde balıkçılar balık boşaltıyorlar. Bundan sonra kanunlar umarım değişir ve balıkçılık sektörü rahatlar. İzmirde 75 tane balıkçılık yapan av teknesi var. Yunanistanı yakından inceliyorum. Sık sık gidip geliyorum. İnanın bizden 50 sene gerideler balıkçılıkta. Bir tane balıkçı gemimizi oraya götürürsek tüm Yunanistan halkına bir tane gemimiz bakar. Egede avlanma sahası yok, her taraf ada” ifadelerini kullandı.
Zor günler yaşayacağımız gözükmekte
Toplantıda konuşan DTO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk de, “Alsancak Limanında Ağustos-Eylül ayında 825 bin ton ihracat yapılmış, ithalat ise 710 bin tonda kalmış. Bu rakamlar ters olmalıydı. Tehlikeli bir virajda olduğumuzu gösteriyor. İhracat açısından ileriki dönemlerde sıkıntı yaşayacağımızı gösteriyor. Denizcilik taşımacılığı açısından da zor günler yaşayacağımız gözükmekte. Son günlerde çalıştığımız konulardan biri de son kararname ve tebliğ. Yüzde 85 oranında tebliğ amacına ulaşmış vaziyette. Türkiyede dolarizasyonun daha düşük olması için yüzde 85 başarı söz konusu. Yüzde 15lik bir anlaşılmama durumu var sektörde. Özellikle deniz ticareti konusunda. Kasım ayında İzmir limanının 2019 tarifesi belli olacak. Bu bizim için çok önemli. Ticaretin kolaylaştırılmasıyla ilgili bir taslak çalışma var. Evrak boyutunda yapacağız, idare de önemli çalışmalar yapıyor. İhracatçıyı da destekleyecek deniz taşımacılığını destekleyecek birtakım çalışmalar var. Bu konuda da şubemiz çalışmalarına devam ediyor” dedi.
İzmirin ikinci hub olabilme ihtimali vardı
Türkiyede transit taşımacılığın gelişmesi gerektiğini kaydeden Öztürk, “Bu bize ek gelir getirecektir. Transit taşımacılığında tedbirleri daha da kolaylaştırıyorlar. Geleceğe iyi şekilde bakmaya gayret gösteriyoruz. Yeni hava limanı açıldı. Türkiye bir aktarma merkezi idi, şimdi daha da arttı. Bunun daha da artması lazım. İzmir olarak Atatürk Havalimanı varken umudumuz vardı. İzmirin ikinci hub olabilme ihtimali vardı. Denizcilik ve turizm açısından bu çok önemliydi. Hep İstanbul bağlantılı uçuşların olmuş olması bizi olumsuz etkiliyordu. Yeni hava limanı açılınca bu umutlarımız suya düşmüş gibi oldu ama THY ve Kültür Bakanlığı, turizm merkezlerini direkt uçuşlar için çalışma gerçekleştirdi. İş adamları için de çok önemli” açıklamasında bulundu.