İslamköydeki Süleyman Demirel Demokrasi Ve Kalkınma Müzesi Yakın Tarihe Işık Tutuyor

9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirelin memleketi Isparta İslamköyde bulunan Demirel Külliyesi ile Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi, Türkiyenin yakın tarihine ışık tutuyor. Müzenin Müdürü Osman Siviloğlu, Bu müze sadece…

Haber Merkezi
9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirelin memleketi Isparta İslamköyde bulunan Demirel Külliyesi ile Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi, Türkiyenin yakın tarihine ışık tutuyor. Müzenin Müdürü Osman Siviloğlu, Bu müze sadece Süleyman Demireli anlatmıyor, Türkiyenin nereden nereye nasıl geldiğini anlatıyor. Türkiyemizin gelişmesi hakkında bilgi sahibi olunabilecek milyonlarca sayfadan oluşan kitaplar var dedi.9. Cumhurbaşkanı Demirelin 1949 yılında mühendis olarak devlet memurluğuna başlamasından itibaren, Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönem de dahil olmak üzere 2000li yıllara kadar biriktirdiği, yaklaşık 6 milyon 400 bin parça eserin bulunduğu müze, ülkenin nereden nereye geldiği konusundaki somut örnekleri yansıtıyor.İslamköyde 1990 yılında yaptırılan Şehriban Hatun Camii ile temelleri atılan ve Demirel Vakfı tarafından inşa edilen ‘Demirel Külliyesi çatısı altında kurulan Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi, 26 Ekim 2014 tarihinden bu yana ziyaretçilerini ağırlıyor.Demirel Külliyesinin yapımı o cami ile başladıMüzenin kuruluşu hakkında hakkında İhlas Haber Ajansına (İHA) açıklamalarda bulundan Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi Müdürü Osman Siviloğlu, Müzemiz özel bir müzedir. Devlet bütçesinden değil, Demirel Ailesinin bütçesiyle ortaya çıkarılmıştır. 1990 yılında Şehriban Hatun Camii adıyla bir cami yapıldı, Diyanet İşleri Başkanlığına tahsil edildi ve şu anda da faal kullanılmaktadır. Bu külliyenin yapımı onunla başladı. Daha sonra müze binası 2000 yılında, kütüphane binası da 2002 yılında bitirildi. Burası 17 bin metrekarelik alandan oluşan bir külliyedir. 6 bin metrekare kapalı alan bulunmaktadır dedi.Demirelin 50 yıl boyunca biriktirdiği ve koruduğu 6 milyon 400 bin eser orada sergileniyorDemirel Külliyesindeki çalışmaların halen daha devam ettiğini belirterek, Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesinin kuruluş amacını anlatan Müdür Osman Siviloğlu, Külliye henüz tamamlanmadı ve çalışmalar devam ediyor. Müze, Süleyman Demirelin 1949 Ağustosunda mühendis olarak devlet memurluğuna başladığından itibaren, derlediği, toparladığı, yıllarca Ankarada çeşitli binalarda koruduğu, kolladığı 6 milyon 400 bin dolayında eşyalar oluşturulmuştur. Cumhurbaşkanımız Demirel bunu bir amaç için yaptı. Bir hedefi vardı. Bu müze, 2 önemli mesaj vermek için yapılmıştır, 2 önemli mesaj öğrenilsin diye yapılmıştır. İlk hedefi, kendi icraatlarını anlatmak, ikincisi de Türkiyenin 1950yi yıllardan 2000 yılına kadar nereden geldiğini göstermektir. Müze, yerli ve yabancı çok sayıda ziyaretçi almaktadır. Bu müze esas olarak şunu söylüyor; ‘Türkiye, 1950 başlarında nasıl bir ülkeydi, ne vardı, ne yoktu; 1950 sonrası Türkiye nasıl gelişti, nasıl değişti. Müze, işte bunu gösterebilmek için yapılmıştır diye konuştu.Müzedeki 9 kubbe ile tavandaki Samanyolunun bir anlamı varMüzenin özellikleri ve mimari yapısı hakkında bilgi veren Siviloğlu, şöyle devam etti:Bu müzenin mimari projesinde şöyle bir özellik bulunmakta; bu yapı 9 adet kubbeden oluşuyor. Ortada büyük bir kubbe, yan dış cephede de 8 adet küçük kubbe bulunuyor. Kubbelerin anlamı, Demirelin ünlü söyleminde ortaya çıkan, ‘Ben 6 kez gittim, 7 kez geldim, dokuzuncu Cumhurbaşkanı oldum ifadesini temsil ediyor. Bu küçük