Bilim Adamı Prof. Dr. Fuat Zengin Zirvede Unutulmadı
Kartepe Zirvesinde bilim adamı Prof. Dr. Fuat Sezginin hayatı ve başarı hikayesi “Bir Bilim İnsanının Hikayesinde İnsanın ve Bilimin Göçü” panelinde ele alındı.
Haber Merkezi
Kartepe Zirvesinde bilim adamı Prof. Dr. Fuat Sezginin hayatı ve başarı hikayesi “Bir Bilim İnsanının Hikayesinde İnsanın ve Bilimin Göçü” panelinde ele alındı.Kendini bilime adayan ve mütevazi kişiliği nedeniyle çoğu kişi tarafından tanınmayan ancak bilim dünyasında ciddi çalışmalarıyla adını zirveye taşıyan Prof. Dr. Fuat Sezginin hayatı Kartepe Zirvesinde ele alındı. Kocaeli Üniversitesinden Prof. Dr. İbrahim Şirininin yönettiği panele Necmettin Erbakan Üniversitesinden Prof. Dr. Sıddık Korkmaz ve Dr. Yusuf Sayın, Hitit Üniversitesinden Prof. Dr. Mehmet Evkuran, Ondokuz Mayıs Üniversitesinden Prof. Dr. Erkan Perşembe, Kocaeli Üniversitesinden Doç. Dr. Şefaattin Deniz ve gazeteci Burhanettin Carlak katıldı.Prof. Dr. Erkan Perşembe konuşmasında Prof. Dr. Fuat Sezginle ilgili şu bilgileri verdi, “Fuat Sezgin, 24 Ocak 1924 tarihinde Bitliste dünyaya geldi. 1943-51 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsünde, İslami Bilimler ve Oryantalizm alanında otorite sayılan Alman oryantalist Hellmut Ritterin yanında öğrenim gördü. Ritter 30 yılını verdiği İstanbuldan ayrılırken Fuat hocaya “Ben kendimi bu şehrin kütüphanelerinin kralı hissediyorum. Bunu sana devrediyorum. Onun kıymetini bil” dedi. Öğretmeninin bilimlerin temelinin, İslam bilimlerine dayandığını söylemesiyle bu alana yönelen Sezgin, 1951 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı. 1954te Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünde, Buharinin Kaynakları adlı doktora tezini tamamlayarak doçent oldu. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buharinin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil, yazılı kaynaklara dayandığı tezini ortaya attı. Bu yazılı kaynakların, İslamın erken dönemine, hatta 7inci yüzyıla kadar geri gittiğini ortaya koydu. Söz konusu tez, Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde hala tartışma konusudur. Fuat Sezgin, 1960 üniversiteden atıldı. 1961 senesinde, 36 yaşındayken Türkiyeyi terk etmek zorunda kaldı. 1960-61 yıllarında, Almanyaya gitti. Önce Frankfurt Üniversitesinde misafir doçent olarak dersler verdi. 1966 senesinde profesör oldu. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, Arap-İslam Kültürünün, tabii bilimler tarihi alanıdır. 1961 senesinde fişlerle başladığı çalışmaları, zaman ilerledikçe ona ün kazandırdı. 1978 senesinde Kral Faysal ödülünü kazandı. Bu vesileyle Arap dünyasının devlet adamlarıyla tanıştı ve aklından geçen büyük projeyi onlara aktarma imkanı buldu. Düşüncelerinin destek görmesiyle, Fuat Sezgin, 1982 senesinde J.W.Goethe Üniversitesine bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsünü ve 1983de de buranın müzesini kurdu. Enstitüye bağlı olarak kurduğu müzede, Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin, yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı örneklerini sergilemektedir. Bilimler Tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden birisi olan Profesör Fuat Sezgin Hoca 30.06.2018 tarihinde vefat etti” dedi.Necmettin Erbakan Üniversitesinden Dr. Yusuf Sayın ise konuşmasında ise, “İslam Tarihi denildiği zaman malumunuz olduğu üzere bu tarih Aslında yine bir göç hadisesi ile başlatılır gönüllü bir göç hadisesi olmaktan öte zorunlu bir göç hareketi olarak Hicret olayıdır. İslam Tarihi Hicri takvimin başlangıç hareketi olarak tabii ki burada vurgulamak istediğim özellikle husus B Hz Peygamber Aleyhisselamın yapmış olduğu muhaceret hareketinin gönüllülük esasına dayalı olmaktan öte o dönemin koşulları konjektürü gereği mecburiyet esasıyla gerçekleşmesini hatırlatmak isteriz. Günümüzde de bugün büyük dönüşümleri yaşandığı büyük muhaceret hareketlerinin görüldüğü bu dünyada günümüzde de bir göç hareketliliğini Tıpkı İslam tarihindeki hizmet hareketine benzer şekilde çok büyük dönüşümlere kapı aralayacağını burada vurgulamak isterim. Son yıllarda uluslararası ilişkilerde güç olgusuna bağlı gelişmeleri etkileyici ve dönüştürücü etkisinin hayli güçlendiği ve artık uluslararası politikanın çok temel tartışma konularından birisi haline geldiğini görmekteyiz. Mesela son dönemin uluslararası politik konularını ele aldığımız zaman malumunuz Suriye meselesi ilk sıralarda gelmektedir. Suriye meselesinin dış politikayı uluslararası politika bu kadar etkileyen tarafı bir göç hareketliliğin başta Türkiye olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri genel olarak Avrupa kıtasını tehdit ediyor oluşudur” diye konuştu.Necmettin Erbakan Üniversitesinden Prof. Dr. Sıddık Korkmaz da konuşmasında şunları kaydetti, “Suriyeli göçmenlerin kaymak tabakası eğitimli kesimi Avrupanın gelişmiş ülkelerinde ama onlara elimizden kaçırmamamız gerekiyordu. Burada istihdam etmemiz gerekiyordu. Bu durumun temel konusu olan Fuat hocanın durumu da bu. 1950li yıllarda Fuat Sezgin hocaya Ankara Üniversitesinde İlahiyat Fakültesinde istediği gibi çalışma imkanı sunulmuş olsaydı hocanın Almanyada şurada burada işi neydi. Dolayısıyla göç olgusunu reel bir olgu ve pozitif alana kanalize edilmesi gereken bir olgu olarak görmek gerekiyor Biz sevdiğimizi de bizim fıkıh geleneğimizde var olan Darül Harp ve Darül İslam kavramları ile ilişkilendirmek istiyoruz. Darül İslam kavramı ne kadar doğru bir kavram. Geçmişte gelenek içinde böyle bir kavram üretilmiş. Bu kavramın günümüzde karşılığı var mı? Ben mezhepler tarihçisi yani dini akımların dini cemaatlerin üzerinde çalışan bir uzman olarak biliyorum siz de biliyorsunuzdur duymuşsunuzdur bu kavramları kullanarak Türkiyede veya Avrupada ahlaksızlık üreten ahlaksızca Ticaret geliştiren dini cemaatler var, yapılar var Ama bu ahlaki bir tutum değil” şeklinde konuştu.