kubbelerin birisi giriş kubbesi olarak değerlendiriliyor, diğer geriye kalan 7 küçük kubbenin anlamı da, 7 kez Başbakanlık yapmasını ifade ediyor. Büyük kubbeye bakıldığında, Samanyolu görülmektedir, bu da sadece estetik oluştursun diye değil, o da rahmetli Cumhurbaşkanımızın bir konuşmasında söylediği ‘Bizim yaptıklarımıza yer de, gök de şahittir ifadesini temsil ediyor. İşte, bu müzede hem zemin, hem gök buluşturulmuştur. Bunun da böyle bir anlamı vardır. Külliye içerisindeki diğer evler de; doğdukları, büyüdükleri 1920 yılında yapılmış baba evidir. Orası da etnografik bir müzeye dönüştürülmüştür, 1970 yılına kadar kullanılmıştır ve terk edilmemiştir. İçerisindeki sergilenen eşyalar da Demirel Ailesinin kullandığı eşyalardır. Dışarıdan getirilip çoğaltma olmamıştır. Orası da 1920 yılından itibaren kullanıldığına dikkat edilirse; Türkiyenin 1920 yılında neyi vardı, neyi yoktu, onları da orada görmek mümkündür. Demirellerin annesi Ümmühan Hanım 1979 yılında vefat etti. Öldüğü yıl da bu Anadolu evine hangi araç gereçlerle girmiş onları da görmek mümkün. Böylelikle Türkiyeyi de tanımak mümkündür.Bu müzeye gelip gezen insanlar, Türkiyenin gelişimiyle ilgili binlerce, milyonlarca sayfayı ve kitabı okumuş olurlarBu müzeyi bugün algılayabilecek 7-8 yaşından, şu anda ayağını sürüyerek gezebilen yaştaki insanlar, 80-90 yaşındaki insanlar bile mutlaka görmeli, gezmeli ve gezdirmeli diyen Siviloğlu, Çünkü, bu müze sadece Süleyman Demireli anlatmıyor, Türkiyenin nereden nereye nasıl geldiğini anlatıyor. Türkiyemizin gelişmesi hakkında bilgi sahibi olunabilecek milyonlarca sayfadan oluşan kitaplar var. Bir insanın ömrü bu kadar çok sayıda kitabı, sayfayı okumaya yetmez, zaman da ayırmazlar zaten. Ama bu müzeye gelip gezdiklerinde, insanlar o binlerce, milyonlarca sayfayı ve kitabı okumuş olurlar şeklinde konuştu.Yaz döneminde ayda 5-10 bin ziyaretçi alıyorMüzenin özellikle yaz aylarında yoğun ziyaretçi akınına uğradığını belirten Siviloğlu, Müzemiz, kış aylarında en az ayda 2 bin, yaz aylarında ise özel törenler olmadığı takdirde 5 bin ile 10 bin arasında ziyaretçi almaktadır. Ben emekli kamu yöneticisi olduğum için kamu müzelerinin durumunu da biliyorum. Ülkemizde birçok kamu müzesi devlet müzesinden daha fazla ziyaretçi almaktadır ifadelerini kullandı.Siviloğlu ayrıca, müzenin neden Isparta veya başka bir ilin merkezi bölgesinde değil de İslamköyde açıldığı konusunda yöneltilen soruyu da şöyle yanıtladı:Bu müze, Türkiyeyi anlamak için görülmeli dedik. Ama bu müze Ankara, İstanbul, İzmirde veya Isparta merkezde olmuş olsaydı gelen ziyaretçiler bu müzenin verdiği mesajı somut bir biçimde anlayamazlardı. Çünkü, bu müzeyi bir fırçayla silmiş olalım, geriye bir köy kalmış olsun. Köyün kendisini bile gezdiğimiz zaman açık köy müze durumundadır. Çünkü, bu köy hem Osmanlı dönemini anlatmakta, hem de günümüz Anadolu köyünü ve Cumhuriyet döneminin köyü özelliklerini yansıtmaktadır. Müzemiz şunu söylüyordu; ‘Türkiye 1950 yıllarında nasıldı, bugün geldiği noktaya nasıl geldi, nasıl değişti? Ziyaretçi bu köyü gördüğü zaman; kerpiç ve 100-150 yaşında evleri görüyor. Ve içinde hala yaşayan insanlar var. Köyde bunun yanı sıra, bugünün de beton haremi veya çeşitli mimari özellikleri gösteren evler de bulunuyor. Genel olarak, ‘Demek ki bunlar, cumhuriyet ve demokratik sistem sayesinde gelişti, değişti diye somut görülebilsin diye müze burada kuruldu. Zaten merhum Şevket Demirel Bey de, 26 Ekim 2014 müzenin açılış töreninde de buna vurgu yapmıştı ve demişti ki; ‘Biz bu müzeyi isteseydik Ankara, İzmir, İstanbul ve Ispartada da yapardık ama ziyaretçilerimiz bu müzenin verdiği mesajı bu köyde somut biçimde anlayabildiği gibi anlayamazlar demişti.